AB’ye uyum adı altında mini mini paketlerle katiller,
tecavüzcüler, Susurlukçular, PKK’lılar bir bir tahliye edildi, ediliyor.
CHP, MHP ve ünlü hukukçuların uyarılarına kulak dahi asılmıyor. Her
yere uğrayan o paketler bir tek Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe,
Sincan, Mamak, Şirinyer’e uğramıyor.
Daha polisler, pardon savcılar idiannamelerini yazmadan,
Savcılar pardon hakimler hüküm vermeden,
Devlet büyüklerimiz kimin “terörist”, kimin“masum”, kimin “devlet içinde devletçiklerin” kurbanı olduğunu şıp diye biliyor.
Gelinen
son nokta; İstanbul 1 Mayıs mitingi örneğinde görüldüğü üzere, kimlerin
suç işleyebileceğini gözünden, yürüyüşünden anlayıp, evlerinden,
sendika binalarından çıkmadan etkisiz hale getirmek...
Henüz doğmamış, analarının karnındaki ceninler müstakbel “terörist, örgüt üyesi” midir değil midir, bunu teşhis etmelerine de ramak kaldı!...
Gelin Ocak 2002’ye gidelim.
AKP
henüz çiçeği burnunda muhalefet partisidir. AKP iktidarında yıllarca
Adalet Bakanlığı, Meclis Başkanlığı yapan, bugün Genel Başkan Yardımcısı
olan Mehmet Ali Şahin o zamanlar AKP Meclis Grup Başkanvekilidir.
Dönemin
DSP, MHP, ANAP koalisyon hükümeti, Anayasa Mahkemesi’nin Şartlı
Salıverme Yasası’nın bir cümlesini iptal etmesinden sonra yeni bir
tasarı hazırlamaktadır.
Mehmet Ali Şahin AKP İstanbul
İl Merkez’inde konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyip, iktidara
şu eleştirileri yöneltir:
“Hükümet TBMM'yi
adeta yaz-boz tahtasına çevirmiştir. Halk, bütün bütün bu zigzaglar
karşısında Hükümete, onun şahsında Meclis'e ve rejime olan güvenini
kaybetmiştir...”
“Hükümet tasarıyı
hazırlamadan önce yerli ve yabancı ceza hukukçularıyla görüşmedi.
Koalisyon liderleri, konuyu sadece kendi hukukçularıyla tartıştı.
Koalisyon liderlerini, özellikle de Devlet Bahçeli'yi arkadaşları eksik
bilgilendiriyor. Bahçeli, muhalif görüşleri savunan hukukçular
tarafından da bilgilendirilirse bir orta yol bulunabilir...”
“Mini
demokrasi paketinin, Türkiye'deki hukuk standardını AB standartlarına
uydurmak ve Kopenhag kriterlerini Türkiye'ye taşımak için hazırlandığı
söyleniyor. Ama içeriğine bakıldığında bütün bunları ters yüz eden bir
tasarıyla karşılaşılıyor. Bu tasarının, Türkiye'ye getirdiği hiçbir
yenilik ve iyileştirme yok...”
Şahin’in şu sözlerine daha bir dikkat kesilmeniz önemle rica olunur!..
“Eğer
o tasarı yasalaşırsa, 20 bin civarında tutuklu ve hükümlü daha
salıverilecektir. Yani yeni Yener Yermez'ler sokakta olacaktır..." (Not:
Yener Yermez Yahudi asıllı işadamı Üzeyir Garih’in katil zanlısıdır.
Daha önce işlediği başka bir cinayetten hapiste yatarken, Şartlı Tahliye
Yasası’ndan yararlanıp, tahliye olduğu ortaya çıkmıştır.)
Sıkı durun, müthiş ötesi bir cümle daha:
“Bu
tasarıdan en büyük zararı basın yayın organı mensupları, yazar, çizer
ve düşünürler görecek. Bu paketin aynen yasalaşması durumunda Türkiye
dünyada daha da yalnızlığa itilir ve AB de rüyadan ibaret kalır. Tasarı
yasalaşırsa 'ben suçluyu gözünden, yürüyüşünden tanırım' devri
başlayacak ve ihtimaller suç sayılacaktır.”
Ve Şahin’in altın vuruşu:
“Türkiye,
ölü Menderes'lere, ölü Nazım'lara, ölü Necip Fazıl'lara hayat vermeye
çalışırken, hayattaki Menderes'leri, Nazım'ları ve Necip Fazıl'ları
susturma, yok etme ve yok sayma çelişkisinden kendisini
kurtarmalıdır...”
Bugünleri nasıl da görüp, anlatmış... Mucize gibi... Oradan, buraya... Haydi hep birlikte AKP 10. Yıl Marşını öğrenelim:
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda onbeş milyon terörist yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın korktuğu BaşUsta;
Hapishane, adliye sarayıyla ördük Anayurdu dört baştan.
AKP’yiz, İktidarın göğsümüz tunç siperi,
Polise durmak yaraşmaz, Polis önde, Polis ileri!
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
3 Mayıs 2013
Yorum Gönder