Seçimlere bir yıl kala siyasi tablomuz - Galip Baysan

2014 seçimlerine bir yıl kaldı. AKP’nin geçen 10 yıllık iktidarından memnun olan veya olmayanların siyasetle ilgileri ve siyasi partilerin ve o partilere gönül verenlerin görüş ve düşüncelerinin ele alınması zamanının geldiğine inanıyor ve bu yazımızda bazı hatırlatmalar ve bazı uyarılarda bulunmanın değişiklik isteyenler için yararlı olacağını düşünüyoruz.
Başbakan Erdoğan bir araştırma ajansının yaptığı değerlendirmeye göre partisinin oylarının %50’yi 5-7 puan aşacak kadar yükseldiğini belirtirken, CHP’nin oylarının %20lere ve MHP’nin oylarının da %10’lara düştüğünü söyledi. Bir başka anket son olaylar nedeni ile AKP oylarının aynı oranda düştüğünü belirtirken bir başka iddia da elektronik oyunlarla iktidarın %10 oyunun başlangıçtan itibaren ölmüş kişilerin isimlerinden de yararlanarak sisteme yerleştirileceği şeklinde. Bu ifadelerdeki yüzdelerin, kişilerin veya kurumların olmasını arzu ettiği yüzdeler olduğu kabul edebilir ve sempati duyduğunuz partinin oylarının yüzdelerinin daha yüksek olduğunu belirtebilirsiniz. Ama değişmeyen bir gerçek var, o da bütün iyi niyetli beyanlara rağmen bu tablonun İktidar Partisini değiştirmek ve Türkiye üzerindeki etkinliğini azaltmak için asla yeterli olmayacağıdır. Devreye yeni bir anlayış ve yeni faktörler sokulmadığı sürece sonuç ve dolayısıyla iktidar asla değişmeyecektir.
Tabii böyle bir inanç ve moral bozukluğuyla seçim dönemine girmenin büyük hata olacağı kabul edilebilir. O zaman; yeni bir anlayış ve yeni fikirlerle seçime hazırlanmak ve seçimlere girmek muhalefet partileri için ilke olarak ele alınmalı ve siyasi kadroların daha şimdiden büyük çaba göstermeleri beklenmelidir.

Hoşlansak da, hoşlanmasak da kabul etmek gerekir ki, radikal milliyetçilerin dışında kalan bütün Sağ kanat oyları, Başbakan Erdoğan’ın akıllı politikaları ile AKP’de toplanmış gibidir. Bu kanattaki belirli bir oy potansiyeli olan siyasi parti liderlerinin vefatı iyi değerlendirilmiş ve verilen küçük tavizlerle en az birkaç milyon oyun AKP çatısı altına girmesi sağlanmıştır. Keza bu partinin belki kendi anlayışları ve belki de maddi imkânsızlıklar nedeni ile, bu güne kadar yöneticilerce ihmal edilen Engelliler gibi kesimlere gösterdiği yakın ilgi, kendilerine yüz binlerce oy kazandıracak yeni kaynaklar olmuştur.
Hâlbuki, aslında aynı anlayışı muhalefet partilerinin göstermesi ve en azından kişisel bazda bazı değerlendirmeler yapılarak oyların bir kısmını kazanmaları beklenirdi. Mesela Ecevit’in vefatından sonra, ayni sosyal demokrat görüşleri paylaşan CHP yöneticileri, benzer bir yaklaşım yerine, adeta kapılarını kapayarak sanki bu sosyal demokrat partinin erimesinden yarar umar gibi bir tutum izlemişlerdir. İlgisizlik ve desteksizlik bu partiyi ve merkez sağın ünlü partilerini bitirme noktasına getirmiş ve bitirmiştir. Ama bu politika sonunda oyların CHP’ye veya MHP’ne aktığını söylemek oldukça zordur. CHP yöneticileri hala solda tek umut olma arzusunda görünüyorlarsa da bu parti ile birleşmek istemeyen radikal sol ile merkez sol ve sağ kesimlerin yeni arayışlar içinde bulunması gözlerden kaçmıyor.
Atatürk’ün, daha doğru bir deyimle askerlerin kurduğu Cumhuriyetin ilk siyasi partisi mensuplarının, Radikal Dinci kesimin propagandaları ve artık her yönü ile bilinen iç-dış güçlerle siyasi yöneticilerin desteklediği Orduyu tasfiye hareketine karşı beklenen reaksiyonu göstermemeleri de ayrı bir küskünlük nedeni olmuştur. Radikal dincilerin yıllardır yaptığı CHP+Ordu= İktidar sloganından kurtulmak için, askerlerin ve M. Kemal yanlısı aydınların yaratılan bahanelerle tutuklanıp yıllarca dört duvar arasında acı çekmelerine adeta sessiz kalmaları ve siyasi tartışmalarda genellikle AKP iktidarının gerisinden gitmeleri, gündem yaratma konusunda beklenen ölçüde becerikli olmamaları bu partiden kopmalara neden olmuştur.
Şu anda görülebildiği kadarı ile sol kanatta en ciddi mücadele ve atılımlar, CHP’nin başını çektiği merkez sol tarafından ziyade, radikal sol tarafından yapılmaktadır. Ancak bu kesimin oylarını %10 barajını geçecek seviyeye yükseltmesi imkânsız gibidir. Yeni oluşum peşinde olanların da durumu aynidir. Günümüz şartları içinde sosyal demokrat veya merkez sağ çizgide oluşturulacak her yeni oluşum iktidarın değil ama muhalefetin oylarını kaybetmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır. Bize göre gün; bölünme değil birleşme günüdür. Eğer mevcut iktidarın değişmesini istiyorsak, hoşlansak da hoşlanmasak da seçimlere katılmak ve siyasi eğilimlerinize göre Muhalif Partilerden birine destek vermek mecburiyetindeyiz. Ancak bu şekilde oy birikimiyle iktidarın anladığı tek lisanla ulusun derdini anlatma imkânı bulmuş olabiliriz.
Yeni bir siyasi oluşum kurma peşinde olanlara her şeyden önce Anadolu ve Trakya’yı dolaşmalarını, halkla görüşme yanında İstanbul, İzmir, Ankara gibi modern şehirlerin atmosferinden çıkıp, bir süre halkın arasında yaşamalarını tavsiye ederiz. O zaman halkın ne kadar saf duygularla din adamlarına ve dolayısıyla bu insanların desteğiyle iktidar olan siyasilere bağımlı olduğunu görebilirsiniz. Tahminimize göre yeni oluşumlar bu kesimden değil ama Laik düşünce sahiplerinin ait olduğu gruptan oy alabilecek ve muhalif partileri zayıflatmak ve iktidarın kazancını arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Özetlemek gerekirse yeni siyasi kadro oluşturma hareketleri esas sorun olan; halen ülkeyi yöneten Radikal sağcı iktidarın oy kaybetmesi yerine oy kazanmasına neden olacaktır. Bu nedenle önümüzdeki seçimlerde merkez Sağ ve Merkez sol oy sahiplerinin iktidar hayallerini bir süre erteleyerek birlikte mevcut muhalefet partilerine destek vermelerini tavsiye ederiz.
Önümüzdeki seçimlere renk ve şekil verecek en büyük kaynak da seçimlere katılmayan veya katılmak istemeyen tarafsızlardır. Bu konuya şöyle açıklık getirelim. Her seçim döneminde seçimlere katılım %70–80 civarındadır. Seçimlere katılma konusunda AKP seçmenleri en iddialı konumdadırlar ve parti yurt dışı oylar dâhil bir tek oy bile kaybetmemek için büyük gayret gösterir. Seçimlere katılmak istemeyenlerin çok büyük bir çoğunluğu genellikle büyük şehirlerde yaşayan merkez sol ve sağ kesimin seçmenleridir. Muhalefet partileri önümüzdeki bir yıl içinde sıkı bir çalışma ile bu kesim insanlarının pasif kalma yerine seçime katılmalarını sağlayabilirlerse, yüz binler bir yana milyonlarca oy kazanabileceklerdir.
Kanaatimizce Türk Halkının asıl sorunu AKP’ye kayan, Merkez Sağın oylarının geri alınmasıdır. Bu konuda eski ANAP ve DYP yöneticileriyle Liberallerin, AKP bünyesinden kopma konusunda çok faal olmaları ve sadece bu önümüzdeki seçimlerde, Muhalefet partilerini desteklemeleri beklenmelidir.
Bir başka büyük kaynak: seçme çağına yeni girmiş gençlerdir.İlk defa oy verecek gençlerin sayısı da yine milyonlarla ifade edilebilir.Bu gençlerin çoğu ailelerinden aldıkları yönlendirmelerle, büyük ölçüde ebeveynlerin daha net bir deyimle babalarının partisine oy vereceklerdir. Bunları uyandıracak ve yeni istikametlere yönlendirecek en önemli kaynak eğitim kurumları ve aldıkları eğitimdir. Bu konunun önemini çok iyi anlayan AKP bütün imkânları kullanarak eğitim kurumlarını dinsel eğitim yuvalarına dönüştürmek istemektedir. Bu konuda bayağı ileri gittiğini kabul etmek mecburiyetindeyiz.
Ancak tarih boyunca akıl ve bilimin, duygu ve inancın önünde gittiğini de unutmamak lazım. Bu nedenle eğitimli gençlerimizin gerçekleri görmeleri sağlanabilirse o zaman onların oyları da gerçek dünyaya yönlendirilebilir.  

Dr. M. Galip Baysan

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget