İbrahim Ethem Kuriş, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı’ndan Antalya Başsavcılığı’na atandı. Daha önce
basınla hemen hiç teması olmayan Kuriş, “Deniz Feneri
Soruşturması”nı yürüten Cumhuriyet Savcıları
Nadi Türkaslan,
Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’den bu soruşturmayı almış ve bu
durum yargıda
hayli yadırganmıştı. Adliyede belki iyi işler yapmış
olabilir ama Deniz Feneri uygulaması hepsini gölgede
bırakmaya
yeter…
Pazartesi günü görevden ayrılacak Kuriş, geçen
cuma günü belki de gazetecilerle ilk bir araya geldi.
Ankara
Adliyesi adına yayımlanan ve alanında ilk olduğu belirtilen
dergiyi tanıttı, Aile İçi Şiddet
konusundaki anketi açıkladı.
Sohbetinde de ilginç görüşler ortaya koydu. Örneğin, ne kadar büyük
adliyeler yaparsanız yapın, her olayın adliyeye gitmesinin önü
alınmazsa yapılacak büyük binaların da
yakın bir gelecekte
ihtiyacı karşılayamayacağını örneklerle anlatıyordu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gelen Fethi Şimşek,
mahkeme kararıyla telefonların dinlendiği,
izlendiği
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) görevini
yürütüyordu. Bazı şikayetler üzerine
soruşturmalar açılmış,
TİB’de aramalar yapılmış, belgelere de el konulmuştu. Dileriz,
Şimşek geçmişte
soruşturmaları yürüten, aramalar yapanlar
hakkında olumsuz bir tutum içine girmez…
Hayırlı bir iş için geldim
Yayın Koordinatörlüğü’nü Cumhuriyet Savcıları
Abdullah Ayhan Şan ve Kürşat Ayral’ın yaptığı, bütün
cumhuriyet
savcısı, hakim, valiliklere gönderilecek “Başkent Bakış”
dergisinde Aile İçi Şiddet Suçları
Soruşturma Bürosu Cumhuriyet
Savcıları Özlem Şimşek, Emine Avcıoğlu, Metin Serhantaş ve Gökay
Aktaş’ın ilginç notları var. Derginin dağıtımı yapılmadan
birkaçını aktaralım.
Sabah 08.30’da kapıdan giren bir genç
“Hayırlı bir iş için şehir dışından Ankara’ya geldim.
Kızın ailesi
T.C. kimlik numaramı istiyor. Verirsem bir şey olur mu danışmaya
geldim” dedi. Savcı,
“Ona siz karar vereceksiniz, bizim işimiz
değil” karışlığını verince, genç öfkelendi, “Siz savcısınız, bunu
tabii ki size soracağım” dedi ve ayrıldı.
Eşi mum gibi oldu
Aile içi şiddetin mağdurları çocuklar oluyor.
Annesinin, babası hakkında yaptığı şikayeti dinleyen çocuk,
dayanamadı, “Babam öyle birisi değil, haydi gidelim anne” deyip
çekiştirmesini de, işlemleri yapılırken
fotokopi çektirmek için
giden bir annenin pusetteki bebeğini bırakabilecek kimsesi
olmaması sebebiyle
cumhuriyet savcısına emanet etmesi de
adliyede yaşananlar arasındaydı.
Eşini daha önce
şikayet eden kadın, şikayetinden vazgeçmek için büroya geldiğinde
“Sayın savcım eşim
mum gibi oldu, sözümden çıkmıyor. Bu nedenle
şikayetimden vazgeçmek istiyorum” dedi. Bir sonraki
gelişinde
ise yanında komşusu olan kadını getirdi. Savcıya, “Komşum da eşinden
şiddet görüyor.
Onun kocasının da benim eşim gibi mum gibi olması için
gerekli işlemleri yapın” demesi de unutulmazlar
arasındadır.
Derdini anlattı, rahatladı…
Savcılar ilginç olaylar yaşıyor. İşte onlardan birisini
Aile İçi Şiddet Bürosu Cumhuriyet Savcısı şöyle aktarıyor:
“Nöbetçi olduğunuz gün adliye girişindeki çocuklu
kadınlara göz atıp “Acaba bugün hangisi mağdur olarak gelecek”
diye düşünürken adliye girişinin herkesten uzak bir köşesinde
bebeğini tek başına emzirmeye
çalışırken gözünüze çarpan kadını
odanıza girdiğinizde size o gün ilk gelen şiddet mağduru olarak
bebeğiyle sabah 08.30’dan 11.30’a kadar misafir ediyoruz. Kendisini
güven içerisinde hissetmesi
dolayısıyla odadan ayrılmamak için
çeşitli bahaneler bulduğuna tanık oluyorsunuz. ‘Çocuk uyudu,
şimdi
otobüse binersek uyanır, öğleden sonra teyzeme gideceğim
biraz daha oturabilir miyim’ diye sorması
karşısında ‘Bize engel
olmazsın ne zaman kendini iyi hissediyorsan o zaman gidebilirsin’
diyerek, üç saat
kalmasına izin vermek ve bu sürenin sonunda mağdur
kadının ‘Derdimi anlattım rahatladım, şimdi
şikayetimden
vazgeçiyorum’ diyerek teşekkür etmesinin verdiği huzuru
içinizde hissediyorsunuz.”
Kadınların dövdüğü erkekler
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, kocasının kendisine
karşı psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını
öne süren kadın
şikayetçi oldu. Aynı kadın, 10 Nisan’da sabah saatlerinde
telaşlı, heyecanlı olarak odaya
girdi, “Sayın savcım kocam
polistir, kendisini Dünya Kadınlar Günü’nde şikayet etmiştim,
bugün ise polis
günü, ona bir jest yapıp şikayetimi geri almak
istiyorum. Ne olur siz de bir jest yapıp soruşturmayı
kapatın”
ricasında bulundu.
Ankara’da 4 ayda 160 erkek, karısı
hakkında “evden uzaklaştırma kararı” aldırmış. Geçen yıl da bin 364
erkek şiddet mağduru olmuş. Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili
Nuri Yiğit, mağdur erkeklerin çoğunun
eşlerinden dayak yediğini
belirtiyor. Evden uzaklaştırılan erkeklerin en büyük şikayeti ise
“Tapulu evimden beni uzaklaştırıyorsunuz, karım evime
sevgilisini alıyor” oluyormuş…
Tabii dergide bunlar
değil daha ilginç olaylar ve görüşler de bulunuyor.
SÖZCÜ
Yorum Gönder