Onları hemen her eylemde
ellerinde bayrak, Atatürk posterleriyle
görüyoruz. “Biber
gazı”yla onlar tanışıyor, kışın buz gibi soğuklarda
tazyikli su
onlara sıkılıyor. En çok kullandıkları ise “Atatürk, vatan,
cumhuriyet, emek” sözcükleridir. Toplumun en duyarlı kesimini
artık
onlar oluşturuyor. Terörle hiç işleri yok.
19 Mayıs’ta “Diriliş”, 10 Kasım’da “Anıtkabir”, 29
Ekim’de
“Seferberlik” yürüyüşlerini yüzbinlerle birlikte
gerçekleştirdiler.
“Kubilay Yürüyüşü” unutulmadı. “Suriye
Kardeşlik Mitingi”,
“Sanatçılar Buluşması” hayli ses getirdi.
Bodrum’da ABD askerlerinin
kafalarına çuval geçirmeleri de
unutulmadı. Hazırladıkları klipler ise
izlenme rekorları
kırıyor. “Akil insanlar” AKP propagandasına fırsat
vermiyor, başı
sıkışan eylem için onlardan destek istiyor.
Aylık dergilerinin adı “Kırmızı Beyaz”, lise öğrencileri
için iki ayda bir “Liseli gazetesi” yayımlıyorlar. 72 ilde, 150
ilçede örgütleri var. Son dönemlerde köylerde de örgütleniyorlar.
Açıkçası ellerinde bayrak ve Atatürk posterleri olunca sempati
duyanları da çok oluyor. Kısaca biz onları “TGB”liler olarak
biliyoruz.
Yani Türkiye Gençlik Birliği…
TGB’liler şu günlerde, örgütlü oldukları illerden
insanları 19 Mayıs saat 11.00’de Ankara Sıhhiye
Meydanı’na
çağırıyor. “Vatan, Cumhuriyet ve Emek Birlikteliği”nde Atatürkçü
Düşünce Derneği,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Birleşik Kamu
İş Konfederasyonu, Ankara Kız Lisesi Mezunları
Derneği,
Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği, Engelliler Konfederasyonu,
Hacıbektaş Kültür Derneği,
Memleket Sevdalıları Derneği, Müzik
Eğitimcileri Derneği, Sanatçılar Girişimi, TOBAV, Tüketici
Hakları Derneği, Ulusal Eğitim Derneği, 68’liler Birliği Vakfı da
bulunuyor. En büyük emek ise TGB’lilerin…
TGB’liler nasıl hazırlanıyor?
Gaz
yiyen, su sıkılan, dövülen, PKK’lıların hedefi olan bu gençlerin
nasıl çalıştığını TGB Genel Başkan
Yardımcısı Aykut Diş’ten
öğreniyoruz:
“Normal dönemde, saat 08.00’de
merkezde bir araya gelir basında yer alan ve öne çıkan haberleri
değerlendirmeye başlarız. Bunları örgütlü olduğumuz
üniversitelerdeki arkadaşlarımıza da göndeririz.
Onlardan
gelen önerileri de dikkate alıp çalışmalarımızı planlarız. Yeni
arkadaşlarla görüşme, bazı
faaliyetlerin örgütlenmesi, bu
konuda yapılacak çalışmaları da değerlendiririz. 19 Mayıs
kutlamalarında
olduğu gibi kampanya dönemlerimiz var. Böyle
dönemlerde üç ayrı çalışma grubu oluştururuz. Basın
Propaganda,
Sokak Çalışması, Üniversite çalışması yapılır.
Önümüzdeki 19 Mayıs kampanyasına şöyle hazırlanıyoruz:
Sokak çalışması yapacak olan 100 genç
Ankara büromuzda toplanıyor.
Onlara sunum yapıyoruz , onlar da yaptıkları çalışmaları bize
aktarıyor.
Bu 20-25 dakika sürüyor. Hangi ekibin nereye
gideceğini belirliyoruz. 15 kişiden oluşan her ekibin
başında bir
de ekip başı bulunuyor. Toplam 16 kişi semt ve ilçelere gidiyor. Bir
semte en az üç kez gidiliyor. Esnafla konuşuluyor, kapı kapı
duyuru yapılıyor, hatta onları da çalışmalarımıza katıyoruz.
Semt
kahvelerine gidiliyor, bize yakınlık gösteren esnaflara
broşürlerimizi bırakıyor ve dağıtmalarını rica ediyoruz.
Bize
gerçekten insanlar çok yakın.
Bilgisayarla
klip izletiyoruz
Bazen gittiğimiz yerlerde,
semt sakinleri de bizden destek istiyor. Örneğin, onlar T.C. için
eylem yapacaksa birlikte yapıyoruz. Birlikte T.C.’yi tabelalara
yapıştırıyoruz, ‘T.C. kaldırılamaz’ masaları kuruyoruz.
19 Mayıs için açtığımız stantlarda iki masa
oluyor. Her görüşten insan gelip masaya imza atıyor. T.C.’nin
kaldırılamayacağına ilişkin imzaları da eylem sırasında
sergileyeceğiz. Hemen hemen olumsuz hiçbir
durumla
karşılaşmıyoruz. İnsanlar bizi seviyor, moral veriyor,
gönüllerinin bizimle olduğunu anlatıyor.
Üniversite çalışması
ise sokaktan ayrı yürüyor. Bu çalışmaları öğrenciler yapıyor.
Topluluklar üzerinden
örgütleniyoruz. Masalar açarak yaratıcı
eylem tarzlarını belirliyoruz. Öğle aralarında, ders dışı
saatlerde
arkadaşlarımız ellerinde bilgisayarla arkadaş
topluluklarını davet edip hazırladıkları klipleri izletiyorlar,
amaçlarını anlatıyorlar.
Basın-Yayın
bölümü de anlık gelişmeleri genel merkeze ulaştırıyor.
Sanatçıları, milletvekillerini eylemlerine
davet eden de bu grup,
aynı zamanda demeçler alıp bunları yayınlıyorlar,
paylaşıyorlar.
Gaz sıkanlara diyoruz ki…
Biz, Atatürk’ün Bursa Nutku’ndan aldığımız
görevi yerine getiriyoruz. 2013 yılının 19 Mayıs’ına olağanüstü
koşullarla giriyoruz. Cumhuriyetin adına bile tahammül
edilemiyor. 19 Mayıs’ta Anıtkabir’e giderken
‘Türk devletine
vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür’ yazılı pankart en
önde olacak…
Biz, polisle gerginlik
çıkmasını istemiyoruz. Onlara, ‘Cephemiz iktidar olduğunda,
bizim cephenin polisi
olacak, sizlerden haklının yanında olmasını
isteyeceğiz’ diyoruz.
Gaz sıkılıyor, buna
karşı acımızı azaltacak önlemler alıyoruz. Mücadele azmimiz hiç
azalmıyor.
Haklı olduğumuzu ve bir gün mutlaka kazanacağımızı da
biliyoruz.”
Onların son çağrısı: 19
Mayıs’ta saat 11.00’de Sıhhiye’de buluşalım.
Yorum Gönder