İncirlik'e inen uçaklar karpuz mu taşıyor? - Necati Doğru
Buz üzerinde direksiyon sallamaya dönüştü. Fren de tutmuyor. İstenilen yerde de durmuyor.
Kritik eşik diyorlardı.
Kritik eşik de aşıldı.
Suriye’deki iç savaştan canlarını kurtarmak için kaçıp, Türkiye’ye sığınanların sayısı 100 bini geçti.
Esad, duramaz diyorlardı.
Dokunsan devrilecekti.
Türkiye Başbakanı ile Türkiye Dışişleri Bakanı’nın çaldığı; “Esad, dokunsan devrilecek” düdüğü de “kendin çal kendin dinle” müzikli oyununa dönüştü.
Esad da yerinde duruyor.
Sinerji doğacak diyorlardı.
ABD’nin emirlerini bekleyen kukla petrol şeyhlerinin yönettiği Arap ülkeleri, bizi arkalayacak onlarla ticaretimiz gelişecek “bir koyup sekiz alacak’ ülke Türkiye olacaktı.
Sinerji doğmadı.
Türkiye yalnız kaldı.
Xxx
Türkiye’nin Suriye’nin iç isyanında taraf olup Esad’a silahlı kalkışma yapanları desteklemesinin zararı büyüdü.
Suriye faturası ağırlaşıyor.
Genel Kurmay hesap yapmış:
Sınıra asker yığmak.
Tank dizmek.
Helikopter uçurmak.
Günlük fatura: 1 milyar dolar.
Maliye Bakanı hesap yapmış:
Sığınmacıya 400 milyon akmış.
Ekonomi Bakanı hesap yapmış:
Sadece Suriye ile değil 11 Ortadoğu ülkesiyle ticaret durmuş. Çünkü bu 11 Ortadoğu ülkesine açılan ihracat kapıları Suriye sınırında bulunuyor.
Antep Ticaret Odası yakınıyor.
Kilis Ticaret Odası feryatta!
Bölge ekonomisi tıkandı.
Mal fiyatları artıyor.
İşsizlik patladı, patlayacak.
Xxx
Bütün bu “Suriye faturasını ağırlaştıran” gelişmeler olurken Türkiye’nin Başbakanı ile Dışişleri Bakanı, “yolcu taşıyan uçak indirme modeli” geliştirdiler.
Suriye sivil uçağı indirildi.
Silah taşıyor diye arandı.
Ermenistan sivil uçağı indirildi.
Ne var içinde tarandı.
Türkiye semalarından silah taşınmasına karşı önlem alıyor. Alkışlanacak, asil bir davranış. Savaş kötüdür. Mecbur kalınmadıkça savaşa girmek cinayettir. İnsanlar ölür. İnsanlık acı çeker. Bu açıdan bakınca Türkiye’nin Suriye’ye silah taşıdığından şüphelendiği sivil uçakları indirip araması alkışlanacak, desteklenecek bir davranış.
Xxx
Fakat adama sormazlar mı?
Senin İncirlik hava üssün var.
Oraya her gün uçak iniyor.
Her gün uçaklar kalkıyor.
Adana İncirlik meydanına inen, yükünü boşaltan, yük alıp kalkan uçaklar sebze ve meyve mi taşıyorlar? Bunlar Çukurova tarlalarındaki tarım zararlısı böcek ve sineklerle mücadele uçakları mı?
Onlar da silah taşıyor.
İnsan öldüren malzeme yüklü.
Adana İncirlik’i kullanıyorlar.
İncirlik’e izin veriyorsun.
Suriye uçağını ise indiriyorsun.
Türkiye’yi sömürgeci geçmişi olan ABD ve AB ülkelerinin yanında “Suriye batağına” sürenler attıkları her adımda batıyorlar.
Suriye faturası cerahatli!
(uyan borusu)
Hayyam!
Fazıl Say, İngilizcede kuşların ötüşünü anlatan “cik… cik…cik…” anlamına gelen Twiter’den İranlı matematikçi, yıldız gözlemcisi, filozof ve şair Ömer Hayyam’a ait olduğu iddia edilen bir dörtlüğü yazıp yaydı diye ‘kutsal değerlere hakaretten” mahkeme önüne çıkartıldı. Ömer Hayyam, 11’inci yüzyılda yaşamış yazmış. Yazdığı 21’inci yüzyılda Türkiye’de “kutsala hakaret” diye yargılanıyorsa buna ancak bir Ömer Hayam dörtlüğü ile cevap verilir:
Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde.
Senden ayığız bu sarhoş halimizde.
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı.
İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?
Yorum Gönder