Akıllı Tahta! - Orhan Erinç

İletişimli tahtaya "akıllı tahta" denildiğinde ortaya çıkmıştı, nasıl akıl yürütüldüğü.
Bilgileri sadece kendisine öğretilenle sınırlı bir aleti akıl sahibi saymak ve sayanları olmayacak ölçüde yüceltmek, milli eğitimin getirildiği düzeyi de gösteriyordu.
Bazı öneriler, bir parlayıp bir sönen yıldızlara benziyordu.
Bunlardan biri de "özel dershanelerin kapatılacağı" yolundaki iddialı açıklamalardı .
Ancak sonra bir de görüldü ki, özel dershanelerin büyük çoğunluğu "dindar gençlik" yetiştirmek isteyen amaç ortaklarına ait.
Yeni gündem maddeleri yaratılarak unutturuluverdi.
Öğrencilerin akıllarını sadece kendilerine öğretilenle sınırlandırmak; neden, niçin, nasıl gibi soruların sorulmasına engeller koymak, zaten hedeflenen bir politikaydı.
Bunu gerçekleştirmenin en sağlam yolu da akıllı tahtayı(?) yaygınlaştırmaktı .
Yayımlanan haberlere göre akıllı tahta ya da tablet bilgisayar için harcanacak para yaklaşık 7.5 milyar liralık bir pazar oluşturuyor.
Aynı tutarın her yıl, ortaöğrenime ya da yükseköğrenime geçebilmek için özel dershanelere ödendiğini de unutmamak gerek.
***
"Akıllı tahta geldi öğretmenlerin pabucu dama atıldı" söylemleri de kulak arkası edilmemeli.
Sadece görselliğe dayalı bir eğitim yönteminin, eğitim sistemimizin en zarar Verici yanı olan ezberciliği daha da katmerleştireceği ise iddiaların bir başkasını oluşturuyor.
"Kompozisyon dersinden vazgeçilmesi ile derdini, düşündüğünü ya da gördüğünü anlatma yeteneğini körelten yaklaşımın, akıllı tahta sayesinde doruğa uluşacağı da eğitimcilerin karşı çıktıkları tersliklerden bir diğeri.
***
Sayın Milli Eğitim Bakanı, 4+4+4 yıllık zorunlu eğitime karşı çıkanları ideolojik yaklaşımda bulunmakla eleştiriyor.
Yapılmak istenenin dayanağının ideolojik olmasını bir yana bırakıp "Eleştirenler ideolojik yaklaşıyor" demek bana pek doğru gelmiyor.
Eleştirenler, Köy Enstitülerinin kapatılmasını izleyen süreçte yaşananları zorunlu .olarak anımsama durumunda kalıyor ve öneriye "Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" örneğine uygun bir biçimde yaklaşıyorlar.
Bu görüştekilerin şimdiye kadar yanılmamış olmaları da yorumlarını haklı kılıyor.
***
Öğrenime başlama yaşının 7 olduğunu düşünürsek, kesintisiz(!) eğitimin ilk bölümünü bitirme yaşı 11 oluyor.
Eski ilkokulları bitirmemiş durumdaki , çocukların normal okullara mı, meslek okullarına mı gitmelerinin tercihini yapacak bir eğitim alabileceklerini söylemek olanaklı görülmüyor. Sistemin altyapısının yokluğu da endişeleri güçlendiriyor.
Çıraklık sürecinin tekmil meslek okullarına girmelerinin ardından zorunlu staj dönemleriyle sınırlı olmasından da vazgeçildiği anlaşılıyor.
Asgari ücretin 16 yaşından küçükler için düşük düzeyde belirlenmesiyle, kayıt dışı istihdam kapsamına resmen çocuk işçileri sömürme olanağının eklenecek olması da sistemin önemli sakıncalarından birisini gündeme getiriyor.
***
2012 yılında eğitim alanına özgülenen Vehbi Koç Vakfı Ödülü, hocaların hocası Nermin Abadan Unat'a verildi.
Cumartesi akşamı düzenlenen törende Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un konuşmasında verdiği bilgileri' yorumsuz olarak aktarıyorum:
"Türkiye genel eğitim kalitesinde 94, matematik ve bilim dalında 103, işletme okullarının kalitesinde 110, öğretmenlerimizin eğitiminde 86'ncı sırada."

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget