Atatürk diyen tüm liderlere sesleniyorum! - Tünay Süer

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı bu sene daha coşkulu, daha istekli ve bilinçli geçti. 
Bu bayram evimde oturup Ulusal Kanaldan izlemeyi tercih ettim bayram alanlarını. Kâh çok duygulandım gözlerime yaşlar doldu, kâh hop oturup hop kalktım çılgınca alkışladım.
İşçi Partisi gazetesiyle, televizyonu ile günlerden beri 19 Mayıs Atatürk’ü anma ve Gençlik Bayramı için Ankara Sıhhiye Meydanında TC için Türk Milleti Ayakta mitingine çağrı yapmıştı. TGB li aslan yürekli gençler de günlerce çalışmışlar Ankara’da çalmadık kapı bırakmamışlar, şehir meydanlarına bildiriler asmışlar, ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmışlardı.
CHP Genel Başkanı Sn.Kılıçdaroğlu bayram dolayısı ile yayınladığı mesajda” 23 Nisan'da, 29 Ekim'de olduğu gibi, gençlerimiz bu 19 Mayıs'ta da halkımızla kucaklaşarak hem bulundukları her yerde, hem de Ankara Tandoğan'da olacaklar.” Dedi.
Ve öyle oldu.
Bu ayrı gayrılık neden yapılıyor diye benim gibi binlerce kişinin düşündüğünü sanıyorum. Sonra hemen art niyetle düşünmeyelim diyorum. Kılıçdaroğlu belki Gençlik için iyi niyetle Tandoğan Meydanını geleneksel kılmaya çalışıyordu. Kim bilir?
Bence yanlış seçim, yanlış zamanlamaydı.
(Bu arada çiçeği burnunda yeni seçilen CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Sn. İrfan İnanç Yıldız’ı çok kısa zamanda gençliği toplayabildiği için gönülden kutluyorum.)
                                                            ****
Ankara’da Sıhhiye Meydanı sabahın erken saatlerinden itibaren dolmaya başladı. Elimde kumanda ara sıra Halk TV ye geçiyor, CHP Gençliğini görmek istiyordum.
 Halk TV beni çatlattı diyebilirim.
 Program konuşmalarla geçiyor ama ne Güven parktan nede Tandoğan’dan en ufak bir görüntü yayınlanmıyordu.
Oysa Ulusal Kanal şakır şakır naklen Sıhhiye meydanını gösteriyor ve halen Ankaralılara çağrı yapıyordu.
Saat 12 civarında Sıhhiye ana baba günü olmuş koca alanda adım atacak yer kalmamıştı. Yüzbinler orada toplanmışlardı diyebilirim. Çok mutlu oldum.
Sonra;
Aklıma sevgili Tuncay Özkanlı Cumhuriyet mitingleri geldi. O şimdi AKP iktidarına kafa tutmasının, halka olacakları anlatmasının bedelini Silivri’de demir parmaklıklar ardında ödüyordu.
Silivri, Hasdal, Sincan, Maltepe ve diğer tutsak evlerinde vatana ihanet etmeyen kahramanlarımızı düşündüm. Hani derler ya burnumun direği sızladı, yüreğime ateş parçası düştü.
Yıllardır onlar için ne yapabildik?
                                                     ****
Bu iktidardan kurtuluşun tek çaresi vardı Atatürk’te birleşmek ve büyük çok büyük güç olmaktı. Karşımızdaki güç yabana atılacak bir şey değildi. İçte tüm devlet erklerini eline geçirmiş, dediğim dedik, çaldığım düdük hesabı tek adamla yönetilen bir iktidar, dışta ise Emperyalizm dedikleri kahpeler.
Türkiye ellerinde oyuncak olmuş neredeyse parçalanmaya gidiyor ve halk suskun uyuyordu.
Günlerce CHP ye yazılarımla çağrı yapmıştım. Öncü olalım vatan, bayrak, Atatürk diyenleri parti gözetmeksizin çatımızda toplayalım. Partiler üstü Milli Hükümet kuralım dedim.
Olmadı bir türlü. Üstelik CHP’nin içerisinden çıkan çatlak sesler halkın gözünden düşürüyordu partiyi. Oysa halkımıza bir önder bulunması şart olmuştu. Vaziyet çok vahimdi. Gerisini anlatmaya gerek yok biliyorsunuz.
Genel Merkez kuruldu ve umutlarını yitirmek üzere olan halkımıza kısmen umut oldu. Kısmen diyorum zira yeterli değil. Politika para ister. Parasız adım atamazsınız, layık olduğunuz yerlerde olamazsınız!
Genel Merkez, içinde bulunan tüm yöneticilerin fedakârlıkları, kendi ceplerinden harcamaları ile oluştu her şey. Milli Anayasa toplantıları dahil.. Aslında hiç birimiz inkâr etmemeliyiz bu oluşum İşçi Partisinin büyük desteği ile oldu. O olmasaydı halkın ne Milli Anayasa Platformundan ne de bunca olaydan haberi olurdu. UYANAMAZDIK!
Lafı fazla uzatmak istemiyorum. Bu böyle gitmez fazla umuda kapılmayalım. Niyetim kimsenin umudunu kırmak değil ama gerçekleri görmeliyiz.
Şimdi deniyor ki partileşmeden bir şey olmaz, işte hazır parti var İŞÇİ Partisinde toplanalım.
Bakınız ne orda ne de başka bir partide toplanmak veya yeni bir parti açmak işe yaramaz. Tiren kaçtı artık.
Öyleyse ne yapmalıyız?
Bence önce var olan Atatürkçü partilerin liderlerine sormak gerek.
Siz vatanı kurtarmak istiyor musunuz yoksa halen az olsun ama benim saltanatım bitmesin görüşünde misiniz?
Sevgili dostlar, bu şekilde gidersek seçim olsa AKP yine SEÇ_SİS sistemi ile yaptığı seçimleri büyük fark atarak kazanır. Kendimizi kandırmayalım. Bir kaç parti meclis dışında kalacaktır yine. Yapılacak gerçek birleşme bu partilerin liderlerinin bir araya gelerek Milli Hükümeti kurması ile olabilir ancak. Çok değerli devlet adamlarımız var onları da katmalıyız bu hükümete. Geliniz bencilliği bırakınız diyorum onlara.
Vatanını seven hiçbir lider (tabi kendisini daha çok sevmiyorsa) ben dememeli, biz demelidir. Hepimiz el ele vermeliyiz.
Siyasi görüşler farklı olabilir ama mademki Atatürkçüyüz deniliyor o zaman mutlaka bu fedakârlık yapılmalıdır. (Tıpkı koalisyon hükümetleri gibi.) Her lider bedenini taşın altına koymalıdır. Halk ile ancak böyle bütünleşir. Gerisi bence hayaldir.
Sn.Kılıçdaroğlu, Sn.Bahçeli; Sn.Pamukoğlu,  Sn.Perinçek Sn.M.Türker  ve aklıma gelmeyen diğer partilere sesleniyorum. Gelin birleşin. Sizleri bu konumlara getiren Atatürk’e ve onun kurmuş olduğu cumhuriyete borcunuzu ödeyin ve de vatanımızı kurtarın. Uyanan halkımızı yeniden uyutmayın. Bakınız Atatürk’ün bir sözü ile yazımı bitiriyorum. Bu sözler hepinize yol haritası olmalıdır.
”Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.”
TC.Tünay Süer

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget