AİHM Kararı ve Vahim Tablo! - Mustafa Balbay

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,nin (AİHM) Tuncay Özkan ve Mustafa Levent Göktaş,la ilgili kararının Türkiye'deki ilk yayılış ve tartışılış biçimi Ergenekon davasının tipik bir fotoğrafını ortaya koyuyor.
" AİHM'nin uzmanları bu fotoğrafa hiç dokunmadan mahkeme heyetinin önüne koysalar, önceliği Türkiye'deki medya mahkemelerinin neden olduğu haksızlıklara veririer .
Konuyu üç açıdan ele alalım.
1- Adalet Bakanlığının AİHM'ye gönderdiği bilgiler.
2- AİHM'nin aldığı ara kararın medyada yer alış biçimi.
3- Ara kararın özü.
***
Rıza Türmen'in 16 Şubat Perşembe günü Cumhuriyet'in ikinci sayfasında yayımlanan "AİHM'nin Tuncay Özkan Kararı" başlıklı yazısı gerçek durumu bütün açıklığıyla ortaya koyuyordu. Medyanın yarattığı toz dumandan sonra benim kafam da o yazıyla berraklaştı.
20 Şubat'ta duruşmaların başlamasıyla birlikte Tuncay'dan, Göktaş'tan kararların tam metnini aldım. "Duruşma salonu tutuklusu" neredeyse hepimizin doğal savunmanı avukatlar Celal Ülgen, Hüseyin Ersöz, Serkan Günel'le bunları değerlendirdik.
Adalet Bakanlığı AİHM'ye öyle bir meti n göndermiş ki, evlere şenlik.
Tuncay'ın işlevsiz bir el bombası çeperinden yapılmış mumluğu, "bomba ve patlayıcılar" olmuş; kitaplarında kullandığı, binlerce okura mal olmuş bilgiler, "devlete ait gizli bilgilerin çalınması" olmuş...
Göktaş'ın evinde hiç arama yapılmadığı halde, "evde ele geçen dokümanlar" listelenmiş, tutuklandıktan 3 ay sonra yapılan Poyrazköy kazılarıyla bağlantısı kurulmuş. Yargılandığı iddianamede bile olmayan bu bağlantıyı bakanlık AİHM yolunda kurmuş.
Tuncay için de Ergenekon iddianameleri yetmemiş, Kafes'ten Islak İmza'ya kadar öteki davalardan da yargılandığı havası verilmiş.
Okurken, acaba yanlış mı okuyorum diye birkaç kez başa döndüm.
Öyle anlaşılıyor ki Adalet Bakanlığı, AİHM'ye başvuran herkesin kamuoyunda bilinen davaların tümünde yargılandığı imajını yerleştirmeye çalışıyor.
***
AİHM, Adalet Bakanlığı'nın verdiği bu "bilgileri", "başvurunun kabul edilebilirliğine ilişkin karar" bölümünde özetlemiş. Tarafların görüşünü alt alta yazmış.
İşte bizim iktidar koalisyonu medyamız bu bölümü alıp "AİHM Ergenekon'un varlığını kabul etti, kesin kararını verdi" diye haber yaptı.
Adalet Bakanlığı'nın mevcut iddianameleri kötü biçimde özetleyerek, birbirinin içine katarak verdiği yanlış bilgiler AİHM'nin son kararı olmuştu, başvurular reddedilmişti.
Başka bir deyişle, Ergenekon dalgalan ve İddianameleri nasıl haberleştirilmişse AİHM de bunun bir parçası haline getirilmişti.
Aslında şaşırmak gereksiz ama, yine de bu kadarına pes demeden edemiyorum.
Ne diyelim?
Bakanlık atmış, medyası tutmuş.
... Oysa AİHM, son kararından önceki ara kararını verdi. O da şu:
Yargılamanın adi) yapılıp yapılmadığına dava sürerken karar veremem. Yargılama bittikten sonra başvurursanız ele alırım. O nedenle, bu konuda, şu aşamada verdiğiniz bilgi ve belgeleri dikkate almıyorum.
Ancak, uzun tutukluluk süresi ve tutukluluğa karşı etkili yargı yolunun bulunmayışına ilişkin başvurunuzu kabul ediyorum. Bu konuda hükümetinizden savunma isteyeceğim, ondan sonra karar vereceğim.
Kararın özeti böyle.
Bakanlık 3 ay içinde savunmayı göndermek durumunda. En çok bir 3 ay daha süre isteme hakkı var.
Çok da umutlu değilim ama, dilerim yargı paketleri AİHM deki vahim tablomuzu değiştirir.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget