Muhafazakâr medyanın, İsrail’in Suriye’ye saldırmasını “Esad’ın işine yarıyor” diye yorumlaması kuşkusuz ülkemizdeki
İslamcı hareketlerin konumu açısından utanç vericidir. “Esad’ın her
İsrail saldırısından sonra avuçlarını ovuşturduğunu” iddia eden muhafazakâr
medya, aslında bir tek Atlantik cephesinin çıkarlarının savunulmasını muhafaza
ettiğini sergilemiş oldu.
Muhafazakâr medyanın iki günlük bu psikolojik savaş çalışmasının
ardından nihayet Başbakan Erdoğan sahneye çıktı ve İsrail’in
Suriye’ye saldırmasını “Esad’ın eline altın tepsi içinde sunulan
koz” olarak niteledi!
Yazılanlar kuşkusuz psikolojik savaş merkezlerinin nasıl çalıştığını
anlamamız bakımından bir laboratuvar hizmeti gördüyse de, esas olan bu
topraklarda neden büyük bir anti-emperyalist İslamcı hareketin oluşamadığını
çözümleyebilmektir.
ABD’NİN STRATEJİK AKTÖRLERİ
Bugün İsrail’in saldırıları üzerine yürütülen psikolojik savaş
çalışması, dün de PKK için yapılıyordu. AKP Hükümeti PKK’nin Esad’ın kartı olduğunu iddia ederek, Suriye düşmanlığına yandaş
arıyordu.
Artık bir AKP-PKK balayı yaşandığı için o argümanlar rafa
kaldırılmış, yerine İsrail konmuştur. Erdoğan ve Davutoğlu ikilisi, tabanlarındaki İsrail karşıtlığını Suriye
karşıtı politikalarına malzeme yapmaya uğraşmaktadırlar.
Oysa tablo oldukça nettir:
1. ABD, AKP ile Suriyeli teröristleri Şam
karşıtlığında askeri bölük haline getirmiştir.
2. ABD, AKP ve İsrail’i, özür üzerinden Suriye ve
İran karşıtlığında birleştirmiştir.
3. ABD, AKP ve PKK’yi Kuzey Irak’ı Kuzey Suriye
üzerinden Akdeniz’e bağlama ve Diyarbakır’ı BOP’ta merkez yapma projesinde yan
yana getirmiştir.
4. ABD, AKP ile Barzani’yi Bağdat ve
Maliki karşıtlığında birleştirmiştir.
5. ABD, “AKP-PKK-Barzani-İsrail” dörtlüsünü Büyük Ortadoğu’da Amerikan Konfederasyonu kurması için aynı cepheye
sokmuştur.
6. ABD, bir Türk-Kürt-Yahudi cephesi kurarak, Arap
ve Fars’ın üzerine sürmeyi hesap etmektedir.
Tüm bu operasyonların Türkiye açısından karşılığı ne peki? Birincisi
AKP’yi iktidar koltuğunda tutmak, ikincisi de AKP’ye petrol ve doğal gaz verip,
TSK’ye boru bekçiliği yaptırmak.
ATLANTİK CEPHESİNİN SORUNLARI
Peki, kısmen ilerlemesine rağmen bu senaryolar gerçekleşebilecek
mi?
ABD açısından durum: Asya-Pasifik merkezli strateji
belirleyerek Ortadoğu’daki işlerini model ortaklarına devreden Washington açmaz
içinde. Çünkü model ortak sonuca gidemiyor. Ayrıca Obama
yönetimi ile yeniden Ortadoğu’ya girmek isteyen kesimler arasında ciddi bir iç
mücadele var. Obama Suriye’ye girmesi baskılarını önce “kimyasal
silah kullanımını” kırmızı çizgi ilan ederek savuşturdu. Bu yönde haberler
servis edilince bu kez kırmızı çizgiyi “sistematik kullanım” şeklinde
güncelledi. BM’de Şam yönetiminin değil, Suriyeli teröristlerin kimyasal
kullanıldığının saptanması, ABD’nin bu iç mücadelesinin bir yansımasıydı.
İsrail açısından durum: Bir karakol devleti olan
İsrail, ABD’nin Asya-Pasifik merkezli stratejisi nedeniyle kalkanından oldu;
AKP’nin varlığıyla teselli bulmaya çalışıyor. İsrail içinde kimi kuvvetler
ABD’yi yenide bölgeye çekecek hesaplar içinde. Washington’un Tel Aviv’e rağmen
İsrail’in Suriye’ye saldırdığını duyurması bu hesaplara dayanıyor.
PKK açısından: Öcalan’ın AKP’ye
payanda olması ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a mesai arkadaşlığı
yapması, örgütün yayın organlarına üstü kapalı yansıyacak düzeyde bir
rahatsızlık yarattı. PKK’nin ideolojik kalemlerinin İsmail
Beşikçi’ye bile savaş açabildiği bu yeni süreç kaygıyla izleniyor. Erdoğan-Öcalan projesinin Kürtleri Ortadoğu’da kurşun yapacağı
gerçeği kaygıları daha da büyütüyor.
AKP açısından durum: ABD’nin model ortağı olan AKP
Hükümeti, iki yıldır Esad’ı deviremediği için sıkıntılı. Zira
problem sürdükçe hem sığınmacıların yarattığı sorunlar büyüyor, hem de Türkiye
içinden yükselen tepkiler etkili olmaya başlıyor. 16 Mayıs’ta
Washington’a gidecek olan Erdoğan, Obama’dan hem Suriye için hem de içerdeki
muhalefete sert baskı uygulayabilmek için destek isteyecek.
Sonuç olarak Atlantik cephesinde sıraya dizilenler açısından işler
hiç de iyi gitmiyor! Yani ABD’nin İsrail’le flört ettirdiği ve PKK’yle balayı
yaşattığı AKP, sadece büyük bir utanca imza atmıyor, aynı zamanda sonunu da
getiriyor.
Yorum Gönder