Meclis’te Fatma Salman’ın gözünün altındaki morluk, hepimizi morarttı. Görenlerin zihninde bir mor bayrak açtı. Erkek şiddetinin, tahsil, statü, gelir tanımadığını, milletvekilini bile hedef alabildiğini ispatladı.
Ve açık bir yara gibi, “İşte gerçek” diye haykırdı.
* * *
Salman’ı, kararlılığı ve cesareti nedeniyle kutlamak gerek.
Toplumsal bir sorunu, kendi yüzünde belgelediği, gözünde sergilediği için...
Diğer mağdur kadınlara, “Yaralarınızdan utanmayın, yaralayanı utandırın” mesajı verdiği için...
Dik durarak, yargıyı uyararak, dayağı anlatarak, erkek şiddeti illetini, çözüme biraz daha yaklaştırdığı için...
* * *
“Milletvekili bile şiddet görüyorsa, diğer kadınlar ne yapsın” diye düşünülmemeli.
“Vekil”, milletin temsilcisidir. Millet şiddet görüyorsa, o da görebilir.
Ancak, Salman’ın gözündeki morluk, sadece erkek şiddetini değil, kadın direncini de simgeliyor.
Aile içi şiddet hep vardı; bu dönem arttıysa nedeni, kadınların yükselen isyanıdır.
Kadın, değişiyor.
Eskiden yalnız ve çaresizdi, şimdi TV, internet, cep telefonu sayesinde dışa açılıyor; dünyayı görüyor, belki de ilk kez başkaldırıyor, yardım istiyor.
Ve erkek, bu direnç karşısında hepten azgınlaşıyor.
* * *
Değişimin göstergelerine bakalım.
Efes Pilsen’in “Kadın profili araştırması”na göz attım.
“Kendimi güzel bulmuyorum” diyen kadınların oranı 2000’de yüzde 55 iken, 4 yılda yüzde 36’ya düşmüş.
“Makyaj kadını daha çekici yapıyor” diyen kadınların oranı ise yüzde 59’dan 75’e çıkmış.
Makyaj yapan, rejim yapan kadın oranı artarken, çocuk yapan, yemek yapan kadın oranı düşüyor.
2000’de kadınların yüzde 11’inin cep telefonu varmış. 4 yılda bu oran, yüzde 35’i aşmış. Hanede bilgisayar ve internet bağlantısı oranı da katlanarak büyüyor.
Altyapıdaki değişim, değer yargılarına yansıyor:
Görücüyle evlenenlerin oranı düşerken, tanışarak evlenenler artıyor.
Kadın gözünde yıldan yıla flört normalleşiyor, bekaretin önemi azalıyor.
Kabul günleri seyrekleşirken, dışarda yemek yeme, TV izleme oranları artıyor.
Şarkı-türkü-arabesk dinleyenlerin yerini pop dinleyenler alıyor.
Kadınların evlenmek istediği yaş, giderek büyüyor.
Yüzde 100’e yakını başlık parasını yanlış buluyor.
Yüzde 71’i lisede cinsel eğitimi destekliyor.
3’te 1’i alyans takmıyor.
Yüzde 20, “Tekrar dünyaya gelsem, evlenmem” diyor.
Ve her 3 kadından 1’i, hayatı güvencede olsa evlenmeyeceğini söylüyor.
“Kadın çalışmalıdır” diyenlerin oranı yüzde 80’e varıyor.
Yüzde 45, eşini “asabi” buluyor.
Yüzde 30, “Ondan korkuyorum” diyor.
Ve her 3 kadından 1’i şiddet gördüğünü itiraf ediyor.
* * *
Bu rakamlarda, değişen, boyun eğmeyen, şikayet eden, isyan eden, giderek ihbar eden bir kadın profili var.
Direniş arttıkça karşı şiddet de artıyor.
Ama dayak, kadın dayanışmasını ve kamusal bilinci de kamçılıyor.
Ev içi zorbaları ne yaparsa yapsın, gidişatın yönü belli...
Hane bazında yaşanan bu kanlı iç savaşta, tek tek kadınlar gerilla mücadelesi veriyor ve asırlık erkek hükümranlığının tahtını sallıyor.
Ümitsiz olmayın; son çıkıştan önceki kavşaktayız.
Yorum Gönder