Türkiye göz göre göre haksız, anlamsız ve ahlaksız bir savaşa sürükleniyor. Ve bu büyük ülke, dramatik bir aydın ihaneti yaşıyor. Bazı aydınlar yaşadıkları hayatlara, tarihlerine, toplumlarına, ülkelerine ve insanlığa ihanet ederek savaş kışkırtıcılığı yapıyorlar. Üstelik bu ihaneti hâlâ aydın ve bir şekilde demokrat, hatta solcu olarak kalma başarısını gösteren bir sahtekârlıkla gerçekleştiriyorlar.
Kendilerini “liberal” ve “demokrat” diye tanımlayan bazı aydınlar, pek “özgürlükçü” ve çok “demokratik” nedenlerle Suriye’ye yönelik emperyalist işgal girişimini destekliyor ve bu ahlaksız girişime meşruiyet üretmeye çalışıyorlar.
MOSSAD’a yakınlığıyla tanınan ve haberleri genellikle doğrulanan ‘Debka’ adlı internet sitesinde yayımlanan bir habere göre, beş ülke Suriye’ye saldırı hazırlığı yapıyor. Dün yayınlanan Yurt Gazetesi’nde haberin ayrıntılarına yer verdik. Bu habere göre, saldırı beşlisi Türkiye, ABD, Fransa, İngiltere ve İtalya koalisyonundan oluşuyor. Emrini verecek karargâh ise Beyaz Saray.
Geçen cuma (24 Şubat 2012) günü Tunus’ta “Suriye’nin Dostları Konferansı” toplandı. Toplantıya Suriye çağrılmadı. Çin ve Rusya ise toplantıya tepki göstererek katılmayacağını bildirdi. Tam anlamıyla haydutlar toplantısı. Çünkü bu konferansta bağımsız ve egemen bir ülkeyi, Suriye’yi nasıl işgal edeceklerini konuştular.
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, yüzünde arsız bir sırıtmayla ABD Dışişleri Bakanı Bayan Clinton’un elini sıkarken çekilen fotoğrafı Yurt Gazetesi’nde yayımlandı.
Bu konferansa öncülük eden ülkelerden biri de Türkiye. Davutoğlu bunu gururla söylüyor. Konferansın ikinci toplantısı ise mart ayında İstanbul’da yapılacak.
Komşularla “sıfır sorun” diye yola çıkanlar, komşularını boğazlamaya ve bu ülke çocuklarının kanını emperyalistlerin çıkarları uğruna akıtmaya hazırlanıyor.
***
İsterseniz gelin şu aydın ihanetine biraz yakından bakalım ve daha önce Yurt’un internet sitesinde de değindiğim bir örneği seçerek konuyu tartışalım;
Ahmet Altan 17 Kasım 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayımlanan “CHP ve Suriye” başlıklı yazısında şu soruyu soruyor; “Beyin ne işe yarıyor?”
Soruyu, CHP heyetinin Kasım 2011 başında Suriye’yi ziyaret edip Beşar Esad’la görüşmesinden sonra, bu partinin aldığı politik tutumu eleştirmek için sorduğu anlaşılıyor.
Altan, Suriye’deki Baas rejiminin sonunun geldiğini, Esad’ın devrilmesi için düğmeye basıldığını ve olayların tıpkı Libya’da olduğu gibi gelişeceğini belirterek, CHP’nin bu durumu görememesine hayret ettiğini söylüyor.
Bu değerlendirmenin ardından Altan, CHP’ye ve Suriye’ye yönelik emperyalist tehdide karşı çıkan, Türkiye’nin ABD’nin taşeronluğunu yapmasına itiraz eden ve “savaşa hayır” diyen herkese aklınca “beyinsiz” diyor.
Hızını alamıyor ve bütün solculara, yurtseverlere, bağımsızlık yanlılarına, savaş karşıtlarına hakaret ediyor. Bu “beyinsizler” takımına ister istemez, Suriye’ye yönelik askeri müdahaleye karşı olan demokratlar, liberaller, ulusalcılar, savaş karşıtları ve pasifistler de giriyor. Eğer Altan’ın onayladığı ölçülerde bir “liberal” değilseniz hakaretten kurtulamıyorsunuz.
Bu mantığa göre “beyinli” olmak, kazanacak olanın yanında bulunmak anlamına geliyor. Kaybedecek olanın haklı ve masum olmasının; ahlaken ve tarihen doğru yerde durmasının hiçbir önemi yok. Kim kaybedecek, kim kazanacak ona bakmak gerekiyor. Çünkü onlar için önemli olan kazanana oynamaktır.
***
Darbe karşıtı ve anti-militarist olduğunu iddia eden liberallerin savaş kışkırtıcılığı yapmaları, eğer bir sahtekârlık ve tutarsızlık değilse, süzme bir cehalet örneği sayılmalıdır.
Çünkü bu liberallerimizin tezine göre “akıllı olmak” demek, haklı ya da haksız olduğuna bakmaksızın kazanacak olanı desteklemektir. Ortada sadece siyasal ve felsefi bir alçalma değil, aynı zamanda büyük bir ahlaki çöküş de vardır.
İnanılır gibi değil ama onlar için akıllı olmak, NATO uçaklarının aylarca Libya’yı bombalamasını, ağır silahlarla donatılmış, CIA ajanları tarafından yönetilen paralı askerlerin ve çapulcu haydutların yaptığı katliamları desteklemekten geçmektedir.
Altan, CHP’ye, “Akıllı ol kendini ezdirme” demektedir.
Anlayacağınız “beyinli” olmak, bu ülke çocuklarının emperyalist bir küresel planlamaya kurban edilmesine, kanının dökülmesine ses çıkarmamak demektir.
Bu durumda emperyalizme karşı çıkmak, bağımsızlığı savunmak, komşularımızla iyi ilişkiler geliştirmek ve savaşa ‘hayır’ demek tam bir aptallık oluyor!
Buna karşılık kiralık katil olmak, siyasal uşaklık, emperyalizmle işbirliğine girmek, bir cinayet olan haksız savaşa girmek, komşumuzu işgal etmek “akıllı” olmak anlamına geliyor.
Liberal aydınların tam bir ahlaki çöküş hali.
Bu hisli demokratın sorduğu soruyu bir kez daha tekrarlayalım; “Beyin ne işe yarıyor?”
Beyin, bir yandan askeri darbelere karşı çıkarken, diğer yandan askeri işgalleri savunmaya yarıyorsa, bu olsa olsa “kuş beyni” olur.
Merdan Yanardağ/Yurt Gazetesi
Yorum Gönder