ÖNCEKİ GÜN, Ankara’nın başkent oluşunun yıldönümüydü. Anadolu bozkırının önemli kavşaklarından birinde çağlar öncesinin ticaret merkezlerinden biri olarak bilinen bu tarihsel kent, 1923 yılının şu aylarında yeni kurulmakta olan genç ve diri devletin merkezi olmaya hazırlanmaktaydı. Lozan, Ankara Hükümeti’nin sınırlarını ve uluslararası kimliğini belirlemiş, yeni merkezin Ankara olarak resmen ilan edilmesi için Malatya Milletvekili İsmet Paşa ve dört arkadaşının önergesi Millet Meclisi’nce 89 yıl öncesinin 13 Ekim’inde kabul edilmişti. Altı gün sonra Cumhuriyet ilan edilecek ve 1924’ün ilk ayında ilk Cumhuriyet “Kanunu Esasi”si Ankara’nın merkez oluşunu değiştirilemez, hatta değiştirilmesi önerilemez bir anayasa hükmüyle perçinleyecektir.
Niçin böyle? Ankara neden bu ölçüde anıtlaştırılmıştır?
Kent tarihinin eskiliği, yeni devletin kuruluş yeri olması mı?
Hangi inancın simgesidir Ankara? Bu önem nereden kaynaklanıyor, hangi duyguyla iç içedir?
Bunu hissetmek için, Ankara’ya gelirken Sakarya Muharebesi şehitliklerinden birinin bulunduğu Polatlı’dan geçmek bile yeter.
Büyük çoğunluk, ölüm-kalım direnişinin son çekiliş ve kapışma yeri olarak Sakarya Irmağı’nın ta bitimine doğru, kuzeybatıdaki yerleri düşünür. Oysa, istilacıyı durdurmak, onu Anadolu’nun bağrına geldiğine geleceğine pişman etmek ve sonrasında İzmir rıhtımlarına kadar kovalamak için, yine Anadolu’nun dört bucağındaki yoksul kasabalarından yollanan mintanları ve çarıklarıyla vuruşarak çekilen o gazileri ve şehitleri hep düşünmek gerekir.
Gerçi Ankara düşseydi de bütün vatan sathında mücadele sürecekti; ama, Ankara’nın anlamı büyüktü. Yalnız, mütareke işgalcilerine kaptırılmamış silah depoları ya da başka maddi nedenlerden dolayı değil.
Ankara, geleceğin habercisiydi; bağımsız Cumhuriyette yaşamanın devamı demekti.
Öyle olduğu içindir ki, adı marşlara girmiş, “her dara düşen”in onu görmek isteyeceğine inanılmıştır. Bu açıdan bakınca 13 Ekim, yalnız Ankara’nın değil, bütün Cumhuriyet Türkiye’sinin bayramı sayılsa daha doğru olmaz mıydı? Yine aynı nedenle, vatanın her yeri kutsal sayılsa da, şu ya da bu kentin falanca üstünlüğünden söz ederek devlet merkezinin oralara kaymakta olduğu izlenimi verebilecek resmi iş, toplantı ve tören programları hazırlanırken iç ya da dış hevesler düşünülerek kent konusunda dikkatli davranmakta yarar vardır.
Yorum Gönder