CIA’ya Göre, Türkiye’nin Yeri Orta Doğu - Müyesser Yıldız

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, “AB, Türkiye’ye miyop bakıyor”  diye sitem ettiği günlerde Reyhanlı patladı. Bunun üzerine, Türkiye’nin Orta Doğu bataklığına sürüklendiğine dikkat çekilip, “Hoşgeldin Orta Doğu”  yorumları yapıldı.

Oysa ABD’nin malum birçok düşünce kuruluşu uzun zamandır Türkiye’yi Orta Doğu bölgesinde gösteriyordu. Bilmiyorum eskiden de mi böyleydi, ama CIA da Türkiye’yi Orta Doğu'da sayıyor. (https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/wfbExt/region_mde.html)

Haliyle Orta Doğu’ya yerleşmek için, Orta Doğu’ya benzemek gerekir, değil mi? Bize AB, Brüksel yolunda yürüdüğümüz masalları anlatılırken, işte birileri Türkiye’yi fena halde benzetiyor!..

Gündemimiz Erdoğan’ın ABD seferi. A protokol uygulanacakmış, askeri törenle karşılanacakmış, Suriye konusunda masaya yumruğu vuracakmışız. Hepsini bir kalemde geçin, adamların gündemi daha başka ve büyük. Türkiye’nin başı gerçekten fena halde dertte. İşte büyük felaketin habercisi bazı kareler:

Dışişleri Bakanı Kerry’nin ikinci Türkiye ziyareti üzeri 1 Mart’ta ABD Dışişleri uzmanları beraberlerindeki gazetecilere özel bir birifing verdi. Kerry’nin ana gündem maddesinin İran, Ermenistan, Dağlık Karabağ ve Kıbrıs olduğunu anlattılar. Amerikalı gazeteciler Türk-İsrail ilişkilerinide sordu. Dışişleri uzmanları, Türk-İsrail ilişkilerinin normalleşmesinin sadece iki ülke açısından değil, öncelikle bölge için bir sembol olduğunu vurguladı.

ABD'li uzmanlar, "normalleşmeden”  kastı şöyle açıkladı:

“İsrail’i NATO faaliyetlerinde görmek istiyoruz!..”

1 hafta kadar önce NATO Genel Sekreteri Rasmussen de Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğal gaz faaliyetleri için Kıbrıs sorununun çözülmesi, adanın birleşmesi gerektiğini belirtirken, şunu söyledi:

“NATO-AB ortaklığının önündeki siyasi engeller kalkacak. AB liderlerinin Aralık zirvesinde NATO'yla ilişkileri güçlendirecek kararlar almasını bekliyoruz...”

Erdoğan’dan önce Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis ABD’ye gitti. Dışişleri Bakanı John Kerry, Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Jack Sullivan, ABD Meclisi ve Kongresi’nin önemli isimleri,  İsrail’in ABD Büyükelçisi ve diğer bazı ABD hükümet yetkilileriyle görüşmeler yaptı. Rum Bakan’ın gündeminde şunlar vardı: 

-İsrail’in, Kıbrıs’la ve Kıbrıs’ın Mısır ve Lübnan’la nasıl işbirliği yapabileceğini harita üzerinde gösterdi...

-İsrail’in en öngörülebilir komşusu oldukları için nasıl yardımcı olabileceklerini izah etti... Doğu Akdeniz’deki doğalgaz kaynaklarını hemen kullanacaklarını bildirdi...

-Bu olumlu tablonun sadece Türkiye’nin Kıbrıs’ta egemen olması halinde bozulacağını anlatıp, Türkiye’nin Maraş testine tabi tutulmasını istedi...

-Ve, “Biz AB ile NATO arasındaki bir sorunun çözülmesi için bir fırsat sunuyoruz. Eğer Türkiye kabul etmezse, biz 10 yıl daha bu örgüte üye olmadan kalabiliriz. Türkiye’nin AB-NATO işbirliğine vetosunu kaldırması durumunda Türkiye’nin bazı müzakere başlıklarının açılmasına izin vermeye hazırız”  dedi...

ABD Dışişleri Bakanı Kerry de Rum Bakanın bu hacimli gündemine“destek”  çıktı.

Tam bu günlerde Rum basını, “Erdoğan’ın ABD temasları sırasında, Kıbrıs sorunu çözümü vizyonuyla doğal gaz konusunda Güney Kıbrıs’la işbirliği önerisi yapmaya hazırlandığını”  öne sürdü. Üç gün önce 4. Uluslarararası Enerji Forumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Gül de Irak petrollerinin (yani Barzanistan petrolünün) Türkiye üzerinden taşınmasının önemini anlattı, Doğu Akdeniz havsazıyla ilgili ABD, AB, NATO ve Rum kesiminin planlarına benzer tezleri savundu.

 
Tüm bu karelerin anlamı şu:

Emperyalizm NATO’nun 21. Yüzyıl konseptini, Orta Doğu’da özellikle İran’a karşı İsrail’in güvenliğini sağlamak ve “radikal İslâm”la savaş olarak belirledi.

ABD ve AB, NATO’nun bu yeni hedeflere uyumu için hem İsrail’in, hem Rum kesiminin NATO’da yer almasını istiyor. Ama önlerinde tek engel var; Türkiye’nin vetosu.

Nitekim ülkemizde ve bölgede çok derinlerden giden Almanya’nın Dışişleri Bakanlığı’nca sadece 3 ay önce hazırlanan bir raporda, “İsrail’in NATO ile işbirliğini ve Rum kesiminin AB-NATO ortaklığına katılmasını engelleyen Türkiye, reformların önündeki kilit sorun haline gelmiştir”  denildi.  

Şunu düşünebiliyormusunuz; Türk askeri, İsrail ve Rumlarla omuz omuza İran ve İslâm’a karşı savaşacak!..

Bilindiği gibi, Başbakan Erdoğan sık sık NATO’yu göreve çağırıyor. Muhtemeldir ki, Reyhanlı saldırısından sonra da NATO gündeme gelecektir. Nitekim, “Bir NATO ülkesi olarak Türkiye’nin 5. madde çerçevesinde savunması için diğer NATO ülkelerinden yardım isteme hakkının olduğu”  yazılmaya başlandı bile.

NATO’nun ise İsrail ve Rum kesimi konusunda Türk Milleti’ne tamamen“diz çöktürmeden”  Orta Doğu’ya gelmeye hiç mi hiç niyeti yok.

Reyhanlı vahşetine bir de bu gözle bakalım... Ve Allahım esirgesin, ama daha büyük vahşetlere de hazır olalım!.. Gerçekten başımızı büyük belalara soktular!..

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
13 Mayıs 2013

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget