SÖZCÜK Fransızcadır ve o dilde “pot pourri” diye yazılır. Eskiden bir yemeğin, daha doğrusu bir tür et pişirmenin adıymış. Ad, yalın anlamıyla “kokuşmuş çömlek” demek ama yenen herhalde öyle değildi. Aslında, pek de taze olmayan, başka yemeklerde kullanılmamış değişik et parçalarının hep birlikte kavrulmasından ya da pişirilmesinden oluşan bir çeşit et türlüsüymüş. Zamanla, klasik Batı müziğinde farklı beste parçalarının ustaca yan yana getirilmesiyle meydana çıkan müzik yapıtlarına bu ad verilmiş.
O açıdan bakınca, Sayın Başbakan’ın dün parti kongresinde söylediği iki buçuk saatlik nutku böyle bir potpuri kategorisine sokmak hiç yanlış olmaz. Sıradan her şey vardı içinde. Belki, uzunluğuna ve siyasal içeriğine bakarak, söylediklerine “nutuk” demek maksadı anlatmaya az çok uygun düşebilir ama Gazi Mustafa Kemal’ce Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 1927 Kurultayı’nda beş gün süreyle okunan “Nutuk”la aynı tarihsel değerlendirilme rafına konmamak koşuluyla, elbet.
Sayın Erdoğan’ınki de Atatürk’ünki gibi bir çeşit hesap verme gibiydi ama parti ve liderlik propagandası ağır basan, daha çok da ‘Büyük Ortadoğu’ coğrafyasından çağrılmış hayli kalabalık Müslüman Arap konuklara seslenen bir söylev. Kullanılan dildeki şark edebiyatlı ve din içerikli üslup kimsenin dikkatinden kaçmamıştır herhalde.
Salonun büyüklüğüne, kalabalığa, şatafata verilen önem, liderin kişiliğinde yatan ve zaman zaman alçakgönüllülük kalıplarını zorlayan üstünlük ifadelerine de eklenince, başkanlık sistemiyle birlikte ülkenin yakın geleceğinde yaşanacak atmosfer bakımından birtakım endişeler yaratmış olabilir bazı dinleyicilerin zihinlerinde.
Bütün bunlar ve özellikle iktidar döneminin başarılarını sıralarken Başbakan’ın sergilediği inançlı ve gururlu yaklaşım, yine de Ortadoğulu konuklarda Türkiye Cumhuriyeti lehine mutlaka olumlu izlenimler yaratmış, hatta belki bazılarınca gıptayla dinlenmiştir.
Ama gönül isterdi ki Başbakan’ın Güneydoğu sorununu çözme konusunda söyledikleri cumhuriyetin temel ilkelerine hafifçe ters düşmesin ve yeni kuşakların eğitimiyle çağdaşlığın yakalanmasına ilişkin olarak güven verici bir şeyler söylesin de iyimserlik bütün vatandaşların tereddütsüz paylaşabildiği bir duygu olsun.
Yorum Gönder