Yunanistan, 2008'in sonunda başlayan ve inişli çıkışlı bir yol izleyerek günümüzde de devam eden ağır küresel ekonomik krizi en ağır yaşayan ülkedir.
Avrupa Birliği'nin (AB) önceki çabalarının yetersiz kalması üzerine bu ülke geçen hafta yeni ve öncekilere göre çok daha kapsamlı bir kurtarma uygulamasına konu oldu .
Yunanistan deneyimi ilginç. Seçimle işbaşına gelen hükümet Kasım 2011 'de görevi bıraktı. Yerine finans piyasaları konusunda uzman bir başbakanın başkanlığında yeni bir hükümet kuruldu. Yani, demokratik bir hükümetin yerine teknokrat hükümeti oluşturuldu. Anlaşılan bu hükümet de küresel finans piyasalarının bu ülkeye güven duymasına ve Yunan ekonomisinin toparlanmasına yetmedi .
Geçen hafta AB maliye bakanlarının aldığı kararla Yunanistan'a 130 milyar Avro (171 milyar dolar) ek olanak sağlanması ve borçlarının yeniden yapılandırılması yoluna gidiliyor. AB, teknokrat hükümetini de yeterli bulmuyor; Yunan ekonomisini çok daha yakından izlemek üzere yeni bir denetim düzeni oluşturuyor.
Bu kurtarma işleminin öncekiler gibi başarısız olup olmayacağı tartışıladursun, asıl önemli sorun tek başına Yunanistan değildir; küresel kapitalizmin durumu ve geleceğidir. Çünkü Yunanistan yıkımı tekil değildir; başta diğer Güney Avrupa ülkeleri olmak özere tüm dünyada yaşanan ekonomik durgunluğun bir parçasıdır; kısaca küresel yönleri olan bir durumdur. Bu nedenle de Yunanistan olayını küresel düzlemde doğru algılamak gerekiyor.
***
Sovyetler Birliği'nin 1990'lı yılların başlarında dağılmasından sonra dünya kapitalizminin yaşadığı küresel coşku, yaklaşık yirmi yıl sürdü; 2008 sonralarında başlayan ağır ekonomik krizle yarini bundan sonra ne olacak korkusuna bıraktı.
Çünkü küreselleşmenin dayanağı olan üç politika ayağı -serbest piyasa, özelleştirmeler ve devletin ekonomideki yerinin küçültülmesi- krizle birlikte çalışamaz duruma geldi; deyim yerindeyse kırıldı.
Şöyle ki; en aşırı savunucuları bile serbest piyasa mekanizmasının kendi yanlışlarını yine kendisinin düzeltebileceğine artık inanmıyor. Bunun en önde gelen örneği, ABD Merkez Bankası Başkanlığı'nı Ağustos 1987-Şubat 2006 arasında yaklaşık 19 yıl yapmış olan Alan Greenspan'ın açıklamalarıdır. Oysa serbest piyasaya karışılmaz, o kendi yanlışını düzeltir biçimindeki kesin yargı, ekonomik liberalizmin temelidir; diğer politikalar bunun türevleridir.
Özelleştirme uygulamasında, hemen her ülkede sona yaklaşılmıştır. Tersine son bunalım sırasında, ekonomilerinin kimi kilit sektörlerinde kamu mülkiyetine önem veren ülkelerin ekonomik sarsıntıları çok daha kolay atlattıkları görülüyor. Devlet kapitalizminin yeniden canlanması biçiminde yorumlanan bu gelişme, üçüncü politika ayağı olan devletin ekonomideki yerinin küçültülmesini de iyice anlamsızlaştırıyor.
***
Sorun, küresel para sermayesinin güven duygusudur. Para sermayesi, verdiği . borçların geri ödeneceğinden ve kısa dönem kârlarının azalmayacağından kesinkes emin olmak istiyor. Güven duygusunun nesnel ölçüsü saptanamaz; özneldir; buna karşılık kâr ya da getiri nesneldir. Bu ikisi arasındaki uyumsuzluk aslında kapitalizmin doğasında yatıyor; kapitalizm, kendi krizini kendisi üretiyor. Son Yunanistan örneğinde görüldüğü gibi, finans piyasalarında aşın kâr açlığını karşılamak hiç de kolay olmuyor.
Bu nedenle Yunanistan onarımı bu kez tutsa da, bunun, küresel ekonomik bunalımın atlatılmasına önemli bir katkı sağlayacağı çok ama çok kuşkuludur.
Yorum Gönder