Yüzlerce askerimizin hapsedildiği Hasdal Cezaevi’nden çok ama çok özel, bir o kadar onur verici bir hediye aldım.
Sözde
Balyoz davasında tutuksuz yargılandığı halde 21 Eylül’de 16 yıl hapis
cezasına çarptırılan Deniz Yarbay Kürşad Güven Ertaş 8 aydır ikâmet
ettiği Hasdal’da çok farklı bir “mücadele”ye girişti.
Uzatmadan
anlatayım; Kürşad Yarbay cezaevinde pastel resim kursu almaya başlamış.
Ve ilk eserlerini de imal etmiş. Nisan ayında iki resim yapmış. Biri
benim, diğeri İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal’ın.
Kürşad Yarbay çizmeye devam edecek. Kafasında onlarca isim var.
Emine
Ülker Tarhan, Selcan Taşçı, Şükran Soner, Bekir Coşkun, Mustafa Mutlu,
Nihat Genç, İlker Yücel, Ataol Behramoğlu, Yavuz Selim Demirağ, Orhan
Bursalı gibi...
Ama özellikle biri çok farklı ve anlamlı; Gazeteci-Yazar, Milletvekilii Mustafa Balbay’ın oğlu Deniz’i de çizecek.
Niye mi bu isimler?
Kürşad Yarbay’ın ifadesiyle, “Mücadeleye Baş Koyanlar” oldukları için.
Kendisi bu resim serisine şimdilik “Mücadele İnsanları” adını vermiş, ama bana daha uygun bir isim bulmam gibi çok ağır bir görev yükledi.
Hem
hiç tanımadığı benim resmimi yapacak, hem de böyle değerli bir
çalışmanın isim anası olmamı isteyecek. Hayır, hakkım da haddim de
değil. Aynen bu cevabı gönderdim. Israr ettiği haberi geldi.
O halde hepimize iş düşüyor. Gelin, bu anlamlı çalışmaya hep birlikte isim bulalım.
-Kürşad Yarbay’ın “Suçu”-
Kürşad
Güven Yarbay’ı tanımıyoruz, ama eşi Pelin İskender Ertaş’ı
hatırlayacaksınız. Balyoz’un yıldönümünde Ankara’da düzenlenen panelde
söylediği şu sözler herkesi yüreğinden vurmuştu:
“Eşimin
adının Balyoz davasıyla ilişkilendirildiğini ilk öğrendiğimde
hissettiklerim, kanser olduğumu öğrendiğim anda hissettiklerimle
aynıydı. Kanserin bile bir matematiği, evrensel kuralları vardır.
Şansınız da varsa, bu kurallar sayesinde kanseri atlatmayı
başarabilirsiniz, ancak bu kumpas ondan çok daha ağırdı... Yorgun,
kırgın ve öfkeliyim, ama yılmadım, yılmayacağım. Bu haksızlığa, bu
adaletsizliğe karşı mücadele etmek bir görevdir. Bu bir milli
mücadeledir!..”
Peki Yarbay Kürşad Güven kim, ne “suç” işledi?
Hayat hikâyesi, ailesi başlı başına roman, film olacak cinsten. Onları
sırası geldikçe ayrıca paylaşacağım. Şimdilik sadece “Balyoz”daki yerini, hakkındaki iddiaları özetleyeyim.
Onun da adı imzasız bir dijital “belgede”
bulundu. Savcılıkta şüpheli sıfatıyla ifadesi alındı. Savcılığa
valiziyle gitti, ama hayrettir tutuklanmayan nadir isimlerden birisi
oldu. 1.5 yıl görevinin başında kaldı, taa ki 21 Eylül karar duruşmasına
kadar.
AKP iktidarına “darbe” teşebbüsünde bulunmakla suçlanan Kürşad Yarbay o dönemde Yüzbaşıdır ve TCG Darıca gemisi komutanıdır. Adının geçtiği sözde “belge”nin
tarihi, hem AKP iktidarı, hem de Balyoz, Suga gibi sözde darbe
planlarından öncesine aittir... O tarihte şahsına ait bilgisayarı
yoktur. Sadece Darıca gemisinde tüm personelin ortak kullandığı bir
bilgisayar vardır. Ama belgenin hazırlandığı denilen tarihte bu gemi de
Pendik’te bakım-onarımdadır.
Yani Kürşad Yarbay olmayan gemide, olmayan bilgisayarıyla “suç” işlemiştir!.. “Suç”u mu?
“6 astsubaya, bölgede görevli yaklaşık 4 bin astsubayı izleme görevi” vermiş!.. Hiç tanımadığı bu 6 astsubaya, 4 bin astsubayın nesini mi izletmiş?
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri ile Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı olup, olmadıklarını"!.. hem de 1 ay gibi bir sürede.
Kürşad Yarbay mahkemede hakkındaki iddiaları resmi belgelerle tek tek çürüttü, “izleme” faaliyeti için “hayatın olağan akışına aykırı” diyerek, şunları anlattı:
“Ekim 2002’de
gemim ile birlikte İstanbul’daydım. Evim Yalova’da. Sözde faaliyeti
icra ettiğim iddia edilen yer ise Kocaeli. Gölcük Bölgesinde yaklaşık
4000 astsubay bulunduğu düşünülürse, yapıldığı söylenen ev, işyeri ve
gelen misafirlerin takip edilmesi faaliyetinin hayatın olağan akışı
içerisinde yerine getirilmesi fiziken imkânsızdır... Basit bir hesapla,
inceleme yapacak kişi başına inceleme yapılacak en az 666 astsubay
düşmektedir. Sözde faaliyetin icra edildiği iddia edilen 1 ay içinde,
incelemede bulunacak kişilerin her birinin, hafta sonları da dâhil 30
gün boyunca her gün normal mesaisine ilave olarak 12 saat fazladan mesai
ile bu işi yaptığı düşünülse dahi, 1 astsubayın ev-işyeri ve
misafirlerinin kontrol edilmesi için yolda geçen süreler de dâhil olmak
üzere maksimum 32 dakikası olduğu matematiksel olarak görülmektedir. Bu
sürede böyle bir faaliyetin icra edilemeyeceği aşikârdır.”
Sonuç; 16 yıl!..
Resimler için teşekkürler Kürşad Yarbayım.Yüreğinize, ellerinize sağlık.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
9 Mayıs 2013
Yorum Gönder