Askerin aleyhine haber olsun da ne olursa olsun anlayışı içinde olanlar, son
dönemde intiharları sıkça gündeme getiriyor. Tabii ki getirilsin. Ancak,
diğer grupları görmezden gelip sadece konuyu askere indirgerseniz o
zaman amaç farklı olur.
Ülkemizde intihar olayları yıldan yıla
artıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerini incelediğimizde
örneğin 1999 yılında bin 853 kişi intihar etmesine karşın, bu sayı 2008
yılında 2 bin 816’a yükseldi. Şimdi 3 bin 500’lere dayandı.
Askerde
son 10 yıl içinde 965 genç intihar ettiği açıklandı. Tabii ki bu
rakamlar yüksek. Asker sayısı 600 bin civarında. Asker intiharlarını
konuşurken, toplam sayısı 247 bin olan polisin durumuna da bakılması
gerekir. Biz de, askerin aleyhine haber olsun da ne olursa olsun
anlayışı yerleşmiş. Sanki o asker, düşman ülkenin askeri gibi görülüyor.
Eleştirilecek yönleri eleştirilmeli ama bizde asker olunca eleştiri
sınırlarının ötesine geçiliyor ve her olayın ardında soru işaretleri
bırakacak değerlendirmeler yapılıyor.
Yakın dönemde iki emniyet
müdürü, son olarak Hozat Emniyet Amiri Çağlar Şan intihar etti. 247 bin
mevcutlu Emniyet’te 10 yılda tam 320 emniyet mensubunun intihar ettiğini
görüyoruz. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar’a bağlı olan Basın ve
Halkla İlişkiler Müdürlüğü, gazetecilerin sorularına doğru cevap vermeye
gerek bile duymaz hale gelmiş. “Siz yazın da, yanlış olursa biz
açıklama yaparız” anlayışı yerleşmiş. Bu müdürlük, daha önce hiç böyle
değildi…
Toplumsal olaylara da yansıyor
Polisin gerilimli
olması ve bunu mesleğine yansıtmasının olumsuzluklarını görüyoruz.
Toplumsal olaylarda orantısız güç kullanımı, polis merkezlerinde dayak
iddiaları gündemden düşmüyor. Maddi koşullarının yetersizliği, amir
baskıları, ruhsal ve ailevi sorunlar, yetersiz beslenme, uykusuzluk
polisi adeta kuşatmış durumda. Polisin bu durumu, vatandaşlara doğrudan
ya da dolaylı sosyal-psikolojik şiddet olarak yansıtılıyor.
Polisin
de, toplumun da ruh sağlığının birbirini tetikleyerek bozulması,
şiddetin sıradanlaşmasının ülkeyi çok tehlikeli bir geleceğe
sürükleyeceği de bilinir. İşte bu önemli konuyu CHP Ankara Milletvekili
Levent Gök, TBMM gündemine taşıdı. Polislerin sorunlarının her açıdan
irdelenmesi, araştırılması ve çözüm yollarının bulunması için Polis
sorunlarının araştırılması için komisyon kurulmasını önerdi. Bu komisyon
da kurulacak.
Emniyet mensuplarının son 12 yıllını
incelediğimizde 2000’de (49), 2001’de (47), 2002’de (29), 2003’de (27),
2004’de (26), 2005’de (19), 2006’da (29), 2007’de (28), 2008’de (27),
2009’da (27), 2010’da (25), 2011’de (29), 2012’de (22) olmak üzere 384
kişinin intihar ettiğini öğreniyoruz. İntiharlarda genelde tabancayla
ile gerçekleştiriliyor ve sebeplerin başında ise “ruhi bunalım” ilk
sırada yer alıyor.
Bu rakamlardan anlaşılan, polisin çalışma
koşullarının yarattığı gerilim, yaşamın diğer alanlarında büyüyerek
polisleri adeta kuşatmış durumda. Stres hem polisi, hem de polisten
hizmet alan kamuoyunu etkisine almış.
İntiharların önüne geçmek için
Çalışma
koşulları nedeniyle psikolojik desteğe, yüksek morale en çok ihtiyacı
olan mesleklerin başında polis gelmesine rağmen, bu konuda yeterli
destekte bulunulmadığı anlaşılıyor. Bu kadar intihar oluyor, bir bu
kadarı da ölümden son anda kurtarılıyorsa, Emniyet üst yönetiminin artık
bu konuda önemli adımlar atması gerekiyor.
Psikolojik yardım
almak isteyenler açıkçası Emniyet’te hoş karşılanmıyor. Sanki, böyle bir
destek alırlarsa mesleğini kaybedeceklermiş gibi düşünülüyor. Bildiğim
kadarıyla Emniyet Teşkilatı'nda 150 civarında psikolog bulunuyor. Bu
kadrolara çok büyük görev düşüyor. En azından personele, “psikolojik
destek alırsanız, mesleğinizi kaybetmeniz söz konusu değil” garantisini
verebilmeli ve psikolojik destek aldıkları için mesleğini kaybeden
olmadığını anlatmalı.
Emniyet mensuplarının intiharı hep silahla
oluyor. O yüzden, intihar riski olduğu değerlendirilen personelin
silahının geçici olarak alınması yoluna da gidilmeli. Böyle bir tutum, o
emniyet mensubuna ceza değil, kendisi, ailesi ve vatandaşların
güvenliği için gerekiyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Basın ve
Halkla İlişkiler Müdürlüğü, sadece gazetelerde yayımlanan haberleri
“yalanlama makamı” olmaktan çıkarılıp, doğru bilgilerin zamanında
verildiği bir birim haline getirilmeli. Basından bu kadar kopuk
olmalarının gerekçesi için de “Genel müdürümüz kızıyor, bozuluyor”
olmamalı. Çünkü, bildiğim kadarıyla Genel Müdür Mehmet Kılıçlar’ın
basınla valilik döneminden bu yana hiç sorunu olmadı…Kaç polisin intihar
ettiğini gizlemek, Emniyete hizmet değil, köstektir…
Yorum Gönder