Bazı meraklı kesimleri harekete geçirecek bir başlık seçtim. Onlar merak ederken, biraz başka konulardan bahsedelim.
Ankara'dan Esenboğa Havalimanı'na gidenler, Pursaklar'a gelmeden önce artık yeni açılan bir yolu kullanıyor. Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi içinde kalan 3,5 kilometrelik bu yol, Türkiye'nin ilk ısıtmalı yolu olarak tanıtılıyor. Alttan ısıtıldığı için karda, kışta donmayacak, buz tutmayacak.
Pazar akşamı (28 Nisan), havalimanına giderken bu yoldan geçtim. Yol ve üzerindeki 200 metrelik tünel, yapılan abartılı ve zevksiz aydınlatma sayesinde dikkat dağıtıcı bir hale getirilmiş.
Yol boyunca, ışığa boğulmuş panolarda, Belediye Başkanı Melih Gökçek'in fotoğrafı ve “Isıtmalı Yolumuz hayırlı olsun” mesajı yer alıyor. Panolar öylesine parlak ki, “Ne yazıyo la burada” merakındaki yurdum sürücüleri ya şeritlerinden çıkıyor ya da önündeki araca çarptı çarpacak durumuna düşüyor. Ne diyelim, görmemişin ısıtmalı yolu olmuş, o da vatandaşın gözüne sokmuş.
Belediye başkanı, işlerinin reklamını yapar. Buna engel olamazsınız. Ama burada Başbakan'a şirinlik gösterisi var. Melih Gökçek'in bulunduğu her panonun ardından mutlaka Başbakan Erdoğan da kendisine ayrılmış ışık fışkıran panolarda karşımıza çıkıyor ve “Durmak yok, yola devam” diyor, gelip geçenlere.
Bilmeyen de sanır ki, Ankara'nın 2 belediye başkanı var, birinin adı Melih, diğerininki de Tayyip. Biri “Isıtmalı Yolumuz hayırlı olsun” diyor, diğeri de “Durmak yok, yola devam” diye sürücüleri uyarıyor.
Siyasi etik gereği Başbakan bu reklama katılmamalı. Ama Türkiye'de siyasi etik falan hak getire.
Melih Gökçek, beklentisinden dolayı Başbakan Erdoğan'a uzun süredir şirinlik gösterileri yapıyor. Isıtmalı yoldaki panolara da, sanki belediye başkanı Erdoğan imiş gibi veciz sözlerini ve fotoğraflarını yerleştirirken, yine aynı beklentiyle hareket ediyor. Bir kez daha büyükşehir adayı olmak için kendince ince ince Erdoğan'ı işliyor, buradan geçen partili bakanlar ve milletvekilleri de, eserimi görüp adaylığım için rica etsin kurnazlığını yapıyor. Ne yaparsa yapsın, isterse Ankara'nın her metresini Erdoğan'ın ışıklı panolarıyla donatsın, bu kez aday olamayacağını kendisi de görüyor. AKP'nin belirlenmiş büyükşehir adayı ise Gökçek'in yağ damlayan reklamlarını gülümseyerek izliyor.
Yine de unutmayalım ki, karşımızda Melih Gökçek var. Her duruma göre planlarını yapmıştır. Zaten daha önceki seçimlerin arifesinde, olası rakipleri karşısında yaptıkları yapacaklarının teminatı olabilir.
Şimdi tekrar dönelim havalimanı yoluna. Isıtmalı Yol Projesini ilk kez bendeniz Gürbüz Evren, sadece havaalanı güzergâhı için değil, başkentin kışın sorun yaşanan birçok bölgesi için 1999'daki yerel seçimler nedeniyle hazırlamış ve dile getirmiştim. Dönemin önemli partisi DSP'nin liderleri Rahşan ve Bülent Ecevit çifti, Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'i Büyükşehir adayı olarak belirleyince, çömez gördüklerinden yüzüme bakan olmamış, projem de dikkate alınmamıştı.
Sadece Isıtmalı Yol değil, Melih Gökçek'in kendi projeleriymiş gibi duyurduğu Mogan ve Eymir Göllerini birleştirecek 2 Göller Projesi'ni de, yüksek semtler arasındaki ulaşımı sağlayacak teleferik Projesi'ni de (tamamı benim değil), Ankara Çayı Projesi'ni de, başkentin çöpünü yakarak elde edilecek ısıyla sosyal konutları, yolları ısıtmayı ve kente sıcak su vermeyi sağlayacak Bölgesel Isıtma Merkezi Projesi'ni de ilk kez ben hazırlayıp, tanıtmıştım.
Ankara Büyükşehir adaylığımın elimden alındığı, ancak DSP örgütlerinin yönetime baskısıyla Etimesgut Belediye Başkan adaylığına gönderildiğim 2004 yılındaki yerel seçimlerde de, bu projeleri ve daha fazlasını, ulaşabildiğim herkesle paylaşmıştım. Projelerimi alıp bir kenarda saklayanlar, zamanı gelince kendi parlak buluşlarıymış gibi kamuoyuna pazarlıyorlar. Siyasetin acı bir gerçeği olan fikir ve proje hırsızlığına karşı ne yazık ki elden bir şey gelmiyor.
2009'daki yerel seçimlerde ise gelen adaylık önerilerini, bazı siyasi gerçekleri dikkate alarak kabul etmemiş, 2014'ü hedeflemiştim. “Ankara için 100 Proje” adlı çalışmamı aylar önce tamamladım. Ancak Ankara Büyükşehir adaylığı için eski heyecanım yok. Çünkü aday olduğumda karşımda Melih Gökçek'i bulamayacağım. Bu durumda ne seçim kampanyasının tadı olur ne de Gökçek dışındaki bir rakiple kapışmanın.
Milletvekili, Parti Meclisi Üyesi ya da Belediye Başkanı değilim. Malum, parti örgütleri etikete ilgi gösterir. Ama özelliklerimi, ilişkilerimi ve çalışmalarımı bilenler aday olacağıma dair söylentiler çıkarıyor. Kimi bunu iyi niyetle, kimi de önümü kesmek için yapıyor. Ancak söylentiler yayıldıkça, “Adayımız siz olmalısınız” diyenlerin sayısı hızla artıyor.
Şimdi, “Kendi kendine gelin güvey oluyorsun” diyenler çıkacaktır. Haklısınız. Ama unutmayın ki herkes gibi benim de şansım var. Hem de yüzde bir. Bu oranı küçümsemeyin, zira hiç şansı olmayanlara göre çok sayılır. Fazla açık etmeden, ancak bu kadarını anlatabildim.
Yorum Gönder