Bir şoför mektubu! - Necati Doğru
Mektuplar bazen eleştirir.
Bazen övgü yüklüdür.
Mektuplar vitamin hapı gibidir. Yazma gücü verir. Yürek enerjisini çoğaltır.
Hepsi değerlidir. Işık yakan mektuplar daha değerlidir.
Almanya’dan postalanmış.
Bir şoför yazmış.
Ben de bir ışık yaktı.
Kendimi 2011 seçimleri öncesi ortamında buldum. Seçim öncesi başta Başbakan ve TBMM’deki 550 milletvekili halkın önüne “2023 hedefleri” koydular. İktidar ve muhalefet partileri, ayrı ayrı da olsa “Cumhuriyet 100 yaşına geldiğinde (2023’de) en ileri 10 ülke arasına gireceğimiz” sözünü verdiler.
2023’de Türkiye çağ atlayacak.
Xxx
En ileri 10 ülke arasında Almanya da var. Demek ki Türkiye 2023 yılında Almanya gibi olacak. Almanya’da “Tek Adam” yok, parlamenter sistem var. Almanya’da bakanlar, valiler, belediye başkanları, bürokratlar, ordunun generalleri, işadamları “Tek Adam’ın emir erleri”, Almanya’da gazete sahipleri ve gazeteciler “Tek Adam’ın borazanları”, Almanya’da din işleri, imamlar, hocalar, tarikat şeyhleri “Tek Adam’ı her gün uçuran müritleri”, Almanya’da meclisin milletvekilleri de “Tek Adam’ın imtiyazlı parmak kaldırıcı adamları” değiller.
Almanya gibi olsak!
Daha ne isterim!
Xxx
İşte Almanya’da taksi şoförlüğü yapmakta olan okurumVN:F [1.9.20_1166] Nurettin Üzümcü’den, benim aracılığımla, Meclis’teki 550 milletvekiline seslenen bu mektup geldi.
Mektubu özetliyorum:
“…(!) Türkiye’de milletvekilleri otomobillerinde giderken polisler, sıradan vatandaş sanıp çevirmesin diye arabalarına “MV(milletvekili) plakası takılmasına” imkan verecek bir yasa tasarısı hazırlandığını yazınızda okudum. Ben ve eşim Berlin’de taksi şoförlüğü yapıyoruz.
Taksi kendimizin.
İnsanları işyerlerine, evlerine, okullara, hastanelere götürüyoruz. İşimizi iyi yapıyor olmalıyız ki, bizi Berlin’in seçkin şoförleri arasına aldılar.
Lisans verdiler.
Bu lisansla biz taksimizde Alman milletvekillerini meclise ve ofislerine taşıma hakkımız var. Alman milletvekili, halkın da bindiği bizim taksimizi kullanıyor. Onu Meclis’e götürüyoruz. Taksimetrede yazan ücreti gösteren kuponu imzalıyor, biz paramızı sonradan devletten alıyoruz. Alman milletvekillerine bırakın özel plaka ya da eskort (koruma) ayrıcalığı vermeyi; bazen öyle durumlar oluyor ki, yağmurda, yağışta, trafik kilitlendiğinde vekil “ben toplantıya gideceğim” dese bile polis arabaya izin vermiyor, en fazla vekilin yaya olarak geçip gitmesine izin var…”
Xxx
Almanya’da böyle!
Milletvekilleri kendini halktan üstün gören ve “Tek Adam’ın imtiyazlı parmak kaldırıcıları” yapmıyorlar. Berlin’den taksi şoförü okurum Nurettin Üzümcü ile eşine bizi aydınlattığı için teşekkür ederim. Mektuplarını şu 4 cümleyle bitirmişler:
Almanya’da seçimde hile yok.
Un, makarna, kömür dağıtılmıyor.
Dua ile halk uyutulmuyor.
Almanya’da vatandaş bilinci var.
(uyan borusu)
Vicdanlı Musevi!
İşadamı İshak Alaton’un teşvik ettiği Halit Kakınç adlı bir yazar, “İkinci Dünya Savaşı yıllarında 769 Avrupalı Yahudi’yi İstanbul açıklarına getiren Struma adlı geminin” öyküsünü yazdı. Bu kitapta o yıllarda Türkiye’yi yönetenlerin Hitler gibi düşünüp 769 Musevi’yi ölüme gönderdikleri hikaye ediliyordu. Yazılanların baştan aşağı yalan olduğu belgelendi. Musevi Türk İşadamı İshak Alaton da; “1942’de Türkiye’yi yöneten katiller” ifadesini kullanmıştı. Vicdanlı bir Türkiye Musevi’si işadamı olan Doğan Kasadoğlu, “İshak Alaton hakkında Türk Milleti aleyhine kullandığı sözlerle kamu barışının bozulmasına sebep olduğu gerekçesiyle” tazminat davası açıtı
Yorum Gönder