Sıra TGS’de - Işık Kansu

Sıra TGS’de

Gazetecileri tutuklamak, hapse atmak yetmedi. Onların haklarını savunan sendikasının kökünü kazımaya geldi sıra.
Türkiye Gazeteciler Sendikası'ndan (TGS) yapılan açıklamadan öğreniyoruz ki, her kamusal kurumda olduğu gibi, AKP siyasetinin ve kadrolarının tümüyle egemen olduğu Anadolu Ajansı'ndaki sendika üyeleri Türkiye Gazeteciler Sendikası Yönetimine Çağrı" başlığıyla TGS yönetimini istifaya davet eden ve olağanüstü genel kurulun önünün açılmasını isteyen bir metni imzalamaya zorlanmış. Niye?
Çünkü TGS, tutuklu gazetecilerin haklarını arıyor. Çünkü TGS, basın özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı çıkıyor .
Amaç ne?
TGS'yi,Türk-Iş'e benzetmek. Yani AKP,lileştirmek, sindirmek, susturmak.

Memleket İşleri

Emniyetten bir heyetin ABD Büyükelçiliği'ne brifing vererek Silivri'de sürmekte olan bildik dava ile ilgili bilgi aktardığını geçtiğimiz eylül ayında bu köşede duyurmuştuk. Konu, yeniden güncelleşti. Tartışmalar, böyle bir brifinge neden gerek duyulduğu üzerine...
Nedeni belli aslında. Dış onayla gelmişler, dış onayla sürdürecekler iktidarlarını da ondan...
Sorsanız Osmanlı hayranıdırlar, padişah torunudurlar, ama Koçibey'den hiç ders almamışlardır. Oysa Koçibey, ta 17. yüzyılda devleti yönetenleri, elçilerin nasıl kabul edilmesi gerektiği konusunda uyarmış:
"Benim devletlû hünkârım, elçi gelüp, rikâb-ı hümâyuna yüz sürünce vezîr-i âzam kulunuz, mektubunu alıp, mübarek taht üzerine koyar. O vakit vezîr-i âzam kulunuza buyurun ki, 'Elçiye sor, niçin gelmiştir?' vezîr-i âzam kulunuz, elçiden sorunca, elçi şöyle dese gerektir. 'Evvelden beri aramızda olan dostluğu daha da arttırıp barışa saygı göstermek için geldim' der. Benim devletlû hünkârım, o vakit vezîr-i âzam kulunuza buyurun ki: 'Yüce atalarım zamanından beri olan dostluğa ve barışa riâyet edip, İstanbul'a eski âdet üzere elçiler gelsin. Evvelki gibi dostluk ve barış düzen, kararlıdır' diye tenbih buyurursunuz. Bu kadar yetişir. Onlardan memleket işleri sorulmaz."
Şimdi sormadan adım bile atamıyorlar.

Anlayamadık

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçenlerde katıldığı bir televizyon programında "Sabahattin Ali'yi kim öldürdü? CHP. Doğrulara her zaman doğru deriz, ama CHP ile ilgili yanlışların da istismar edilmesi doğru değil" dedi. Bu mantıkla gidersek; Abdi İpekçi yi, Doğan Öz'ü, Bedrettin Cömert'i de CHP öldürttü. Kahramanmaraş olaylarını CHP çıkardı. Çünkü, bütün bu öldürümler CHP'nin iktidar olduğu dönemde gerçekleşti. Kılıçdaroğlu, ne dediğini mi bilmiyor yoksa nerede oturduğunu mu? Anlayamadık gitti...

DİSK Ayağa Kalkıyor

DİSK yeniden açıldıktan sonra yorgun düşmüş, zayıflamış, bocalamış, savrulmuştu. Hatta içinden "emek-sermaye çatışması artık bitmiştir" diyebilen yöneticiler bile çıkmıştı. Son DİSK Genel Kurulu'nda genel başkanlığa seçilen Erol Ekici'nin konuşması, örgütün yeniden yüzünü emeğe, akla ve bağımsızlığa döndüreceğinin ipuçlarını verdi.
Emek-sermaye çelişkisini ve sömürüyü göz ardı eden tezle sendikalara yüklenen işlevsizliğin belli bir süre etkili olduğunu vurgulayan Erol Ekici, DİSK'in yeni yolunun hangi yönde olacağını kesin bir dille somutlaştırdı:
"Sivil toplum ya da sivil toplumculuk, ilgili örgütün demokratik ve kitle örgütü niteliğini bir kenara bırakmakta, örgütlerin sınıfsal niteliği ve emek-sermaye ilişkilerindeki yeri ve işlevi göz ardı edilmektedir, örgütlerin emek-sermaye çelişkisi bağlamında niteliği göz ardı edilince, ortaya işlevleri ayrımlaşmış-benzeşmiş örgütler çıkmaktadır. İşlevleri ayrıılaştırılan, birbirine benzeyen örgütlerin düzenin değiştirilmesi, düzenin dönüştürülmesi iddiaları gündemden düşecek, bütün örgütler düzenin yedeği olacaklardır. DİSK, sivil toplumculuk kavramlarını elinin tersiyle itmiştir. "
Erol Ekici, DİSK'te Kürtler konusunda var olmayı sürdüren kafa karışıklığını da büyük
ölçüde giderdi. "Kürtlerle hep birlikte eşit koşutlarda ve kardeşçe çözeceğiz" dedikten
sonra olması gereken çizgiyi koydu:
"Kürt sorununun çözümünün emperyal güçlere mesafeli durularak, feodal bağların çözüldüğü
ezilen-ezen ayrımının yapıldığı, sınıf-emek mücadelesi içinde mümkün olacağı gerçeğini baştan kabul etmeliyiz. Kürt sorununun çözümsüzlüğü devam ettikçe milliyetçi saflaşmalar yükselmektedir. Kürt sorununda açılımdan bir yıl sonra Kürt siyasi hareketinin imhası noktasına gelindi. Çünkü, her iki projenin sahibi de ABD'dir. Kürt sorunu, ancak emperyal projelerden uzak durularak ve kendi yurttaşlarımızın mutluluğu esas alınarak daha kolay çözülebilir."

Diktatörlüğe koşan AKP iktidarı karşısında sağlam ve akıllı duran bir emek hareketi, siyasal zemini bir türlü tutturamayan yeni CHP,ye de ilaç gibi gelecektir.
Geçmiş deneyimler, buna tanıklık etmiş .

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget