Anayasa Şov Dünyasına Girdi - Nilgün Cerrahoğlu

“Anayasayla da şov olur mu?” demeyin…
Artık oluyor…
Bizde yalnız anayasa komisyonlarının; anayasacılar, hukukçular ve siyasetçilerin, pek pek gazetecilerin ilgi/uzmanlık alanına giren “anayasa”, bir “stand up” şovla Çizme TV’lerinde reyting rekoru kırdı.
RAI’da yüzde 44 izlenme payı ile tarih yazan, “prime time” rekoruna imza atan ünlü yönetmen - aktör - “stand-up”çı Roberto Benigni’nin, hafta başında sahneye koyduğu “anayasa şov”unu dün bu köşede anlatmıştım.
“Anayasa”ya el atan tek sanatçı Benigni değil.
İngiliz-İtalyan şarkıcı Shel Shapiro da bu ay, İtalyan anayasasının temel ilkelerini anlatan bir klip yaptı. Tanınmış yönetmen Marco Risi’nin yönettiği klipte, Shapiro; belli başlı on bir anayasa ilkesini şarkıya dönüştürüyor.
“Repubblica” gazetesinin televizyon kanalı olan “Repubblica TV”den tıklayıp izleyebileceğiniz şarkının adı da bilfiil zaten “Undici” (On bir)…

Siyasi-sosyal müzik manifestosu

“Egemenlik halka, yani bize aittir!” sözleriyle başlayan şarkı için Shapiro; “siyasi ve sosyal bir müzik manifestosu” tanımını yapıyor.
Şarkıyı neden yaptığı sorulduğunda ise, “gençleri anayasa ve anayasanın verdiği haklar; bu haklardan kaynaklanan sorumluluk üzerinde düşünmeye yöneltmek” yanıtını veriyor.
Siyaset, iletişim alanında çok sayıda yeni “eğilim/trend” yaratan bir ülke olmakla bilinen İtalya’da, sanatçılar neden şimdi böyle birdenbire anayasaya merak sarıyorlar?
İlericilik geçmişte aranıyor

Bu sorunun yanıtları çeşitli…

Bunlardan ilki varlıkları dahi sorgulanan siyasi partilerin günden güne güç kaybetmesi ve inandırıcılıklarını yitirmesi. Siyasi liderlerin de bunun yanı sıra yetersiz kalması…
Başbakanlık koltuğuna tekrar dönme planları içinde olan, ufuktan hiç yok olmayan Berlusconi tehdidinin sürmesi…
Yalnız İtalya sınırları içinde değil Avrupa kıtasında çepeçevre popülizmlerin boy vermesi…
Irkçılığın, hoşgörüsüzlüğün, faşizmlerin kaygı verecek çaplarda yeşermesi…
Bu tehditler karşısında, ekonomik krizin en büyük kurbanı gençlere güven verici kayda değer hiçbir gelecek perspektifinin bulunmaması.
Hepsinin üstüne tuz biber eken biçimde kamu ahlakının çökmesi ve aşınması…
İşte, bu kara tablo karşısında can simidi gibi sarılacak tek referans noktası “anayasa” oluyor.
II. Dünya Savaşı sonunda faşizme karşı mücadele bilinci ile yazılan “demokratik cumhuriyet anayasası”nın temel ilkeleri, günün şartlarında okunduğunda “ilerici ve devrimci mesajlar” veriyor.
“Geçmiş”, günümüz popülist muhafazakârlıkları nezdinde alabildiğine “ilerici” görülüyor.
“İlerici” olmak için diğer deyişle; -heyhat!- ileriye değil “geçmiş”e dönmek ve “geçmiş”e bakmak gerekiyor.

‘Hakları içselleştirelim’ mesajı

Benigni ve Shapiro gibi sanatçılar şimdi, İtalyan halkına dönüp; “Bakın!” diyorlar; “Sahip olduğumuz anayasal hakları bilmek, onların ayırdında olmak dahi; bizi tehditlerden, tehlikelerden koruyabilir. Haklarımızın ne olduğunu bu nedenle bilmemiz, onları içselleştirmemiz gerekir. Haklarımıza sahip çıkalım, onlara kasteden; onları elimizden almak isteyen şarlatanlara, despotlara karşı kazanılmış hakları koruyalım. Anayasada yazıldığı üzere sahip olduğumuz ‘egemenliğimizi’ devreye sokalım!”
Anayasayı bayrak edinen sanatçılar sokaktaki adama, anlayacağınız, “Muhtaç olduğun kudret demokratik anayasanda mevcut” demiş oluyor. Sıradan yurttaşın hakkını, hukukunu bilmesi, bellemesi amacıyla şarkı, klip, “stand-up” gösterileriyle öncülük etmeye soyunuyorlar.
Anayasanın temel ilkelerini halkın -özellikle de gençlerin- anlayacağı dilde, bir sanat dokunuşu ile yorumluyor; vulgarize ediyorlar.
Bu şaşırtıcı “sanatsal anayasa etkinliklerinin” ilkini geçen yıl yaptığı “L’Italia è / İtalya budur” şarkısı ile tetikleyen ünlü şarkıcı - ozan Claudio Baglioni, başlattığı girişimin nedenini; “Toplumun paylaştığı ortak değerleri tekrar keşfetmek ihtiyacı” sözleriyle açıklıyor:
Baglioni; “Buna mecburuz” diyor; “Ortak değerlerimizi yeniden keşfetmeye koyulmazsak, yaşadığımız krizi aşamayız ve ortak bir gelecek inşa edemeyiz…”
Şarkıyla, türküyle, meddahla haklarını bilmeyen bir halka, haklar öğretilebilir mi?
Bu sorunun yanıtını henüz bilmiyoruz…
Bildiğimiz ve gördüğümüz tek şey, siyasetin bıraktığı boşluğa bundan böyle günümüzde siyasetten çok daha büyük bir yer kaplayan gösteri âleminin girmekte olduğudur.
Anayasa gibi yüksek uzmanlık alanı isteyen ve nerdeyse yarı kutsal addedilen teknik metinler dahi artık gösteri dünyasının ilgi alanına giriyor.
Yaşadığımız yeni, cesur dünya böyle bir şey!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget