AKP ‘in artık gelenekleşen Kızılcahamam kampında başbakanın açılış konuşmasını izleyip dinledim. Yemin ederim başbakanın usta bir oyuncu olduğuna iyice kanaat getirdim.
Bir kere vücut dilini çok iyi kullanıyor.
Yıllardır gerek Yeşilçam’da gerekse daha sonraları film ve dizilerde oynadım, nice oyuncular gördüm ama inanın başbakan kadar rolüne adapte olan başarılı bir oyuncu tanımadım desem yeridir.
Tıpkı acıklı bir filmin senaryosundan aktarır gibi:
“-Ahh! benim sevgili kardeşlerim, ah benim sevgili milletim kan kusuyoruz ama kızılcık şerbeti içtik diyoruz. Şimdilik içimize attık atıyoruz. İşin içinde iş var. İşin içinde karanlık tezgâhlar var.” Dedi.
Aklı başında olan, politikayı biraz olsun takip eden kim inanır bu sözlere Allah aşkına söyleyin?
CHP-MHP-İşçi Partisi, kendisine tepki gösteren, aklına kim gelirse çattı, bağırmadı, bugün aksine sakin konuştu. Bu da bir taktik olmalı.
“Polisin gazı sadece göz yaşartır ama CHP ‘in gazı daha keskindir.” Dedi
Vay canına!
Sen ne büyüksün CHP. Anla artık.
CHP iyi ki biraz meydana çıkmaya, muhalefet yapmaya başladı. Başbakan çıldırdı adeta.
Demek ki sert muhalefet yapıp halka gerçekleri daha çok anlatır ve öne geçerse bu iş olacak ve AKP tahttan inecek. Başbakanın korkusu budur.
****
Başbakan ciddi ciddi saltanatının bitmesinden korkmaya, bazen oyuncağı elinden alınmak istenen çocuklar gibi feryada ve hayali konuşmalara başladı.
Aslında başbakanı kızdıran esas olay Milli Merkezin kurulması ve güçlerin orada toplanması ve de dolayısı ile halkın tepki göstermesi, başbakanın ağzıyla tezgâha uyanmasıdır...
MHP ‘in koalisyon döneminde iktidarda olduğu sıralar bebek katili ile görüşmeler yaptığını ne pazarladığını sormasından tutun, CHP, MHP ve diğerlerinin ayakta kalmak için tutunabilecekleri tek dalın terör olduğuna kadar vardırdı işi.
Efendim, MHP ve İşçi Partisi aynı safta buluşup eylem yapıyorlarmış(!)
İşçi Partisinin liderini demir parmaklıklar ardına kapattığın yetmiyor, gölgesinden bile korkar olmuş sıkılmadan söz ediyorsun sayın başbakan. Şimdi kendi kendini takdir ediyorsundur Allah bilir.
Yahu bu adamı iyi ki kodese tıktım, bir de dışarıda olsa kim bilir başıma ne işler açardı diyorsundur. İlk defa zatıâlinize hak veriyorum inanın.
***
“Bir aydır sahada faaliyet gösteren akil insanlara karşı Türkiye’de yapılan eylemlere katılan kişi sayısı sadece 4980 kişiymiş. Çoğunluğu MHP ve İP ’den oluşuyormuş.”
Sevgili başbakanımız böyle söylüyor.
Ustalık dönemine geçtiğini söyleyen başbakanın siyaset bilgisi olmadığı kadar matematikle le pek ilgisi yokmuş meğer.
Bence bağırıp çağırmak, hakaretler etmek, elindeki devlet gücünü kötüye kullanıp halkı ezmeye ve vatanı parçalatmaya kadar işi ileri götürmekle çırak bile olamamıştır.
19 Mayıs,23 Nisan,29 Ekimde sayıları milyonlarca halkı hesaplayamıyor baksanıza.
***
8 Nisanda Silivri’de tıpkı 1 Mayıs ta yaptıkları gibi halkın üzerine gaz bombaları, kumlu, taşlı sular fışkırttıkları halde “ki ben de oradaydım” kimsenin dağılmadığını sonuna kadar mücadele ettiklerini unutmuş veya görmezden geliyor. Sanıyorum orada 1 Mayıs provasını yaptı.
Halkın ne kadar kararlı olduğunu vatanı asla böldürmeyeceğine izin vermeyeceğini artık anlamalıdır sayın başbakan.
Söz konusu vatan olunca siyaset üstü sağcısı, solcusu ile tüm vatanseverlerin bir cephe oluşturabileceğini anlamak istemiyor.
Bundan böyle Taksim ve Kadıköy’de miting yaptırmayacağını söylüyor.
Bence erken konuşuyor. Zira bu gidişle bundan sonrası olmayacaktır başbakanın.
İktidara geldiklerinden beri büyük adımlar attıklarını sabırla yola devam ettiklerini ve tüm dünyanın bunu sessiz devrim diye nitelediğini bizleri aptal yerine koyarak çekinmeden söyledi.
Başbakana sorulması gereken soru şudur bence:
12 Eylül yasalarını değiştireceğim, daha özgür bir Türkiye yapacağım diye yola çıktın, Atatürk Cumhuriyetini yıkmaya, vatanı bölmeye kalktın. Kimden izin aldın? Hangi milletten izin aldın?
Devrim yaptık dediğin Türkiye’yi yüz sene öncesine götürmek oldu. Bu bir devrimse, lanet olsun böyle devrime.
Ayrıca çözüm sürecine destek yüzde 58’den 70’e tırmandı diyor başbakan.
Allah, Allah nerede bu yüzde yetmiş ya? AKP ‘in içerisinden bile bölünmeyi istemeyen onca vekil ve halk varken neredeyse yüzde 99 halk memleketin bölünmesini istiyor diyecek. Hayret!
2-6 Nisan arası Metropol Araştırma merkezinin yaptığı çalışmaya göre AKP ve BDP ittifakına sadece %28 lik bir destek olduğu. % 51’ in PKK ile pazarlıkları kabul etmedikleri meydana çıkmıştır.
“Biz hiçbir pazarlığın içinde değiliz CHP, MHP ve diğerlerinin ayakta kalmak için tutunabilecekleri tek dal vardır. O da terördür.” Diyen başbakanın doğru konuşmadığı açıkça belli olmaktadır.
Henüz birkaç gün önce Kandil’deki PPK sözde komutanı, üç aşamalı anlaşmanın sonuca bağlanmadıktan sonra silah bırakmayacaklarını ve her an saldırıya hazır olacaklarını söylerken başbakanın AKİL insanları gittikleri yerlerde haklı olarak büyük tepki ile karşılanmaktadırlar.
Başbakan buna da kılıf uydurarak 30 kırk kişilik guruplar diyerek kendisini dinleyenleri yanlış bilgilendiriyor.
Başbakan Dilşah heyetinden bilmem hangi şeyhlerden bahsederken bir de şaka gibi Türkiye için yeni bir sayfa açıldığını ve şehitlerin ruhlarının “Muazzez”! olacağını söylüyor.
Oysa Türkiye’nin şu halinde şehitlerimizin kemikleri fazlası ile sızlamakta, neredeyse ayağa kalkacaklardır.
“-Ortak çıkarlar, ortak rantlar, en sağ uçtaki Devlet Bahçeli ile en sol uçtaki İşçi Partisi'ni bir araya getirdi, birleştirdi, kucaklaştırdı.” Demesi de araya nifak koymak isteğinden ileri gelmektedir.
4 aydır kan akmadığı şehit olmadığı söylemine gelince bu da saptırmadır.
Askeri araca kamyon çarptı askerler yaralandı şu kadar şehit var, askerler mayına bastı şehit oldular bunlara da inanmıyorum.
Basından öğrendiğimize göre Ağrı Dağı’nın eteklerindeki Korhan Yaylası’nda iki Mehmetçiği şehit eden mayın ‘ateşkesten sonra’ yerleştirildi. Askerler geçerken uzaktan kumandayla patlatıldı.
Üstelik daha önce o bölge mayın taramasından geçirilmişti. Patlayan mayının el yapımı plastik patlayıcılarla desteklenmiş olduğu belirtiliyor. İki asker aynı anda mayına nasıl basabilir?
Yani sözün özü terör sadece göstermelik durmuştur. Terörü bitirmek istemeyen başbakanın kendisidir bence. Zira BOP eş başkanlığını bırakmamış ve Türk Ordusunu gerçek anlamda savaştırmamıştır.
Tüm bunlar başbakanın başkanlık hayalleri ve bizlerin bu vakte kadar suskun kalmamızdan ileri gelmiştir. Ordumuza izin verilseydi PKK diye bir örgüt kalmazdı. Demek ki silahtan rant sağlayan kimmiş? Bunu sizlerin düşüncelerinize sunuyorum.
Şimdilerde Cumhurbaşkanı Sn. Gül de Akil insanları destekler oldu neden acaba? Zira AKP giderse bundan böyle kendisi de hiçbir yerde olamayacak ta ondan.
Tarafsız olan bir cumhurbaşkanı cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının çoğunluğu sağladığı 63 isimi nasıl onaylar ve onlardan medet umar, bu da ayrı bir konu.
Diyecek sözümüz çok ama neyse…
TC.Tünay Süer
Yorum Gönder