Zamanı Yenen Kent - Mümtaz Soysal

ADINDAKİ “eski” sıfatını soru işaretine dönüştürüp bunca çağdaşlaşmaya yönelen bir başka kent az bulunur. Anadolu’nun kuzeybatı köşesindeki Eskişehir’in bu yönelişi birçok açıdan hem ilginç hem de düşündürücüdür. Ama endişe vericilik anlamında değil, böyle bir kentin en iyi nasıl değerlendirileceğini doğru ve akıllıca saptamanın güçlüğü olarak.
Evet, ülkenin şimdiki durumunda bugünün Eskişehiriyle en doğru ne yapılabilir, kent ve il olarak?
Önünüzde akan Porsuk Çayı’nın kıyılar boyunca düzeltilip süslenmesine bakarak orayı daha da alımlı turistik merkez mi yapmalı? Önemli karayollarıyla demiryollarının kesiştiği noktada oluşan canlılığı daha da geliştirip bölgenin ve yurdun en büyük ticaret ya da lojistik merkezini mi buraya kurmalı?
Övülen teknik işçiliğini, atölyelerini, fabrikalarını göz önünde tutup zaten önde olan sanayiine daha da öncelik mi kazandırılmalı?
İlin ve civarın arkeolojik zenginliğini, mermerden lületaşına kadar neredeyse her şeyinin sanata dönüştürülüşüne bakarak Ege’ye bir rakip daha mı getirmeli?
Vaktiniz varsa daha da uzatabilirsiniz bu tür soruları.
Ama Eskişehir’de gerçekleştirilen önemli bir öğretim atılımını, şu aşamada bu ülkeye en yararlı olabilecek bir gelişmeyi, Anadolu Üniversitesi’nin “açık öğretim” sistemini unutmuşsunuz demektir.
Çağdaş dünyada geri kalmışlığımızın en kritik sorunu bilimsel ve teknolojik eğitimimizin eksikliği değil mi? Bütün çabalara karşın o konuda bir seferberlik gereksinimini karşılamaya eldeki klasik çareler yetmiyor. Yaklaşık yarım yüzyıl önce emekçi halk kitlelerinin her düzeydeki eğitim sorunlarını çözmek için İngiltere’nin başlattığı açık öğretim yöntemlerinde müthiş ilerlemeler yaşandı. Türkiye’de de bu işin yuvası Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi. O kent, kitlelerin yüksek öğretimi için örnek niteliğindeki bu girişim başta olmak üzere, pekâlâ benzer çabaların merkezi durumuna getirilemez mi?
Ama, böyle bir devasa seferberlik yüksek sayıda öğrenciye göre planlanmış bir üniversiteden başka, sağlıklı beslenme, gençleri kiracı sefaletine düşürmeyen yurtlar, çağdaş kültür edinme beklentilerine uygun il ve belediye yönetimleri ile ülkenin her yanından gelen gençlere kendi evlatları gibi bakan bir halk sıcaklığı ister.
Eskişehir, derece derece, bunların çoğuna zaten sahip olan ya da kolayca sahip olabilecek bir yer. Bütün öbür üstünlüklerine ek olarak “öğrenci cenneti” olmak da zamanı yenen kente yakışır.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget