Dindar maskeli müşriklik! - Eren Erdem
Alemlerin Rabbi olan Allah, Kur’an’ı Kerim’de bizleri uyarıyor. Bizlere “müşrikliği” tanımlıyor. Bu yazımızda, “şirk bataklığına düşmüş” kardeşlerimizi, sözün en güzeli ile ikaz etmeye çalışacağız. Bakalım Kur’an ne diyor;
Zümer suresi âyet 3:
“Gözünüzü açıp kendinize gelin! Halis din/arı-duru tertemiz din sadece ve sadece Allah’ındır. O’ndan astları Velîler/Yakınlar kabullenmek suretiyle, “Biz onlara yalnız bizi Allah’a yaklaştırmaları için kulluk ediyoruz” diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.”
Halis din sadece Allah’a aittir. Yani o dinin hükmünü sadece Allah koyar. Bu da, Kur’an demektir. Kur’an dışında kalan görüşlerini “dinleştirmek sureti ile dayatanlar” ayette geçen “dunillah” yani Allah’a yaklaştırdığı sanılan bir takım aracı tanrılardır. Bu aracı tanrılar, sadece tahtadan olmaz, etten kemikten de olur.
Zümer suresi âyet 45:
“Ve Allah, tek olarak anıldığında, öteki dünyaya inanmayanların kalpleri kasılır; ama Allah’ın astlarından olan kimseler anıldığında, bakarsın yüzleri gülüverir.”
Allah’ın tek başına anılması demek, O’nun kitabının referans gösterilmesi demektir. Bakın, müşriklerin hastalığına dikkat edin. Allah’ın isminin anılmasından rahatsız olmuyorlar. Allah’ın isminin “tek başına anılmasından rahatsız oluyorlar.” Yanına bir efendi, hazret, evliya ismi koymadan andığınızda, oyunlarının bozulacağı hissine kapılarak, cinnet geçiriyorlar. Bu gerçekten de böyle değil mi?
Yunus suresi âyet 18:
“Allah’ın astından (yaratılmışlardan) kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: “Bunlar bizim Allah katındaki şefâatçılarımızdır.” De onlara: “Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?” Şanı yücedir O’nun, ortak koştuklarından münezzehtir O.”
Müşriklerin en önemli iddiası budur! Bir şeylere kulluk ettiklerine, “kulluk ettiklerinin Allah dışında bir ilah olması noktasından hareket etmezler. O kulluk edilenlerin, Allah katında şefaatçiler olduğunu iddia ederler.” Bu incelik, şirk pisliğinin ne kadar tehlikeli bir damardan geliştiğini gösteriyor.
Ve Kur’an Tevbe Suresi’nin 31. Ayetinde muhteşem bir ikaz yapıyor;
“Ve onlar “Allah’ın yanında” ahbar ve ruhbanlarını” rabbler” edindiler!
Allah’ı reddedip, ahbar ve ruhbanları rabbler edinmiyorlar. Allah’ın yanısıra, ahbar ve ruhbanlarını rabbler ediniyorlar. İşte şeytan pisliği müşrikliğin temel sorunu budur.
Şirk, şirket kelimesi ile aynı kökten gelir. Şirkette bir yönetim kurulu başkanı olur. Ve o başkana bağlı bir yönetim heyeti vardır. İşte şirk, dinde aynen böyle vücud bulur.
Allah’ı yönetim kurulu başkanı yaparlar. Genel sekreterliğe de “bilmemne hocaefendiyi” getirirler. İşte böyle bir ilişki biçimi geliştiğinde, oradan uzak durun! Çünkü orada “Kur’an deyimi ile, şeytan pisliği bir şirk” vardır!
Allah’ın beyan ettiği dinin hükümlerini, menfaatleri uğruna çarpıtarak; bunun üzerinden kazanım elde etme gayretine düçar olanların dayattığı algılama biçimi, bütünüyle şirkin yarattığı bir durumdur.
Şirk bir şeytan pisliğidir!
Şirke saplananlar Allah’a şunu söylerler;
33- Ahzab Suresi 67:
Ve derler ki: “Rabbimiz biz efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de, böylece onlar bizi yoldan saptırdılar.”
Halbuki Allah “yönetim kurulu başkanı değildir!” Halis dinin tek sahibidir! Ve O’nun kitabı olan Kur’an, tek belirleyicidir.
Hocaefendilerin, şeyhlerin, mürşidlerin dudakları arasına imanını sıkıştıran kardeşlerimize, bu minvalde basiret diliyorum...
Allah gönüllerini ferahlatsın.
Yorum Gönder