Bunlar tüm iş ve işlemlerini din yobazlığı ve ülkeyi
bölme üzerine kurgulamışlar.
“Elhamdülillah
şeriatçıyız, demokrasi bizim için amaç değil araçtır” gibi
söylemler menfur niyetlerini açıkça
kanıtlıyor.
Bu
“zırvalığa” Türk medyası ve aydınlarının en ufak bir tepkisi
olmayınca zıvanadan çıkıyorlar.
Laik Cumhuriyet değer
ve kurumları bir bir yok ediliyor.
Türklük kimliği
yasaklanıyor. Türk Bayrağı’nı açanlar coplanıyor.
T.C.
harfleri kaldırılıyor.
Hızlarını alamıyor milli
bayramları iptal ettiriyor. Atatürk ismi ve zaferleri kitaplardan
sildiriliyor. Anıtlarına
çelenk koymak yasaklanıyor. Atatürk okul
ve bulvarlarına, kendi ya da eşlerinin isimlerini
verdiriyorlar.
Atatürk ve Türklüğe yönelik tüm bu
rezaletlerin “kişilik ve makam onurlarını iki paralık eden
rektörler, valiler, müsteşarlar, yargıçlar, polis müdürleri
marifetiyle icra ettirilmesi utanç veriyor”.
Medya,
sözde bilim adamı, aydınlar ya da “masalarına PKK bayrakları
serdirerek toplantı yapan” akil
kimlikli mahlukat tüm bu
rezaletleri görmezden gelerek bu din simsarlarına piyonluk yapma
zilletine
düşüyorlar.
Aziz Nesin bu ülkenin yüzde 60’ı
aptaldır diyordu. Rejim ve Atatürk düşmanlığından mustarip
yaratıklara amigoluk yapmak eğer hainlik değilse, %65 içine giren
aptallık değil de nedir?
İç ve dış odaklı bir oyunla
Atatürk’ün göz bebeği Türk Ordusu’nun çökertilmesine Genelkurmay
karargahının en ufak bir tepkisi olmuyor. Aksine bu kıyımı, sırça
köşkten huşu ve rehavetle izliyorlar.
Cumhuriyeti
korumakla görevli Cumhuriyet savcıları ve yargıçları “kimi
iktidar kimi de cemaat liderlerinden” aldıkları talimatlarla
“Silivri’deki yargı katliamlarında” birbirleriyle yarış
halinde oluyorlar.
Hiçbir yargıç Başbakan ya da Fethullah
Gülen aleyhine karar veremiyor. Sonuçta laik Cumhuriyet kapanın
elinde kalıyor.
Türk Milleti “Kendim ettim kendim buldum”
diye ağıtlar yakıyor
Yüce Atatürk dehasıyla asırlar boyu ülkeye musallat olan
dinci yobazların günün birinde yine hortlayacağını çok iyi
biliyordu.
Bu nedenle “iktidar sahipleri gaflet ve
dalaletle Cumhuriyete kasteder, ordumuzu çökertebilirler”
diyor. Bu
ahvalde Laik Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet
ediyor.
Dinci iktidar bu korkuyla Atatürkçü Türk
gençliğinin neslini kurutmayı amaçlıyor. Ata-türk’ün gençliğe
hitabesini yasaklıyor. Dindar ve kindar bir gençlik yetiştirmek
için molla eğitim getiriyor.
Tüm TV kanallarında (ulusal
bir stres yaratırcasına) 24 saat Tayyip Erdoğan arz-ı endam eyliyor.
Türkiye
bölünüyor, halk feryat ediyor. Geri zekalı Suriye
politikası” ülkeyi felakete götürüyor. Hırsızlıklar ayyuka
çıkıyor. Tüm bunlar medyayı ırgalamıyor.
Böylesine
tefessüh etmiş (kokuşmuş) bir medya utanıp sıkılmıyor. Türkiye’nin
canına okumak için adeta
herkes seferber oluyor.
Bunların
yüzde biri başka bir ülkede yaşansa yer yerinden oynardı. Bizde ise
yaprak kımıldamıyor.
Sinsi amaçlarına bu kadar kolay
nasıl ulaşabildiklerine AKP de şaşırıyor.
Apo, böyle bir eblehler güruhunu
pazarlığa oturtmuş parmağında oynatıyor
Yandaş ve besleme medya, aydınlar yıllardır “T.C
hükümetlerini Güneydoğu halkına bilinçli zulüm yapan
ceberut bir
devlet” olarak gösteriyor. Halkı T.C ve devlete düşman etmek için her
türlü hainlik ve tezviratı
eksik etmiyorlar.
PKK
olayının ABD’nin bir şer planı olduğu, emperyalistlerin Kürtlerin
karakaş, kara gözleri için değil,
kendi rezil çıkarları için
Kürtleri kullandığı gerçeği, halktan gizleniyor. Güneydoğu
Türkiye’den ayrılırsa
akıbetlerinin Suriye ve Irak’tan da beter
olacağı halka anlatılsaydı olay bu boyutlara gelmezdi.
1980’li yıllardaydı. Yakın dostum Üzeyir Garih’in bir yemek
davetindeydik. Garih, sohbet sırasında şöyle
diyordu:
Ben bir Türk Yahudisiyim. “Devlet kimliğim” Türklüğümle
öğünür, gurur duyarım. Ama kökenimi sorarsanız Yahudi asıllıyım.
Yahudiliğimle de öğünür, gurur duyarım.
Yazar-çizer,
bilim adamı, aydınlar Garih’in ibretle dile getirdiği “devlet
olmanın mümeyyiz vasfı” olan bu
gerçekleri halka anlatma gereği
duymuyorlar. Aksine, hayasız çıkarlar uğruna Türkiye’nin
bölünmesine
hizmet ediyorlar.
Obama çözüm sürecini
destekliyormuş. Zaten Türkiye üzerine oynanan bu şer planı onların
melaneti değil mi?
310 milyonluk ABD’de; 50 milyon Alman,
120 milyon Britanyalı, 28 milyon Meksikalı, 18 milyon İtalyan,
12
milyon Fransız, 10 milyon Polonyalı olmak üzere 30 ayrı kökenli
millet bulunuyor. Hepsi secde eder
gibi elleri kalplerinin üstünde
ABD Bayrağı’na saygı sunuyor. “Amerikan” olmakla gurur
duyuyorlar.
Bunlar arasından “Amerikan yok
Amerikalılık var” ya da “bizim dilimiz de resmi olsun” diyen bir
mecnun
çıktığında anında karantinaya alınır.
Obama’ya
gelince, Türkiye’ye biçtiği “çözüm süreci” hokkabazlığını
(şeytana uyup da) kendi ülkesinde de uygulasın da görelim. 24 saat
içinde babasının memleketine postalanır.
SÖZCÜ
Yorum Gönder