Son olarak İstanbul Boğazı’ndaki 2 köprüyle 8 otoyol, 25 yıllık süreyle bir girişim grubuna ihale edildi.
İhaleyi kazanan grupta Malezya Hükümeti’nin resmi yatırım fonu da yer aldı.
Bu demektir ki, Türk halkının Boğaz Köprüleri ve otoyollardan geçerken ödediği paraların önemli bir bölümü, bundan böyle Malezya’ya gidecek!
Oysa bu gelirler, daha önce devletimizin kasasına giriyordu.
Böylece AKP, altın yumurtlayan devlet tavuğunu kendi eliyle kesmiş oldu.
Bunu da günü kurtarmak, bütçe açıklarını kapayıp, seçimlerde para saçabilmek için yaptı.
Ama bu kez, baltayı taşa vurdu!
Zira tarafsız uzmanlar, örneğin Güngör Uras, son ihalelerin “özelleştirme” değil, Osmanlı’yı batıran “imtiyaz” ve “iltizam” olduğunu öne sürüyor.
* * *
Peki nedir imtiyaz ve iltizam?Önce imtiyazdan başlayalım.
İmtiyaz, devletin hizmetlerinden sağlanan gelirlerin, bir bedel karşılığında, özel kişi veya kurumlara devredilmesidir.
İltizam ise, devlete ait bir gelir kaynağının (bazı vergilerin) bir bedelle ve belirli bir süre için satılmasıdır.
Boğaz köprüleri ve otoyollardan sağlanan gelirlerin özel girişim grubuna devri, işte bu nedenle özelleştirme değil,
imtiyaz ve iltizam olarak değerlendiriliyor.
Çünkü bunlar, doğal veya teknolojik tekel kapsamına giriyor.
Köprüler ve otoyolların yanı sıra, Türk Telekom, elektrik dağıtım hizmetleri ve kıt bulunan değerli madenler satılınca, tekel hakkı devletten, özel kişi veya kurumlara geçiyor.
Aynı şekilde Milli Piyango, Spor Toto ve İddaa gibi işletmelerin satışları da, imtiyaz ve iltizam olarak değerlendiriliyor.
Bu iki sözcük, tıpkı Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminde olduğu gibi, devletin içine düştüğü çaresizliği de yansıtıyor.
* * *
Başbakan Erdoğan, padişahlardan her zaman hayranlıkla söz
ediyor ama, imtiyaz ve iltizamın, kuruluşundan itibaren
Osmanlı İmparatorluğu’nun başına nasıl büyük bir bela
olduğuna hiç değinmiyor.Hemen belirteyim, devleti bu beladan, Erdoğan’ın unutturmaya çalıştığı Cumhuriyet ve onun kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le, arkadaşları kurtardı.
Hem de romanlara, filmlere konu olabilecek müthiş bir mücadeleyle.
* * *
Cumhuriyetin kazanımlarını mirasyedi gibi satan
AKP’yi gerçeklerle yüzleştiren açıklamayı, İstanbul
Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük yaptı.Küçük “Ülkenin üretim kapasitesini artırmak, sanayisini daha güçlü hale getirmek gerekiyor. Ama ne yazık ki rakamlar, Türkiye sanayisinin kan kaybettiğini gösteriyor!” dedi.
İstanbul Sanayi Odası Başkanı, sanayileşme yoluna birlikte çıktığımız bazı ülkelerin bizi hızla geçtiğini, Türkiye’nin ise imalat sanayii katma değeri en yüksek ülkeler listesinin dışında kaldığını söyledi.
* * *
Tanıl Küçük’ün konuşması, adeta bir ders niteliğinde.Bu eleştiriden anlıyoruz ki Başbakan Erdoğan’ın AKP’si, 10 yıllık iktidarı boyunca ekonomide yapısal dönüşümü sağlayamamış.
Sanayide üretimi ve kaliteyi artırmak için zorunlu olan AR-GE ve inovasyona gereken önemi vermemiş. Üçlü patent konusunda gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kalmış.
Avrupa’da son sıralara düşmüş.
* * *
AKP’nin önde gelenleri, 40 milyar dolar civarında özelleştirme yapmakla övünüyor.Ama bu paraların, işsizlik başta olmak üzere diğer sosyal sorunları çözecek olan üretime gitmediği görülüyor.
Peki nereye gidiyor?
Tayyip Erdoğan’ı padişah yetkisiyle donatacak Başkanlık koltuğuna oturabilmesi için nereye gitmesi gerekiyorsa, oraya gidiyor.
İmtiyaz ve iltizama bu nedenle dört elle sarılıyor!
Yorum Gönder