Siyaset yaratılan farklar üzerinden rakiplere üstünlük kurarak iktidara yürüme sanatıdır.
Tabii ki iktidar gücü kaynağını siyasi partilerin farklarında arayıp bulacaktır. Ama bunun bir sınırı olmalı, değil mi?
Türkiye’de bütün dinamikler toplumdaki kutuplaşmayı artırmak yönünde tam gaz çalışıyor.
Rekabet yıkıcı hâle geliyor.
Kutuplaşma nefret üreten bir bataklığa çeviriyor toplumu.
Yakın
tarihimiz bölünmenin sebep olduğu facialarla dolu ama siyasal
liderlerimiz ve sivil toplum önderleri ibret almış görünmüyorlar.
ANAP
dönemi bakanlarından Işın Çelebi’nin “Türkiye’nin Dönüşüm Yılları”
adını verdiği etkileyici kitabını okuyorum. Yönetme sorumluluğuna talip
gençlere özellikle öneriyorum kitabı.
Işın Çelebi’nin eski Cumhurbaşkanı Demirel ile kitap üzerine yaptığı mülâkat hayati bir önceliği vurguluyor.
Tarihi bir uyarı niteliği taşıyor.
Türkiye’de tehlikeli kırılmalar ve yaygın kırgınlıklar oluştuğunu belirten Demirel şu çağrıyı yapıyor:
“Geçmiş defterleri kapatmak gerek.
Herkesin birbirini affetmesi gerek.
Ülkenin bir sevgi seline ihtiyacı var.
Bu, siyasetin işidir.
Ülkenin geleceğini yapalım!”
Barzani’nin petrolü kaça?
Saddam’ı indiren savaşın başında Türkiye’nin korkulu rüyası, parçalanmış bir Irak görmekti.
Orada bir Kürt devletinin doğmasıyla yaşanacak başlangıcın varacağı sonu kimse kendine bile itiraf edemiyordu.
Çünkü Irak’ta gerçekleşecek bir nüve devlet Büyük Kürdistan yolunu açma umuduna doping olacaktı.
Ankara bugün o saksının çiçeğini sulamıyor mu?
Financial Times gazetesi “Türkiye ve Irak Kürtleri arasındaki petrol anlaşması yakın” haberini verdi.
Böyle
bir anlaşma, fiilen oluşmuş Kürt devletinin ekonomik ve siyasi
bağımsızlığını Türkiye’nin desteklemesi anlamına gelecektir.
Bağdat
rejimi Barzani’nin üstüne yürürse, kurduğumuz enerji işbirliği, bizi
Güney’de ikinci bir savaş tehdidi ile karşı karşıya bırakacaktır.
Irak’ın bölünmesi Türkiye’nin istikrarına da zarar vermez mi?
Suriye’nin
PKK’sı ile Esad’ı indirmeye çalışan muhalifler koalisyonu arasında
varıldığı bildirilen anlaşmaya bakarak bu sorunun cevabı çıkarılabilir.
Muhalifler, Kürt kimliği ve Kürtçe eğitim için söz vermişler. PYD lideri “demokratik özerklikte anlaşacağız” diyor.
Olan
biteni tahlil edemeyenler bari Amerikan Ulusal İstihbarat Ofisi’ne
kulak vermeli. Bu kuruluş “Kürdistan’ın yükselişi Türkiye’nin
bütünlüğüne darbe olur, sınırlar yeniden çizilir” öngörüsü içeren bir
rapor yayınladı.
Kuzey Irak petrolü ile doğal gazının maliyetini iyi hesap etmek lâzım!
Rahat bırakın artık
“Özal zehirden ölmedi” raporu aileyi tatmin etmedi.
Rahmetlinin oğlu Ahmet Özal yine ekranlarda şüpheler sıralıyor.
Ünlü Karadeniz fıkrasıdır hani:
Bir mezar taşında “furdi, furuldi” yazıyormuş.
Bu birini vurarak öldürdü, kendisi de vurularak öldü anlamına geliyor.
Başka bir taşta “furdi, furdi, furuldi” okunuyor. O da iki kişiyi vurduktan sonra kendisinin de vurulduğunu anlatıyor.
En kenarda bir mezarın taşı:
“Eceliyle öldi zavallı.”
Ahmet Özal’ın sorunu, babasına eceliyle ölümü yakıştıramamak galiba!
Yorum Gönder