Avrupa Borç Krizi Ortamında, Sarkozy’nin Yeniden SeçilmeŞansı Var mı?

Uzun süredir konuyla ilgili anketlere bakıldığında seçilme şansı yok. Sosyalistlerin adayı François Hollanda yapılan anketlerde sürekli Sarkozy'nin önünde yer alıyor. Bu yüzden Nicolas Sarkozy'yi seçimlere iki ay kala "topal Ördek" olarak niteleyenlerin sayısı her gün biraz daha artıyor. Bu yüzden başkanın günlerinin sayılı olduğunu söylemek kehanet sayılmaz. Ancak başta Yunanistan olmak üzere, bir bölük üye ülkeye, Avrupa Birliği'nin zengin takımının uzun süredir "kemer sıkma" politikaları dayatmak zorunda kaldıkları da biliniyor. Sözü edilen borç krizi zamanla had düzeye ulaşmış, kimi üye ülkelerin Avro'dan dışlanması, dahası düpedüz iflası gündeme gelmiştir . Borç krizinin deyim yerindeyse ilk kurbanı komşu Yunanistan olmuş, kemerlerinde sıkılacak delik kalmayan, her an işsiz kalma korkusu içinde yaşamaya çalışan emekçi ve dar gelirli yurttaşlar sokaklara dökülmek zorunda kalmışlardı. Sonuçta, değişen yönetimler ve bir dizi çetrefil çözümlerin devreye sokulmasıyla komşumuz, düze çıkmamışsa da vadesi dolan borçların yeni yardımlarla atlatılmasının yolu açılmış, yönetimin borçlarını ödemek için kemer sıkmaya devam edecekleriyle ilgili yazılı angajmanlara girerek, badirenin şimdilik ertelenmesi sağlanmıştır. Görünen o ki AB'de borç krizi bitmemiştir. Portekiz, İspanya ve çok sayıda ülke sıradadır. Brüksel bir yandan krizi bitirmenin çabasında, diğer taraftan böylesi bir krizin bir daha ortaya çıkmaması için üye ülkelerin bütçelerini yakından İzlemenin ve denetimin yollarını tartışmaktadır.
***
Fransa Başbakanı François Fillon, Atina'nın borçlarını ödemek için kemerleri sıkmayı sürdüreceğiyle ilgili sözlerini yerine getirmiştir. Şimdi verilen sözleri tutma sırası AB'ye gelmiştir. Oysa kemer sıkma başka, insanların boğazını sıkma başkadır. Bir anda işinden olmanın, evini yitirmenin acısı kutsal piyasa ekonomisinin yırtıcılarının yabandadır. Oysa borç krizinin yaratıcıları bizzat kendileridir. Girit sosyalist vekili Michelogiannakis'in vurguladığı gibi yeni kemer sıkmalar sosyal patlamalardan öte işe yaramazlar. Kutsal piyasa ekonomisinin kâr evreninde sıkışan devlete destek olması gerekenler, zaten sıkıntıda olan dar gelirli halk değil, vergi kaçıranlar, karaborsada yakıt satanlar, büyük armatörler, basın devleridir. Oysa devletin açıkların kapatılması için ilk aklına gelen ücretliler, dar gelirliler olmaktadır. Başıboşluğun uygun ortamında milyarlarına milyar katan sayılan parababalarının kapısını çalmak, Sarkozy'nin zengin dostları ünlü Fouquet'nin müdavimlerinin akıllarının ucundan bile geçmez.
Ünlü Le Monde gazetesi başyazısında, yeniden başkanlığa adaylığını koyan Sarkoz'yi "Tutucu bir astardan sonra bir kez daha tutucu bir astar çekme" olarak tanımlamaktadır. Sayın başkan geçen başkanlık döneminde ülkesi ve Avrupa Birliği için Merkel'in dümen suyunda gitmekten öte dişe dokunur bir şey yapmamıştır. Gelecek için ne söyleyeceği doğrusu merak konusudur. Ancak hakkını da yemeyelim. Tüm olumsuzluklara karşın Sarkozy biraz da yakın dostu Berlusconi,nin ünlü sloganı “ Forza İtalya”yı çağrıştıran “güçlü Fransa” belgisini benimsemiş görünmektedir. Beş yıllık iktidarında bunun zerresini sağlayamayan Sarkozy,nin yeni beş yıl daha iktidara geldiğinde bunu nasıl sağlayacağını siyaset çevrelerinde tebessümle karşıladığından kuşku yoktur. Zira sayın başkanın döneminde Fransa , Almanya şansölyesinin sadık sadık bendesi olarak ün kazanmıştı.
Ancak görünen o ki, AB'nin içinde debelendiği borç krizi ve onun doğal uzantısında gelmesi olası resesyonun yakın gelecekte AB'nin borç batağında olmayan zengin ülkelerini de zora sokacağından kuşku yok. Bunlar arasında "kemer sıkma" gibi tatsız dönemlerin de olacağına kesin gözüyle bakılıyor, örneğin lüks yaşam ve tüketim çılgınlığının üst düzeylere ulaştığı Fransa'da kemer sıkma politikalarının genel olarak toplumun canını sıkacağı bilinir. Sayın başkanın lüks ve pahalı yaşam konusundaki zaafı kimse için sır değil. Şimdiden dünya, basınında bu konuda ilginç haberler yer almaktadır, örneğin başkanın Elysees Sarayı'nın garajındaki lüks otomobillerinin sayısı 121 'dir. Yeme içmesi için vergi mükelleflerinin cebinden günlük 28 bin TL almaktadır. Televizyonda görünme hastasıdır. Takıp takıştıran, pahalı saatleri, pahalı yemekleri seven kan kocanın, Bling Bling denilen ve Atlantik ötesinden gelen hip hop'çuların boyunlarına taktıkları zil benzeri aksesuvarları, şatafatlı yaşam biçimini yansıtan argo adıdır. Başkan ve eşinin yıllık harcamaları ise handiyse 115 bin Avro ite İngiliz kraliyet ailesinin harcamalarına eşittir, özetle sıkı bir "kemer sıkma" politikası için biçilmiş kaftan.
***
Umarız uyanık Fransız seçmeni bu kez aynı yanlışa düşmez, zengin dostlarını vergilerin hışmından korumak İçin vergi kalkanı icat eden, en yoksuldan kestiği paralan en zengine aktarmakla övünen birini bir kez daha iktidara getirmez!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget