Salonu boşaltın...
Japonları doldurun...
En azından birisi kalkıp “Şu Toyota’nın kasa genişliğini bir konuşalım” derdi...
*
Çıktı...
Konuştu...
Kongre bitti...
Diyelim ki bunların yaptıkları KPSS’de kimin nereyi kazanacağı önceden biliniyor da... Demokratik kongrelerinde kim ne olacağını bilmiyor...
Delege dahi seçtikten sonra fark ediyor...
Bakıyor ki seçmiş...
*
Onlara da şu düştü:
Ağlamak...
Mesela kimi seçtiklerini bilmiyorlardı ama, bir şiir okuyacağını, kendilerinin de o sırada ağlamaları gerektiğini biliyorlardı...
Nereden biliyoruz?..
Mendil dağıttılar çünkü...
*
Söylediğine göre, aynı zamanda “ahiret hesaplaşması” olan parti kongresinde dağıtılan mendile burnunu silecek değilsin...
Nerede ağlanacak, nerede alkışlanacak, nerede uslu uslu oturulacak...
Bileceksin...
Hem şehitleri hem Barzani’yi “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışladılar ya...
Daha ne yapsın...
*
Hâlâ “Demokrasi şöleni” diyor salak...
*
Bu kongrenin tek anlamı vardır oysa:
Faşizm...
*
Bir demokratik ülkede, kongre yapan iktidar partisinin, muhalif medyaya izlenme yasağı koymasının ne anlama geldiğini bilmez mi insan?..
Biliyorsunuz; Cumhuriyet, Sözcü, Aydınlık, Evrensel, Birgün, Yeniçağ, Özgür Gündem gazeteleri ile İMC ve Ulusal Kanal televizyonlarını içeriye almadılar...
Ortak özellikleri; çanak tutmamaları kısacası...
Adam gibi gazetecilik yapmaları...
Yalanı, dümeni, avantayı, talanı, yağmayı, entrikayı, tezgâhı, ihaneti Türkiye’ye anlatmaya çalışmaları...
Hadi en azından “Ak Parti” değil “AKP” demeleri diyelim...
Duyarlılık gösteren Yurt Gazetesi ise bu sansüre karşı tepki göstererek götürüp giriş kartlarını iade etti...
*
Daha bu kongreyi medyada çok dinlersiniz...
Yalakaya sakız lazımdı...
Benim anladığım tek şey ise:
Kendisi Çankaya’daki “Başkan” olmak ve başbakanı kendisi bulup kendisi atamak istiyor...
Özeti...
Yani gider gibi yaparken, aslında daha da geliyor...
Çok mendil lazım...
Yorum Gönder