Haber Olan Her Yerde Oluruz - Utku Çakırözer
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in, gazetemizin AKP kongresini izlemesine getirdikleri antidemokratik yasağa gerekçe olarak Cumhuriyet yazarları için “Aleni bir hasmane tutum takınılıyor. Genel merkezimize gelmeyi zül addediyorlar” dediği konuşma üzerine bazı hususları açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum:
1) Gazeteci ‘haber’ olan her yerde bulunmalıdır. AKP Genel Merkezi de diğer parti merkezleri gibi bu ilke dışında bir mekân değildir. Nitekim daha iki ay önce 23 Temmuz’da, gazete ve televizyonların Ankara temsilcilerine AKP tarafından verilen ve Başbakan’ın da katıldığı iftar yemeğine davet üzerine Cumhuriyet de katıldı. Hem o yemekte hem de sonrasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve AB Bakanı Egemen Bağış’ın son dönem yaptıkları davetlerde gazetemizi temsil ederek haberleri okuyucularımızla paylaştık.
2) Hükümet, AKP ya da Hüseyin Çelik tarafından AKP Genel Merkezi’nde yapılacak herhangi bir yayın için bize bugüne kadar yapılmış tek bir davet bulunmamaktadır. (Başka bir yazarımıza böyle bir davet gitti ve ileri sürülen gerekçeyle reddedildiyse o yazarın isminin açıklamasını bekleriz.)
3) Davet edilmek bir yana, Başbakan ile mülakat talebimize aylardır yanıt alabilmiş değiliz. Keza Başbakan’ın gerek AKP Genel Merkezi’nde, gerekse diğer mekânlarda çeşitli yayın kuruluşlarının temsilcileriyle bugüne kadar gerçekleştirdiği mülakatlara hiçbir Cumhuriyet yazarı davet edilmemiştir.
4) Haber kanallarından zaman zaman gelen yayın davetlerine gelince; bu talepleri yanıtlarken kriterimiz hiçbir zaman ‘yayının nereden yapılacağı’ olmaz. Kendisi de şahittir; Hüseyin Çelik’le pek çok yayında birlikte olduğumuz gibi şartlarımız uygun olmadığı için katılamadığımız yayınlar da olmuştur. Ama bunların hiçbirinde, ne iddia edildiği gibi ‘AKP Genel Merkezi’ne gitmeyiz’ tavrı içinde olduk ne de önceden söz verip son anda vazgeçtik. Çelik’in “Utku Bey ‘Tamam geliyorum’ demiş son anda iptal etmiş” ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır.
5) Ayrıca Çelik’in bize ait olmayan bir tavrı bize mal etmesinin arkasından, bu fiktif tavrın gerekçesini “Sayın Mustafa Balbay’ın içeride olmasından da olabilir ya da başka bir şeyden..” diyerek ifade etmesi de çok yadırganacak bir durumdur.
6) Geçmişte Genelkurmay Başkanlığı’nın akreditasyon yasağı mağduru bir gazeteci olarak, şimdi askeri vesayeti bitirmekle övünen AKP’nin aynı demokrasi dışı uygulamaya başvurduğunu görmekten üzüntü duyuyorum. Kamuoyunun haber alma özgürlüğünü kısıtlayan bu ayıplı uygulamayı hiçbir gerekçe mazur gösteremez.
7) Partisinin basınla ilişkilerden sorumlu en üst yetkilisi sıfatıyla Hüseyin Çelik’ten beklenen; basına karşı yasakları değil, özgürlükleri savunur bir tutum içinde olmasıdır.
8) Zaten yasaklama kararının, Cumhuriyet yazarlarının kanalların davetlerine katılımıyla bir ilgisi olmadığı dün bizzat Başbakan tarafından açıklandı. Erdoğan kendisine sorulduğunda “Bize sürekli olarak hakaret eden, her türlü saygısızlığı sürekli olarak gösterenleri, ben de kendi özel böyle bir günümüze davet etmek zorunda değilim. Bundan dolayı davet etmedik” diyerek yasağı savundu. Başbakan’ın bu açıklamaları iki açıdan sorunludur. Öncelikle bahsettiği hakaretlerin ne olduğunu açıklamak durumundadır. Gazetemiz hakaret değil haber yapmaktadır. İkinci sorunlu husus ise “Kongre bizim özelimiz” yaklaşımıdır. Siyasi parti kongreleri mahremiyeti olan alanlar değil, kamunun bilgilenmesini zorunlu kılan haber alanlarıdır. Hele hele ülkeyi yöneten kadronun geleceğe dönük politikalarının açıklanacağı bir toplantı ülkenin tüm yurttaşlarını doğrudan ilgilendirir. Buna, ‘özel’ denerek yasak konması, halkın haber alma özgürlüğünün engellenmesidir. Erdoğan aslında kongreyi Cumhuriyet’e değil halka yasaklamıştır.
Kaldı ki eğer bu kongre o kadar özelse, diğer basın kuruluşları niye çağrıldı?
Yorum Gönder