Türkiye’yi daha fazla kana bulaştırmadan çek git! - Tünay Süer

Başkasına suç atmakla insanın kendi içerisindeki suçluluk duygusu yok olabilir mi bilemem.
Kim bilir, bu insanına göre değişir belki.
İnsan yaptığı hatalar sonunda başarısızlıklarını örtmek için başkasına suçu atmakla kendisini rahatlatabilse de sorumluluktan kurtulabilir mi?
Bence hayır.
Belki insan böylece kendi kendisini kandırabilir ama ya başkalarını!
Ya vicdan denilen olgunun kırıntısı dahi olsa, içinden gelen sesleri susturabilir mi?
Asla.
Suçu başkalarına atmak sanırım savunmanın bir türüdür.
Reyhanlı'da yaşanan acı facianın sorumlusu kimdir?
Sayın başbakanımız Suriye’dir, Eset’tir derken Suriye Enformasyon Bakanı Ümran el Zubi’den müthiş bir açıklama geldi.
Saldırılarla ilgili Suriye'nin hiçbir ilgisinin olmadığını belirten bakan, AKP'nin önce Suriye'yi suçladığını sonra da delil “ürettiğini” ifade etti.
Bu sözler bize ister istemez Silivri’de esir tutulan vatanseverlerimizi hatırlatıyor değil mi?
Önce suçlandılar, sonra dijitaller ve gizli tanıklarla üretilen deliller sayesinde savunma bile yapamadan hücrelere kapatıldılar.
 Oysa CMK 217. Maddesinin 1 ‘inci bölümü (Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdan kanaatiyle serbestçe takdir edilir.)Diyor.
Madde 254-ün ekinde ise—“Soruşturma ve kovuşturma organlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri deliller hükme esas alınamaz. Demektedir.
Bir hukukçu değilim ama bu maddeler aynen böyle ise, değişmemişse dijital ve gizli tanıkların geçerli olmaması gerekirken, çamur attığınız aydınlarımızı, askerlerimizi oralarda tutmaya hakkınız olmadığını düşünüyorum. İnanıyorum ki bir gün bunların hesapları sorulacaktır.
Silivri’de takip ettiğim davalarda yurtseverlerimize nasıl kötü bir yargı sistemi ile davranıldığını bizzat görmüş olarak, isyan ettiğim anlar çok olmuştur.
Allah insanı kuru iftiralardan saklasın ve içinde gerçek adalet olmayan mahkemelere düşürmesin diyerek bu konuyu bitirmek istiyor ve Ümran el Zubi’nin açıklamasına dönüyorum.
Zubi “Suriye'de bombalı eylemleri gerçekleştirenleri ve bu eylemleri ne için yaptıklarını bildiğini söylerken Erdoğan’ın Obama ile bir araya geleceği ABD ziyaretinden bir kaç gün önce böyle bir saldırının yapılmasını şöyle değerlendirdi.
NATO üyesi Türkiye’nin Suriye tarafından saldırıya maruz kaldığını mı söylemek istiyor? Bu mu istenen? Suriye'ye müdahale yapacak yeterli gücüm var mı demek istiyor?...”
“ Dışişleri bakanı, Türkiye’nin kendini savunabileceğini söyledi. Acaba Türkiye kendini kime karşı savunacak?
Türkiye’nin kendini terör ve teröristlerden savunması gerekmiyor mu?
Tüm olanların sorumluluğunu Erdoğan hükümeti taşımıyor mu?
Eğer Türkiye devlet ve halk olarak kendini savunmak istiyorsa Erdoğan ve hükümetini istifaya çağırması gerekiyor. Çünkü olanların sorumluluğu onlara düşmektedir..”
“Suriye’de meydana gelen bütün olayların sorumlusu Türkiye hükümetidir, Türkiye’de meydana gelenlerin sorumlusu da Türkiye hükümetidir. Bu yüzden katil ve cellat olarak Erdoğan’a düşen görev, istifa etmektir. Erdoğan geleceğini Türk ve Suriyelilerin kanları üzerine kuramaz..”
Suriye Enformasyon Bakanı Ümran el Zubi bu sözlerini sanki Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma isyan eden bir Türk’ten, bir vatanseverden duyar gibi olduk.
Bizler Başbakanı katil, cellat diye nitelendirmesek te yanlış politikalar içerisinde olduğunu rahatça söylemekte kendisini uyarmaktayız.
Suriye’ye bu kadar kindar davranması ve PKK ile yaptığı bölücü anayasa büyük hatadır.
'Bebek katillerini görmezden gelirsem bana yazıklar olsun, Başbakanlık kimliğimi bu kürsüde bırakır giderim' Dedi.
Sayın başbakana o zaman sormak hakkımızdır.
Yıllardır bu ülkede bebeklere kim kıydı?
Masum sivil halkımızı canlı bombalarla kim katletti?
Bebek katillerini görmezden gelmenden vaz geçtik, birde adam yerine koyup ülkemiz adına pazarlık yapmana ne demeli sayın başbakan?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin halkın sesini dile getirerek size soruyor.
"Olaydan bir saat sonra kimin yaptığını biliyoruz diye açıklama yaptınız. Madem biliyorsunuz o halde niye müdahale etmediniz?
MİT, 23 Nisan'da Rakka şehrinden bombalı aracın Türkiye'ye gireceği konusunda uyarmış, neden önlemini almadınız?
Rakka'daki muhaliflerle nasıl bir ilişkiniz var?
Bizim özellikle Hatay'da yaşanabileceklerle ilgili uyarımız  neden ciddiye alınmadı?
Neyi saklıyorsunuz, basına neden yasak getirdiniz?
Evet, bizlerde bu soruların yanıtlarını bekliyoruz ve diyoruz ki kabul edin, başarılı olamadınız en iyisi Türkiye’yi daha fazla kana bulamadan istifa edin diyoruz.
TC.Tünay Süer

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget