Erdoğan’a vekaleten Fetullah Gülen’e giden Bülent Arınç, “Başbakan’ın, bir emri, tavsiyeleri olur mu, öğren” dediğini açıklayıp, görüşmenin içeriği hakkında da şu bilgiyi verdi:
“Bazı
konularda, üslup konusunda bazı konulara dikkat etmemizi söylüyor.
Dünya politikasıyla ilgili konularda daha dikkatli olmamız gerektiğini
tavsiye etti. Sayın Başbakana da kısmen aktardım. Yanlış varsa
düzeltebileceğimizi ifade ettim.”
Demek ki, dış politika konuşmuşlar ve Gülen, “dikkatli olmalarını” emretmiş!.. Arınç da bunları Erdoğan’a “kısmen aktarmış”.
Başbakan
Erdoğan’ın ABD gezisinden sonra Suriye politikasından nasıl çark edip,
frene bastığını biliyoruz. Acaba bu dönüşümde Obama’nın yanısıra
Fetullah Gülen’in “emirlerinin” de etkisi oldu mu?
Zira
Gülen daha Erdoğan ABD yolundayken, Reyhanlı saldırısı vesilesiyle
söyleyeceğini söylemiş, adeta iktidarı yerden yere vuran bir açıklama
yapmıştı. İşte Gülen’in Reyhanlı’dan başlayıp, iktidarın Suriye
politikasından çıkan o sert sözleri:
"Bir vahşet,
bir şenaat (iğrençlik), bir denaet (alçaklık). İnsanların masum olup
olmamasına bakmadan, çocuk, kadın-erkek olmasına bakmadan… Bu nasıl bir
gözü dönmüşlüktür? Bu nasıl psikopatlıktır? Bu nasıl sadistliktir?
Hayvanlar bile böyle yapmazlar!..”
“Anadolu,
‘anaların dolu olduğu, anaların analarca evlatlar ortaya koyduğu ve
cihanın analarla idare ediliyor gibi şefkatle idare edildiği’ bir
yerdir. Herkese şefkat ruhu aşılayan mübarek Anadolu adeta problemler
sarmalı içinde bulunuyor. Bu problemlerin yüksek bir basiret, yüksek bir
firaset ve pozitif projelerle, stratejilerle çözülmesini diliyorum.
Aksi takdirde Hafizanallah, anaların yurdu canavarların yurdu haline
gelir...”
-Ben Falanı Sevmiyorum Diyenler Psikopat, Sadisttir-
Başbakan
Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Esad’dan nefret ettiği, onu defterden
sildiği, göndermek için gün saydığı malum. Acaba Gülen’in şu sözleri de
Erdoğan’ın bu politikasına mı göndermeydi?
“Falanı
sevmiyorum, ‘evet’ , 'Ben falanı sevmiyorum, bu açıdan da onun ne
pozitif ne de negatif projelerine evet demiyorum!’ düşüncesinde olup o
doğrultuda hareket edenler var. Bunları lanetlik hadisenin failleri olan
psikopatlarla, sadistlerle beraber mütalaa ediyorum...”
Bunlar da Gülen’in, iktidara tavsiyeleri:
“Olmasın
diye, illa karşı taraf bu mevzuda yenik düşsün, falsolar fiyaskolar
yaşasın diye, bir yönüyle olumluluk adına atılan adımlara bile çelme
takma, onları engellemeye çalışma mürüvvetsizliktir... Uzun vadeye bile
vâbeste (bağlı) olsa, bu problemi çözmek için ne türlü stratejiler, ne
türlü planlar uygulanacaksa, kararlı, yılmadan, yarım asır istiyorsa
yarım asır, bir asır istiyorsa bir asır demeden o plan ve projeleri
ortaya koymak, onlarla bu onulmaz derde derman olmaya çalışmak lazım...”
-Milleti Kendinize Niye Sövdürüyorsunuz?-
Bülent Arınç Gülen’in, “Bazı konularda, üsluba dikkat etmelerini” istediğini duyurdu.
Erdoğan, “Ya Beşar! Men dakka dukka” deyip, durdu. Gülen’in şu sözleri de sanki hem bu,hem de iç politikada “kamplaşmalara” yol açan üsluba cevap niteliğindeydi:
“Bugün
etnisiteye, ırk mülahazasına dayalı bir şey var. Biz mi sebebiyet
verdik, başkaları mı sebebiyet verdi? Fakat ifratlar tefrit, tefritler
de ifrat doğurdu. Siz ‘kan.. kafatası..’ derseniz, başkaları da aynı
şeyleri söyler. Siz ‘ille de falan’ der, her şeyi falana bağlamaya
çalışırsanız, başkaları da ‘filan’ der. Başkasına filan dedirtmemenin
yolu, falan dedirtmemeye bağlıdır. Meryem Cemil kitabında bu fitne ve
fesadın bu ölçüde bütün milleti bütün ulusu sarsabilecek şekilde inkişaf
etmesi, yoksa hortlama mı denir, magmalar gibi fışkırma mı denir? Ne
derseniz deyin. Fışkırmasına sebep olan işte böyle bir yerde ifrata
gitme meselesidir. Senin âlemden beklediğinin, âlemin de senden
beklediği şeyler olduğunu katiyen hatırından çıkarmaman lazım. Saygı
gösterirseniz, saygı bulursunuz. Takdir ederseniz, takdir görürsünüz.
Farkımız yok derseniz, farkımız yok derler. Siz, size ve sizin
değerlerinize başkalarının hayranlık duymasını istemez misiniz? Onun
yolu buysa, niye milleti sizden uzaklaştıracak, size sövdürecek bu yol
takip ediliyor? Neden kınanıyor? Neden onlar hafife alınıyor? Mesele
budur? Çok basit bir mesele. Ama hepimiz karşılıklı olarak o hataları
yapmış, hataları hata olmakla bırakmamış, meselenin bir kin, nefret
yumağı haline gelmesine sebebiyet vermişiz. Ülke bu haliyle bir kin ve
nefret sarmalı içinde kalmıştır. Bunların, bu gailelerin, bu dahiyelerin
bertaraf edilmesi basiretli hareket edilmesine bağlıdır.”
Daha
Erdoğan ABD’ye ayak basmadan, kamuoyu önünde bu açıklamaları yapan
Gülen, Arınç’a 3 saat boyunca kimbilir neler söylemiştir; varın siz
düşünün!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
23 Mayıs 2013
Yorum Gönder