Demokrasi, Halkın kendi kendisini yönetmesi sistemine dayanan bir yönetim şeklidir. Demokrasinin olmazsa olmazı ise laikliktir.
Uygar batı ülkelerinde laiklik kısaca, devletin din, dinin de devlet işlerine karışmaması şeklinde tanımlanmaktadır.
Laikliğin uygulandığı sistemlerde devlet, mevcut din ve mezheplere karşı tarafsız davranmakta, birinin diğerine karşı imtiyazlı (ayrıcalıklı) olmasına olanak tanımamaktadır.
Laik sistemde din ile devlet birbirine rakip değildir. Her ikisi de insanın iyiliği emniyeti, huzur ve rahat içinde yaşaması içindir.
Ayrıca laik sitemde din ve vicdan özgürlüğü esastır.
Bu kısa açıklamadan sora ülkemizde, laikliğin yasal dayanağı ile uygulamasına bakmak gerekmektedir.
Anayasamızın 2. Maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti, …… demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Anayasamızın Din ve Vicdan Hürriyeti başlıklı 24. Maddesi;
“Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.
Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
............
Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”
Anayasal bu emredici hükümlere karşın, uygulama bu yönde midir?
Ne yazık ki değildir.
11 yılı aşkın iktidarda bulunan AKP, laikliğin teminatı biziz demelerine karşın, bu dönemde anayasal bir ilke ve demokrasinin olmazsa olmazı olan laikliğe ne kadar uyulduğuna baktığımızda çarpıcı olaylarla karşılaşırız.
Diğer örneklere geçmeden önce bu yazıyı yazmama neden olan ve iki gün önce meydana gelen olayla başlamak istiyorum.
-Ankara’da bir Lise öğretmeni, lisede mescit açılmasına karşı çıkan öğrencilerine Alevi diyerek Sünni öğrencilerden ayrı oturtmakta ve “Komünistler ve Aleviler kucak kucağa oturan milletlerdir.” deme cesaretini bulabilmektedir.
Diğer örneklere baktığımızda;
-Bir Müftü, “Anne, eş ve çocuğunuzdan başka kadınlarla tokalaşıp öpüşmeyin. Caiz değildir. Bunu yaparsanız nikâhınız düşer” diyebilmektedir.
-Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanvekili, devlet bütçesine milyarlar aktaran bir kamu kuruluşu için “Milli Piyango, dinimiz hükmü gereği helal değildir. İnsanlar helal yoldan kazanç sağlamalıdır.” diyebilmektedir.
-Cami imamı cuma namazının ardından verdiği vaazda, “çalışan kadının kocasını aldatacağını ve nefsine hâkim olamayacağını” ileri sürerek, cemaatten eşlerini çalıştırmamasını isteyebilmektedir.
-AKP’li bir milletvekili pervasızca, "4+4+4 sistemiyle birlikte tüm okulları İmam Hatip'e dönüştürme şansı yakaladık. Açılan yere öğrenci bulamazsak tarih önünde vebalini ödeyemeyiz. Kuran-ı Kerim'in okunmasının yasak olduğu günlerden geçtik. Şu anda imam hatipliler olarak veya müttefikleri, sevdalıları olarak buradayız.” diyebilmektedir.
-Bir Üniversite Dekanı verdiği bir röportajda Laik Eğitim sistemine aykırı olarak “Neden Üniversite adını veriyoruz, Medrese adını koyalım. Fakültelere de Mektep dersin” diyebilmektedir.
Yazılı medyanın arşivleri tarandığında AKP iktidarı döneminde bunlara benzer binlerce haber bulma olanağı vardır.
Bu kadarla yetinerek diyorum ki;
Bu söylemleri söyleyenlerin tümü AKP’den cesaret alan kamu görevlileri olduğuna göre, bu görevliler hakkında herhangi bir soruşturma yapılmış mıdır? Yoksa daha önceki örneklerde oluğu gibi ödüllendirilmişler mi?
Sayın AKP Milletvekilleri, laikliğe aykırı bu uygulamalar, Anayasanın 81. Maddesi gereğince içtiğiniz ant’taki "………. demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma,……… Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim" sorumluluğunuzla bağdaşıyor mu?
Bu andınızda geçen laiklikten ne anlıyorsunuz?
Yukarıda açıklanan olaylar, sizce evrensel laiklik tanımı ile bağdaşıyor mu?
Merek ediyorum.
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet savcısı
Yorum Gönder