Demokrasi ve ‘İzafiyet’ Kuramı - Erol Manisalı

Einstein’in “izafiyet teorisi” aslında her alanda geçerlidir. Bireysel ve toplumsal ilişkilerdede (ve sorunlarda) her şey izafidir (görecelidir).
- Mutluluk görecelidir; arkadaşlarınızla ilişkilerinizde “daha mutlu” anlar, az mutlu anlar vardır.
- Bir fakirin karnı doyduğu, sıcak bir barınak bulduğu ve temizlenebildiği anlar “önceki duruma göre” olağanüstüdür.
- Demokrasi (ve özgürlükler) en görece olandır; “Demokrasi vardır, demokrasi vardır!”
Kimi ülkeler katılımcı demokrasinin özgürlükleri içinde yaşarlar; bireyler mutludur, iktisadi, siyasi ve sosyal haklarına kavuşmuşlardır; hizmetler, sanayi, tarım kesimleri pastadan paylarını dengeli bir biçimde olabilirler; bu bağlamda refah içindedirler.
- Sanatkârları, basını becerilerinin tadını çıkarırlar. Adalet sistemi herkese güven verir. Azınlıklar, azınlık olduklarını hissetmezler; bütün haklardan diğerleri gibi yararlanırlar.
- Belediyeler, “Belediye sınırları içindeki halkın yararları ile ülkenin yararları arasında uyumlu bir köprü oluştururlar.”
- Kısacası katılımcı demokrasinin yürürlükte olduğu ülkelerde, “Yerel, ulusal ve küresel arasındaki en verimli bütünleşmeler sağlanmış olur”.
Birey de, firma da, sektör de toplum da maksimizasyonlarını, küresel bağlarını dengeli bir biçimde oluşturabilirler. Bu bir anlamda, “bireysel ve toplumsal refah bütünleşmesidir”. Katılımcı demokrasinin erdemi de bundandır.

Kuramın geçersizliği

Demokrasi yoksa izafiyet teorisi geçerliliğini kaybeder! Artık her şey görece değil mutlaktır!
- Özgürlük, tutsaklık mutlaktır; ya biri ya da diğeri geçerlidir.
- İktisadi ve sosyal refah mutlaktır; ya ezenler ya da ezilenler tarafında olursunuz.
- Otorite mutlaktır; katılım yoktur, itiraz bulunmaz, eleştiri yasaktır. Kısacası demokrasi yasaklanmıştır, postallı veya postalsız güçler tarafından.

Demokrasi ‘hamilelik’ gibidir

Demokrasinin de “birazı olmaz”, birazı bir işe yaramaz. Siyasi, iktisadi, sosyal ve hukuki boyutlarıyla bir bütün olarak işlemek zorundadır.
Aynen, bir arabanın dört tekerleği gibi. Biri eksik olursa araba yan yatar, yürümez.
Avrupa bu süreci uzun yıllar sonrasında elde etti. Artık demokrasinin de “unsurları” bellidir. Aynen bir otomobilde olduğu gibi.
Demokrasinin son 200 yıldır tanımlanagelen ve uygulanan öğeleri “bilinen şeyler” haline gelmiştir. Hele günümüzde bu daha da belirginleşmiştir.
- Demokrasi yalnızca 3-4 yılda bir yapılan sandık aritmetiğine indirgendiği zaman, demokratik bir toplum elde edilemez.
- Demokrasi ancak “örgütlenmiş toplumlarda işlerlik kazanabilir”.
- Örgütler aracılığı ile “katılım (ve güç) sağlanabilir”.
- Örneğin Fransa, İngiltere, Almanya, İsveç, Belçika, Hollanda, Danimarka gibi ülkeler “en örgütlü” olanlarıdır. Bu nedenle adı geçen ülkelerde demokrasi en üst düzeye ulaşabilmiştir.
Doğru, toplumsal olaylarda “nispilik” vardır; ancak fen bilimlerine hiç benzemez. Aynen bir şirkette yüzde 51’i ele geçirenin mutlak üstünlüğü elde etmesi gibi.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget