Hep, "Bu makam hizmet yeridir diye nutuk dinleriz ama bizde makam aslında "ayrıcalık" yeridir...
Hem de en küçüğünden en büyüğüne...
Yerine göre, size pek küçük görünen bir "makam" fazlasıyla önemli, fazlasıyla ayrıcalıklı olabilir.
Bu ülkede, terzisini, kuaförünü hatta "medyurn"unu özel uçağıyla gezdiren başbakanlar da gördük.
Padişah tahtını eve götürüp üstünde misafir karşılayan müze müdürü de...
Hani şu geçen gün de yazdığım atanmışlar/seçilmişler ayırımı vardı ya...
Aslında ayrım, yönetenlerle yönetilenler arasında....
***
Yönetenler, birinci sınıf ayrıcalıklı insanlar. Onlar ve akrabaları, arkadaştan, yakın çevreleri özel ayrıcalıklara, önceliklere sahip .
Örneğin siz tıkanmış trafikte çile doldururken, belki çok önemli bir yere yetişemezken, belki kaybetmek üzere olduğunuz babanızın, annenizin yanına hastaneye gidemezken, yalnızca bir törende boy göstermekte geç kalan "müdür" bey yanınızdan sirenler çalan, yanar döner lambalar yakan siyah makam araçlarıyla geçip gider.
Mühim şahıslar geçerken yollar kesilir, adım başına polis dikilir .
Emniyet şeridinden çok acil durumlarda, itfaiye, cankurtaran, polis aracı geçecek diye boş bırakırsınız, kim olduğu bilinmez pek çok araç emniyet şeridinden geçer gider.
Trafiğe kapalı yoldan siz geçemezsiniz ama belediye başkanının şoföründen, fen işleri müdür yardımcısına kadar bütün araçlar geçer.
Siz ülkeye büyük faydalar sağlayacak işadamı da olsanız vize alırsınız, kuyruklarda beklersiniz, bilmem ne memurunun oğlu, kızı başka renkte pasaport alır, keyfine göre gider, gelir.
Afur tafur, şatafat, kafileler halinde karşılamalar, uğurlamalar, koruma orduları, belki dünyanın en zengin ülkelerinde bile zor bulunan makam araçları, havalı binalar kimseye garip gelmiyor.
Anlaşılan yurttaşlar, bütün bu harcamanın kendi ceplerinden çıkmasına da aldırmıyor.
Çünkü her gelen hükümette bu şatafat, bu gösteriş, bu hava azalacağına artıyor.
Belki de onun için, herkes bir biçimde, yönetime gelenin yanında yer alıp bu şatafattan pay almaya çalışıyor.
Yorum Gönder