Nereye gidiyoruz? - Gündüz Akgül

Sevgili Dostalar,
Tehlikenin farkında olanlar nereye gittiklerinin bilincinde olarak, yıllardır gidilen yolun güvenli olmadığını, haykırarak bilmeyenlere duyurmaya çalıştılar.
Ne yazık ki tehlikenin farkında olmayanlar bu çığlıkları duymadılar veya kişisel çıkarları için duymak istemediler.
Gidilen yolun şeriat olduğunu, artık açıkça ifade etmekten çekinmiyorlar..
Nasıl mı?
Yıllar önce;
-‘‘Hem laik hem Müslüman olunmaz. Bu millet isterse laiklik tabii ki gidecek’’ (1994)
- “Elhamdülillah şeriatçıyız.” (1994)
-“ İçki yasaklansın”
-“Bütün okullar İmam Hatip yapılacak.” (1994)
-“ Taksim'deki caminin temelini inşallah atacağız.” (1994)
-“Yahu milletin bütünlüğü "Ne mutlu Türküm diyene" ifadesiyle sağlanır mı? Osmanlı, 30'u aşkın etnik grubu ümmet düşüncesiyle bir arada tuttu. Biz de inanç birliğiyle tutacağız.” (1994)
 -“ Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, koskoca bir yalan. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır.” (1994)
- “Cumhurbaşkanı'nın imam hatipli olacağı günler yakındır.” (1996)

Dediler.
Tehlikenin farkında olanlar, bu gidişle halk uyanıp sandıkta gereğini yapmazsa laik cumhuriyet şeriata dönüştürülecek dediğinde, kendilerini aydın olan tanımlayan “yetmez ama evet” diyenler, numaralı cumhuriyetçiler, liboşlar, “sizin dediğiniz paranoya” diye alay ettiler.
14. Mayıs. 1950 ve sonrasında iktidara gelen sağ partiler oy uğruna dini kullandılarsa da, cumhuriyetin temel değerleriyle oynamadılar.
Ancak bu gün iktidarda olanlara, iktidar olma olanağı sağladılar.
Bu gün geldiğimiz noktada;
AKP iktidarı tarafından yukarda belirtilen söylemler bir bir uygulamaya konuluyor.
Dahası,
-Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu yönetmeliğinde yapılan değişiklikle,  “Dini konularda inceleme ve araştırmalar yapmak, yaptırmak ve sonuçlarını değerlendirerek başkanlık makamına sunmak” ifadesi yerine, “güncel talep ve ihtiyaçlar doğrultusunda dini konularda karar vermek” ifadesi getirilerek resmen laik bir devlette olmaması gereken “Fetva Kurumu” oluşturulmuştur.
Bu durum resmen, dinin siyasallaşması demektir. Anayasanın 24. Maddesine aykırıdır.
-3.Köprünün açılması törenleri, müftünün duası, Mehteran takımı gösterisiyle tamamen dini kurallara uydurularak yapılmıştır.
-Sayın Başbakan, Tunceli isyanı sırasında Alevilerin katledildiğini belirterek sürekli CHP’yi bundan sorumlu tutup hesap sorarken, Tarihte en büyük Alevi katliamını gerçekleştiren Yavuz Sultan Selim’in adını köprüye vererek, Aleviler karşı asıl niyetini göstermiştir.
-İçki içilmesine sınırlama getiren yasaya karşı eleştirileri parti grubunda yanıtlayan Başbakan, “İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber de dinin emrettiği neden reddedilmesi gerekiyor” diyerek değişiklikteki asıl amacını itiraf etmektedir.
Her şey ortada, nereye gittiğimiz açık ve seçik belli.
Hala nereye gittiğimizi bilmeyenler anladınız mı?
Eğer anladıysanız unutmayın yakında seçim var.

31.05.2013
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget