Cumhurbaşkanı, hükümetin önemli bir sırrını cumhura
ifşa etti.
Öyle bir laf etti ki, bir zamanlar
“kardeş” diye bağrına bastığı Başbakanı’nın yalanladığı, TV’lerde gazetelerde tartışılan bir konuyla ilgili söylentilerin
gerçekleşeceğini duyurdu.
Başbakan RTE’nin bu denli açık saçık biçimde duyulmasını
istemediği duyarlı bir konuyu Cumhurbaşkanı A. Gül’ün; hem de bir Arap
gazetesinde açıklamasına hiddetlenir mi, sinirlenir mi elbet bilmek
olanaksız.
Hiddetlenmiş, sinirlenmiş olabilir; zira El Ray
adındaki gazeteye konuşan Gül, RTE’nin haftada en az bir iki kere asla ve asla İmralı’da yatan canilerin önderine ve PKK’nin önde arkada giden teröristlerine “Genel af yokkk!” diye halka verdiği güvencenin, yalanın daniskası olduğunu
açıkladı...
Diyor ki Gül: “PKK, Türkiye içinde ve dışında silah bıraktığı zaman onlarla
konuşuruz!”
Böylece aylardır halka şırınga edilen “barış”ın
şifresi de çözülmüş oluyor.
***
İçerde dışarıda silah bırakılınca kiminle oturup
konuşacak Türkiye Cumhuriyeti? PKK ile!..
Bu açıdan Gül’ün söylemi önemli.
Bu cümlesinin içeriğindeki koşullu anlam; kuşkusuz,
Başbakan’ın açıklamalarına güven
duyulmamasını bir kez daha kanıtladığı gibi, şu sonucun çıkmasını
öngörüyor:
On binlerce asker-sivil masum insanı katleden, her
türlü kanlı eylemlerinin tümünden örgütün sorumsuzluğunu kabul eden, başta
İmralı’ya,
yöneticilerine...
...silahları bırakırlarsa.. ardından genel af..
ardından tertemiz vatandaş gibi her biri ile oturup konuşmayı vaat
ediyor!
***
TV’de
izlediğimiz konuşma metninde A. Gül; PKK’nin dışarıda derken içeride de silah bırakmasından neden söz
etti?
Acaba hükümetin, devletin halktan sakladığı daha
başka bir sır mı var?
PKK silahlarıyla çıkıp gidiyor görünürken günü
gelir kullanmak zorunda kalacağı kimi silahları saklandıkları inlere mi veya
civarına mı gömdü?
Bu içerikte sorular yöneltildiğinde, yalandan kim
ölmüş ki kuralına sıkı sıkıya bağlı Başbakan ile bakanları; “Yok öyle bir şey” diye kesin ifadelerle yanıt vereceklerdir,
ama biliniz ki gerçek başkadır.
Çok konuşulan barışın savaşa dönüşme olasılığını
dikkate alan PKK, kimi silahlarını çekilme sürecinde beraberinde götürmemiş, bir
yerlere saklamış demektir.
***
Ha, tabii A. Gül’ün geleceği aydınlatan açıklamaları bir başka
olguyu akla getiriyor.
PKK, RTE’nin sarmaş dolaş İmralı’daki yol
arkadaşı:
Silahları susturduk. Şimdi sıra geldi, Kürtlere
daha geniş, belki de K. Irak’taki
Barzani özerk bölgesine benzer, örneğin
demokratik bölgeler gibi zorunlu gördüğümüz yeni hakları içeren demokratik
anayasanın artık vakit geçirmeden hazırlanmasına, diyorlar.
CHP ve MHP; Başbakan’ın yeni anayasada, başkanlık olmadı, öyleyse
partili cumhurbaşkanını kabul ettirme çabasına karşılar.
RTE’nin düşlerini gerçekleştirmek için aradığı tek ortak, İmralı ve Kandil
güdümündeki BD (Kürt) Partisi.
Bugüne dek RTE ile yaptıkları pazarlık içeriğindeki
görüşmelerde öne sürdükleri dayatmaları gerçekleştirdi İmralı ve
Kandil.
RTE’nin Çankaya’dan başbakan
gibi Türkiye’yi yönetme arzusunu
Meclis’te BDP desteği olmadan
gerçekleştiremeyeceğini bilen İmralı ile Kandil; kimi temel amaçlarına hizmet
edecek saptamaların yeni anayasada yer almasını koşul olarak neden öne
sürmesinler?
Daha bugünden BDP’lilerin ağzında bu tür söylemler
dolaşıyor.
RTE’nin amacına varmak için terörist takımının öne süreceği dayatmaları
evirip çevirip halka yutturacağı ölçeklere dönüştürerek yeni anayasaya
koydurmaya girişmesi de yadsınamayacak bir olasılıktır...
***
Hayırlara vesile olmayacak gelişmeler arifesinde
Türkiye!
Yorum Gönder