Ekonomik Keriz - Ömer Yıldız

Ocak 2001’de 10 lira olan çeyrek altın bugün itibariyle 160 TL civarında… Dünya ülkeleri içerisinde petrol fiyatlarında da birinci sırayı yine kimseye kaptırmadık. Hamdolsun! ustalık dönemi çalışmalarında durmak yok yola devam…
Hani birileri çıkıp da sürekli dillendiriyor ya “ekonomimiz büyümede rekor kırdı, en hızlı büyüyen ekonomi olduk, Çin’i bile solladık” falan diye; peki soralım bakalım cari açığın %121 olmasını nasıl açıklayacaksınız? İthalat ihracatın çok üzerinde üretemediğimiz gibi sürekli halde dışa bağımlılığımız artıyor.
Şimdi kafalar karışık tabi ne oluyoruz büyüyor muyuz, batıyor muyuz diye? Hemen söyleyeyim: büyüyerek batıyoruz… Evet, büyüyoruz fakat alınan kredilerle, sanmayın ki bu büyüme üretimle…
Biraz daha açıp günlük hayattan örnek verelim isterseniz: kredi kartıyla, ya da başka birinden aldığınız yüklü borçlarla alışveriş ettiğinizi düşünün. En güzel kıyafetleri, en fiyakalı ayakkabıları, eksik olan ne varsa aldığınızı düşünün. Sonra da aynanın karşısına geçip şöyle kendinizi süzdüğünüzde “sonunda ekonomim düzeldi” dediğinizi… İşte bizim devlet politikamız şu anda tamda bu durumda. Evet, göstermelik rakamlarla, kimsenin anlamını bilmediği enflasyon, dalgalı kur, piyasa, GSMH, stok gibi terimlerle ekonomimiz düzeldi diyoruz peki bu cari açığı, dış borçları ödeme noktasında bir planımız var mı?
Kar getiren, zarar eden, üretim yapan, yapmayan tüm işletmelerin “babalar gibi satıldığı” bir durumda geleceğin pek parlak olduğuna kimse beni inandıramaz… Satalım gitsin peki ama sonuçta üretim olmazsa sürekli dışarıya bel bağlayan bir ülkenin ekonomisi neye dayanarak büyüyecek?

Bir düşünün 10-15 yıl öncesine kadar devlet bankalarının sayısı kaçtı şu an kaç? Artık köşe başlarında bakkaldan kahveden çok yabancı sermayeli banka mevcut? Ve Türkiye pazarına girerken kullandıkları sloganlarda müthiş’ “Türkiye’nin gücüne güç katmaya geldik”
İşte bu yüzdendir ki artık Türkiye’nin ekonomik yönden kalkınması, krizin teğet geçeceği( ve hatta etkilemeden geçeceği) hikâyelerine inanmamak gerekiyor. Tüm şirketlerin iki yıllık karına satıldığı( ki son örneği İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş’dir. 2010 yılında 371 milyon TL net kar ederken, 861 milyon TL’ye satılmıştır.) Tüm bankaların yabancılara özelleştirildiği, alanında Tekel olan yani rakibi olmayan, zarar etmesi imkansız Türk Telekom’un satıldığı ve daha sayamadığımız birçok kurumun yabancılara peşkeş çekildiği böylesi bir ortamda krizden etkilenmeyeceğiz öyle mi?
Şu an herkesin birbirine borcu var ama ortada para yok; çünkü tüm para yabancıların elinde, onların bankalarında… Ne diyor Sayın Başbakan: Ekonomi biz geldikten sonra düzeldi. Biz geldiğimizde 9 olan dolar milyarderi sayısı bugün itibariyle 21 oldu” Evet ekonominin iyileşme kriterine bakarsak ve sadece bu yönden gelişmeyi inceleyecek olursak bir “düzelme” var…
Kişi başına düşen milli gelirde de artış varmış, her mitingde dillendirildiği üzere bu rakamda kişi başına “10 bin dolar” tabii ki son özelleştirmelerden sonra ki, kişi başına düşen borç miktarı ne mitinglerde ne başka platformda dile getirildi… ve hatta pek gündeme gelmedi ama ekonomistlerin ve bazı bakanların 10 bin dolar gelirin gerçeği yansıtmadığı ve kullanılmaması gerektiğini belirtmeleri nedense tam da seçim bittikten sonraya denk geldi.
Hani ''Paranın dini, imanı, milleti, vatanı olmaz; para paradır. Para adeta cıva gibidir, kendisine uygun yer nereyi bulursa para oraya akar'' demişti başbakanımız hatırlarsanız. Evet, şu kriz ortamında bu kadar döviz girdisi olmasının nedeni en yüksek faizi veriyor olmamız. Bu da yaklaşık %8-9 civarında… Biz de buna “sıcak para” diyoruz. Özel sektörün ve özellikle de yabancı sermayeli özel sektörün hızlı büyümesi de bu yüzden.
Sonuç olarak öteleme artık bir işe yaramayacak, ayağımıza göre uzatacağımız bir yorganımız dahi kalmayacak. Türkiye açık pazar haline gelmiş ve artık üretim, tarihin en düşük seviyelerinde. Özelleştirilen kurumlarda ki işçiler çıkarılınca işsizlik tarihin en üst seviyesinde şu an. 220 ülke arasında işsizlikte nüfusa oranla Nijerya’dan sonra 2. Sıradayken şu an 4.lüğe çıkmışız belki de başarı olarak gösterilen budur… İşsizler günden güne artarken, iş bulabilen insanlar ise kapitalizmin acı yüzünü görmekte ve en az maaşla en çok işi nasıl yaptırırım derdinde ki aç gözlü patronların ağır çalışma şartları altında ezilmekte.
Önümüzdeki günlerde milletimizi, bankaları, şirketleri vs. rahatsız edecek biz dizi tedbir alınacak. Bu tedbirler, bugüne kadar yabancıların kesesinden yapılan harcamaların, faturası olacak. Ama işin daha kötü yanı bu harcamaların faturasını yapanlar kadar bu harcamalardan zerre faydalanamayanlarda ödeyecek…
Ama olsun, hamdolsun ekonomimiz iyiye gidiyor! Ve dolar milyarderlerimiz artıyor ya gerisini koy ver gitsin…

Ömer YILDIZ ( Yazıları Facebook’tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46 )
Mail adresi: mr_yldz@hotmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget