Yılmadılar.
Meclis-Medya operasyonlarıyla “katil, cani” diye hedefe oturtuldular.
Tükenmediler.
Nihayet terör örgütünün Kandil’deki Kara-yılan’ı meseleye el atıp, buyurdu:
“Özel kuvvetler, özel tim kaldırılmalı!..”
Özel Kuvvetler, kamuoyundaki adıyla “Bordo Berelilerin” sembol ismi, efsanevi komutan Engin Alan yıllardır hapiste.
Onu ve diğerlerini hapsedenlerin kimlerin değirmenine su taşıdığı veya kimlerle ortaklık ettiği herhalde Kara-yılan’ın buyruğuyla daha iyi anlaşılmıştır.
“Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast yapılacaktı” bahanesiyle Genelkurmay’ın kozmik odasına girilmesinden bu yana Özel Kuvvetleri hedef yapanlardan biri olan Zaman Gazetesi’nin önemli ismi Hüseyin Gülerce şimdi şöyle isyan ediyor:
“Karayılan’ın demokratik anayasadan anladığı, ‘adım adım Büyük Kürdistan…’ Öncesinde de, Öcalan’a özgürlük falan filan. Hele o ‘özel kuvvetler, özel tim kaldırılmalı’ talebine ne demeli? Sanki Türkiye bir devletle savaşa girmiş ve mağlup olmuş da, Türkiye’ye anlaşma şartları dayatılıyor…”
Kamuoyuna bugün duyurulan bu ahlâksız teklifi PKK acaba daha önceleri ilgililere iletmiş olabilir mi?
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın 17 Eylül’de, Genelkurmay Başkanlığı’nın da 15 Şubat’ta Özel Kuvvetler Komutanlığı hakkında yaptığı yazışma ve açıklamaların perde gerisinde bu mu vardı?
Özel Kuvvetler Komutanlığı durup dururken niye gündeme gelmişti, özetleyelim:
TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, Milli Savunma Bakanlığı’na bir yazı gönderip, “Özel Harp Dairesi ve kontrgerilla yapılanmalarına ilişkin her türlü bilgi ve belgenin birer örneğini” istedi.
Bakan İsmet Yılmaz 17 Eylül tarihinde “gizli” ibareli 2 sayfalık bir bilgi notu gönderdi. Bu notta, “Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda kontrgerilla yapılanması yoktur” denilip, ÖKK’nın görevleri madde madde anlatıldı.
İşte bu notun basına sızmasından sonra ÖKK adeta bir “cinayet şebekesi” gibi gösterilmeye başlandı. Zaman başta olmak üzere birçok gazete, şunları yazdı:
“Özel Harp’in sivil kolları her yerde. Kapı komşunuz, kasabınız Özel Harp’çi olabilir... Gölge Ordu veya gizli şebeke... Sivil uzantılar kim? Hangi askeri organın uzantılarıydılar? Neden Türkiye’nin her yerindeler?.. Kozmik Darbe... 100 bin kişi listede...”
İş bununla kalmadı, MİT’ten geldiği iddia edilen isimsiz, imzasız “vatansever subay” mektuplarıyla ÖKK, kelimenin tam anlamıyla “suç örgütü” ilân edildi. Malatya Zirve Cinayeti, hemen ardından da Hrant Dink’in öldürülmesinde, ÖKK ile buraya bağlı sivil unsurların parmağı olduğu öne sürüldü.
Bu medya operasyonu üzerine Genelkurmay Başkanlığı 15 Şubat’ta tam 16 maddelik bir açıklama yaptı. Açıklamada hem o iddiaları kimlerin, nasıl gündeme getirdiğine dair bilgi, hem de ÖKK’nın varlığının devam edeceğine dair kuvvetli mesaj vardı.
PKK “açılımını” MİT’in yürüttüğü, Kara-yılan’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan “Hakan” diye söz ettiği malum. Bu tablodan hareketle, Genelkurmay’ın 15 Şubat’taki o açıklamasının can alıcı kısımlarına yeniden bakalım. Şunlar vurgulanıyordu:
“Gündeme getirilen iddiaların kaynağı, 2007 yılında dönemin MİT Müsteşarı tarafından Devletin ilgili makamlarına elden sunulan isimsiz ve imzasız ihbar mektuplarıdır. Bu mektuplarda yer alan iddialar 2007 yılında incelenmiş, ancak herhangi bir işleme gerek görülmemiştir.
2007 yılındaki bu ihbar mektupları MİT Müsteşarlığı’nca TBMM TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na sunulmuş, ancak Komisyonun söz konusu belgeleri işleme almadığı öğrenilmiştir.
İddiaların, yetkisiz ve usulsüz olarak, bir şekilde basına sızdırıldığı bazı basın yayın organlarında yapılan yayınlardan anlaşılmıştır.”
Burada durup, soralım:
Acaba MİT, yok hükmündeki o isimsiz, imzasız ihbar mektuplarını neden TBMM’ye gönderdi? Bunları yetkisiz ve usülsüz şekilde basına kimler sızdırdı?
Genelkurmay’ın açıklamasına devam edelim; ÖKK’nın arkasında şöyle duruldu:
“Özel Kuvvetler Komutanlığı; gizli ve illegal bir yapılanma olmadığı gibi, faaliyetleri de illegal değildir. Geçmişe yönelik soruşturma ve dava konusu olmuş birtakım iddialarla Özel Kuvvetler Komutanlığının suç örgütü gibi gösterilmesi, en başta gece gündüz demeden, hayatının önemli bir kısmında ailesinden ayrı ve zor koşullarda görev yapan ve bazıları şehit veya gazi olan personelimize yapılmış bir haksızlıktır.”
Ve Genelkurmay’ın son bölümde verdiği, “ÖKK kaldırılamaz” yönündeki şu mesaj:
“Özel kuvvetler, günümüzün ve geleceğin muharebelerinde kullanılacak en önemli unsurlardan biri olmaya devam edecektir.
Uzun yıllar boyunca maddi ve manevi büyük gayret ve emeklerle bu seviyeye getirilen ve ülke savunması için zaruri olan bir kurum, maksatlı olduğu değerlendirilen yazı ve yorumlarla zan altında bırakılmaktadır. Bu durumun, Özel Kuvvetler Komutanlığının yasal görev ve fonksiyonlarını yerine getirmesine olumsuz etki yapacağı ve ülke savunmasında zafiyet yaratabileceği düşünülmektedir.”
Kara-yılan’ın, “Özel Kuvvetler kalksın” talebinden sonra gel de şunları sorma:
Genelkurmay’ın o açıklaması gerçekten sadece medyaya yönelik miydi?
Yoksa PKK ve işbirlikçilerinin bu yöndeki talebi TSK’ya intikal ettirildi de ona mı cevaptı?
Genelkurmay’ı ÖKK’nın kaldırılmasına razı edemeyenler, çareyi Kara-yılan’ı konuşturmada mı buldu?
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
2 Mayıs 2013
Yorum Gönder