Yeni Kemalizm! - Cüneyt Arcayürek

Medyamız ilan etti. Artık lamı cimi yok.
CHP’nin gerçek patronu Kılıçdaroğlu!..
Kolay değil bu sonucu yakalamak!
Parti içi muhalefet ayakta. Olağanüstü tüzük kurultayı çağrısına imza atanların
sayısına bakılırsa; parti içi muhalefetin delege bazında sayısı 362!
Fakat kamuoyunda genel merkez kaynaklı bir kaygı yaygın...
Ya, 362 sayısı artarak Kurultay’a egemen olursa… Kurultay’ı açmayı engelleyecek sayıya ulaşırsa… Kurultay’ın toplanmasını engellemeseler bile, ya yeni CHP’nin yeni tüzüğünü değil de olağanüstü kurultay için önerdikleri tüzük maddelerinin kabulünü sağlarlarsa. Ya -maazallah- Kurultay’da gündeme genel başkan seçimini de ekletiverirlerse… Baykal’ın, Sav’ın delegeleri bunlar. Şak diye -maazallah- götürüverirlerse Kılıçdaroğlu’nu….
Oysa bu kaygılara, kuşkulara gerek yoktu. Parti içi muhalefeti Kurultay’da temsil edecek delege sayısı olağanüstü kurultay başvurularındaki sayı kadardı.
Genel merkez bu gerçeği bal gibi biliyordu; ne ki bu kaygının kamuoyunda dolaşmasına ve Kurultay’ı genel merkez lehine etkileyecek türden yazılı sözlü söylentilere ses çıkarmadı.
***
967 delegenin katılımı ile Kurultay açıldı. Kaygıların beş paralık değeri olmadığı anlaşıldı.
Basit bir matematik denklem yapalım.
Kurultay delegesi sayısı 1247.
Katılım: Baykalcı - Savcı diye anılan 280 muhalif delegeye karşın, Kılıçdaroğlu’na biat etmiş Baykalcı - Savcı delege sayısı 947!
İkinci Kurultay’da muhalif sayısı daha da düşük: Katılım 1031!
Şimdi sonuca gelelim:
Bu rakamlar; delege bazında genel merkezin iki Kurultay’a egemen olacağını gösteriyor.
Bu nedenlere karşın; medyanın Kılıçdaroğlu’nun iki zafer kazandığını ilan etmesi, bir bakıma Pirus zaferini çağrıştırıyor.
***
Kılıçdaroğlu ikinci Kurultay’ı kaparken sürekli “Yeni CHP” vurgusu yaptı.
Akşam gazetesi önceki gün, Kurultay sonucunu, “CHP’de yeni Kemalizm” diye adlandırdı.
Medyasıyla, siyasetçileriyle, bilim adamlarının olağanüstü gayretiyle, Cumhuriyetin iliklerine işleyen, etkisini hâlâ silemedikleri Kemalizm ile CHP’deki Yeni Kemalizm arasındaki farkı, eski ve yeni tüzükteki aynı madde açıklıyor:
Eski tüzük; “CHP’nin amacı; ülkenin ‘güvenliğini ve bütünlüğünü, ulusal birliği, ekonomik ve siyasal bağımsızlığı’, yurtta ve dünyada barışı koruyup, güçlendirmektir” yazıyor.
Kılıçdaroğlu tüzüğünde ise madde şöyle: “CHP’nin amacı; insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne, laik, çağdaş, katılımcı ve çoğulcu demokrasiye dayanan hakça bir düzen oluşturmaktır.”
CHP’deki Kemalizmin önceliğinde “ülkenin güvenliği, bütünlüğü, ulusal birliği” öncelikli konu ve sorun değil artık!
***
Kılıçdaroğlu’nun, bir söylemine eleştiri yoğunlaşınca, ertesi günü bu söylemini yadsıyan açıklamalar yapmasına alıştık.
Kürsüdeki Kılıçdaroğlu’nun gözü önünde, yanlış veya doğru delege katılım sayısına itiraz edeceğini dilekçeyle beyan etmek istediği sırada darp edilerek yaka paça dışarıya atılan Mersin Milletvekili İsa Gök; son Kurultay’da; genel başkanının konuşmalarında Atatürk yerine sürekli Mustafa Kemal dediğini söyledi.
Fikret Bila nedenini sormuş; Kılıçdaroğlu Kuvayı Milliye’yi anımsattığı için “Mustafa Kemal demek hoşuma gidiyor” demiş. Ama Bila’ya bu konudaki kısa açıklamasında tabiatına uygun bir üslup kullanıyor; Mustafa Kemal yerine bu kez dört kere Atatürk diyor.
Atatürk yerine Mustafa Kemal’i kullanması kimi çevrelerde zaten iki gün, Kürt kökenli Kılıçdaroğlu’nun, Türk’ün atası anlamına gelen Atatürk’ü kullanmamaya özen gösterdiğine değinen ve hatta kimi çevrelerde…
…Kürtlerin önderliğine soyunmaya ve Atakürt diye anılmaya mı heves ediyor diyen yorumlara neden oldu.
Geride kalsın bu yorumlar.
CHP’ye Yeni Kemalizmin hayırlara vesile olmasını yineleyerek bugünkü Güncel’i kapatalım.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget