Terörist dışarı asker içeri! - Saygı Öztürk

“Ergenekon”, “Balyoz”, “Poyrazköy”, “Casusluk”, “28 Şubat” derken 457 emekli ve muvazzaf asker tutuklu… Çeşitli dava ve soruşturmalarda da 2 bin civarında askerin ismi geçiyor. Onlar hakkında da her an tutuklama kararı çıkarılabilir. Yargılanan, soruşturulan askerlerin önemli bir bölümü de Güneydoğu’da, Irak’ın kuzeyinde terörle mücadele etmiş askerler… Bugün “akil” olarak görevlendirilenlerden de daha çok isterler anaların ağlamamasını, göz yaşlarının dinmesini, kanın akmamasını…
Teröristler, sözde bugünden itibaren çekilmeye başlayacak. Yani teröristlerin dışarıya uğurlandığı, askerlerin ise “terörist” diye cezaevine konulduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bir soruşturmanın “suç örgütü” ile ilişkilendirilmesi, özgürlüklerin kısıtlanmasının “maymuncuğu” oluyor. Telefonları buna göre dinleniyor, izleniyor. Yasanın kötüye kullanılması toplumu izleme fonksiyonuna dönüştürüyor.
“Akıl tutulmasının yansıması”
Türk Ceza Kanunu Tasarısı’nın hazırlanmasında, tasarının TBMM’de görüşülmesi ve maddeye son şeklinin verilmesinde Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç önemli çalışmalar yaptı. Yasa, Özgenç ve bazı hukukçuların görüşleri, önerileriyle şekillendi, son şeklini aldı. Ancak onların çıkarılmasında görev aldığı yasa sanki bu değil… O yüzden İzzet Özgenç, “Suç Örgütleri” kitabında, uygulamaya ilişkin şu eleştirilerde bulunuyor:
“Türkiye’de genelkurmay başkanlığı görevini yapmış ve bu görevden yaş haddinden emekli olarak ayrılmış olan bir kişinin, görevi başındayken terör örgütünün yöneticisi olarak faaliyet icra ettiğini iddia etmek, bir akıl tutulmasının yansımasıdır. Bu iddia, cumhuriyet savcılığı görevi ile bağdaşır bir yaklaşım çerçevesinde yapılan bir değerlendirme sonucu varılan bir kanaat ürünü değildir. Aynı değerlendirme, söz konusu iddianın yer aldığı iddianameyi kabul eden hakimlerin kararı bakımından da geçerlidir.”
Örgüt yöneticiliğinden asla…
Genelkurmay Başkanlığı döneminde toprak altından çıkarılan bazı askeri mühimmat için “su borusu, soba borusu” benzetmeleri ya da ıslak imza bulunmayan “darbe planı” iddiasına da “kağıt parçası” dediği için Başbuğ’u “adil yargılamayı etkileme teşebbüs” suçundan yargılayabilirsiniz. İşte Prof. Dr. Özgenç, Türkiye Cumhuriyeti’nin tutuklu 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ için, “Ama onu terör örgütünün yöneticisi olmaktan dolayı asla yargılayamazsınız. Aksi takdirde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, bu devletin kurum ve kuruluşları arasında uyumlu çalışmayı sağlamakla görevli kamu otoritelerinin varlığını inkar etmiş olursunuz” diyor.
Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı’ndan yaş haddinden emekliye ayrılması “terör örgütü yöneticiliğinden ayrılma sebebi” olarak değerlendiriliyor. İşte Özgenç burarda önemli bir ayrıntıya daha dikkat çekiyor: “Eğer bahsi geçen kişinin terör örgütü yöneticiliği görevi, genelkurmay başkanlığı görevinden yaş haddinden emeklilik dolayısıyla ayrılmakla sona ermiş ise bu suçtan dolayı artık tutuklanmadan da yargılanabilir. Emeklilik dolayısıyla ‘terör örgütü yöneticiliği’nden ayrılmış olduğunun kabulü karşısında, bahsi geçen kişinin, artık delilleri karartma tehlikesi de ortadan kalkmış olmalıdır. Eğer kaçacağı düşünülüyorsa, tutuklanması yerine yurtdışına çıkışının yasaklanması amaca hizmet etmez mi?”
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2007 tarihli kararında “Bir örgütün varlığından söz edebilmek için en az 3 kişinin suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı bir şekilde amaç suçları işlemeye elverişli araç-gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir” deniliyor. Bugün, bazı davalarda bunlar görülmüyor.
Onlar dışarıya çıkarken
Terör örgütü, silahlı güçlerini kademeli olarak Irak’ın kuzeyine kaydırmayı hedefliyor. Suriye’ye karşı kirli bir savaşın içine doğru ABD’nin isteğiyle sürükleniyorlar. “Analar ağlamasın” diyenler, daha çok anaların ağlamasına sebep olmaya devam edecekler. Suriye’de Esad’a karşı kullanılırken anaları ağlamayacak mı? Terörle yıllarca mücadele etmiş komutanlar, “yurtdışına kaçar” diye cezaevinde tutulurken, askerimizi, polisimizi, korucumuzu şehit etmiş, vatandaşlarımızı katletmiş olan, yol kesmiş, adam kaçırmış teröristlere ise “Güle güle gidin. Size karşı askerimiz, korucumuz silah kullanmayacak. Görseler bile ‘görmedik’, istihbarat alınsa bile ‘duymadık’ denilecek, operasyon yapılmayacak. Rahat olun” deniliyor. Böylesi nerede görülmüştür?
Askerinizi cezaevine atacaksınız, terörle mücadeledeki başarılarından dolayı madalyalar verdiğiniz kişileri ise “terör örgütü” kurdukları suçlamasıyla hapiste tutacaksınız. İşte bu durum vicdanları kanatıyor. Bir yerlerde yanlışlar, hatalar olduğunu düşünüyorsunuz.
Teröristler sınır dışına çekilseler bile isteklerinin yerine getirilmemesi halinde Türkiye’ye döneceklerdir. Ayrıca terör örgütünün Türkiye’den tamamen çekildiğini sanmayın. Gitseler bile geride yine silahlı adamları, milisleri olmaya devam edecek.

SÖZCÜ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget