PKK ya hoşgörü, vatandaşa polis gücü… Böyle bir iktidar olabilir mi? Kendine gelince Müslüman kendinden olmayana baş düşman.
Tüm dünyada kutlanan 1 Mayıs Emek bayramını zehirli gazlarla, bombalarla halka zehir eden iktidar İstanbul’da devlet terörü yaptı.
34 bin polis ve TOMA araçları ile gazlı, bombalı müdahalede polis adeta ölüm kustu. Bombalardan, gazlardan bir kenara sıkışan vatandaşlara bile tazyikli su sıktı. Karşısındakiler sanki düşman bir halktı. Kurşun sıkmaları eksik kaldı.
Gazlardan zehirlenenler, yaralananlar halkın kendi çabalarıyla hastanelere kaldırıldı. Bu arada CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ve Parti Meclisi Üyesi Ercan Karakaş ta hastaneye kaldırıldılar.
İstanbul’da önce OHAL ilan eden sonra da geceden beri yolları kapatan, ulaşım araçlarını yasaklayan, inadım inat diyerek, kendi vatandaşına polis güçlerini saldırtan bu iktidara karşı nefret gittikçe büyüyor. Hiçbir demokratik ülkede böylesine güç gösterisi yapılamaz, yapılmamıştır.
Tayyip Erdoğan bu orantısız güç gösterisi ile halkı yıldırmak, korkutmak istedi güya. Oysa yasaklar arzuyu kamçılar, şiddet ise şiddeti doğurur.
****
Başbakan sanırım halk ile polis gücünü karşı karşıya getirmek ve kaos yaratmak istiyor. Her sabrın bir sonu vardır elbet ama inşallah böyle bir şey olmaz.
Yandaş basın şimdi “1 Mayıs kutlamaları için Taksim'e çıkmak isteyen grup, polisin engellemesiyle karşılaşınca ortalığı savaş alanına çevirdi. Grup, polise taşlarla saldırdı, polis de biber gazı ve tazyikli su ile gruba müdahale etti” Diyecek ve aynen böyle yazacak, böyle konuşacak.
***
Bence, karşımızdaki güç Tayyip Erdoğan gücü değildir. Senaryoları MOSSAD ve CIA ajanlarının hazırladıkları senaryodur. Tıkır ,tıkır işlemektedir.
1 Mayıs dünyaca bilinen İşçi ve Emek Bayramının kutlandığı gündür. Aylar öncesinden Taksim inşaatının başlaması bu plan dâhilindedir.
Ordusunun yarısını zindanlara attıran erk, polisi abartılı bir biçimde kullanarak hem halkın dayanma gücünü ölçtü hem de gözdağı vermek istedi.
ABD ve AB aslında iç savaş çıkartıp Türkiye’yi çökertmek istemektedirler.
Neden böyle düşündüğümü söyleyeyim. Zira başbakan ellerinde oyuncak olmuş ve kendi gücünü yitirmiştir artık. Onun için bir gün söylediğini ertesi gün ya inkâr ediyor ya da tam tersini söylüyor.
Başbakan öyle bir duruma getirildi ki İmralı’daki terörist başı, yeni anayasada söz sahibi oluyor, akilleri belirliyor ve eş başbakan gibi davranıp Erdoğan’dan daha güçlü olduğunu ispat etmeye çalışıyor. Zaten açıkça AKP ye altın tepside iktidarı ben sundum demedi mi?
PKK’ye şimdiye kadar yapılmayan bu şiddet gösterisinin 1 Mayısı kutlamak isteyen kendi halkımıza yapılması açıkça belli ediyor durumu.
Doğu ve Güneydoğuya neden böyle bir eylem yapılmıyor da polisler sadece izliyor dersiniz?
Taksimde, Bağcılar’da kentin belirli yerlerinde otobüsleri yakan, Molotof kokteylleri atan, sağa sola saldıran PKK’lere sadece bakıyor veya şöylesine müdahale ediyor değil mi? Hep ara sokaklarda kaybolduklarını duyuyoruz ne işse. Buhar olup uçuyorlar sanki.
Halen, barış diyorlar, süreç diyorlar bizden üç maymunu oynamamızı istiyorlar.
Üstüne üstlük PKK silah bırakmayacağını ilan ederek adeta Türk Devleti ile alay etmektedir.
****
Şu anda İstanbul valisi Mutlu gün içinde olanları anlatıyor ve marjinal guruplardan bahsediyor. Hiç bir söz, hiçbir bahane kendi halkına böylesine şiddet gösteren gücü mazur göstermeye yetmez.
Geçtiğimiz sene Taksim’de şarkılarla, türkülerle kutlanan 1 Mayıs Bayramında da ufak tefek marjinal guruplar vardı ama büyük bir olay olmamıştı. Bunlar bahanedir.
AKP bilinçli olarak ama belki kendi elinde olmadan bayramı yasakladı ve halkın demokratik yasal haklarını çiğneyip geçti.
İsteseydi veya elinde olsaydı Taksim alanını 1 Mayısa hazırlayabilirdi. Her gün bir buçuk milyon insanın gelip geçtiği alanda pek ala da bayram kutlanabilirdi.
Şimdi bizlere masal anlatmaya kalkmasınlar.
Bu olanlar AKP ‘in yok olmaya mahkûm bir iktidar olduğunu, çözülmeye başladığının göstergesidir. Devleti yönetemeyen, halkın istemediği bir iktidar olmuştur artık.
Taksim İşçilerimiz için vazgeçilemeyecek bir alandır. 1977 de 34 kişinin hayatını kaybettiği bu yerde onları sevgi ve saygıyla, karanfillerle anmak bir gelenek olmuştur artık. Buna mani olmak işçilerimize yapılacak en büyük haksızlıklardan tekidir.
AKP bunu da yaptı. Tahminim son çırpınışlarıdır. Kendi halkına bu kadar zulüm yapan iktidar asla yerini koruyamaz. Esat’a Diktatör diyen başbakan diktatörlüğün ağababasını yapıyor.
Neyse yazmakla, anlatmakla bitmez iktidarın yaptığı zulümler.
Ben hepimize zehir olan 1 Mayıs İşçi ve Emek Bayramını, Birlik dayanışma inancıyla gönülden kutlarken yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar, 1977 de hayatını kaybeden yoldaşlarıma rahmetler dilerim.
TC.Tünay Süer
Yorum Gönder