Gazetelerdeki haberlere bakarsanız;kurultaydan iki gün önce CHP;-hayırlara vesile olur inşallahhh- birdenbire sol parti olduğunu anımsadı.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu da partinin devrimci karakterini dün, her daim kendisini kollayan, destekleyen Hürriyet'e verdiği demeçte vurguladı .
Atatürk'ün önderliğinde, 1923-38 arasında gerçekleştirilen; laiklik, eğitim birliği, medeni hukuk, şapka ve harf gibi dev devrimlere...
... "yeni tüzüğe hiçbir partide o/mayan gençlik kotasını koyduklarını, kadın kotasını yükselterek" yeni devrimler eklediklerini açıkladı ve böylece...
...CHP'nin devrimci karakterinden uzaklaştığını içeren irdelemelere, saptamalara Kılıçdaroğlu kesin yanıt verdi.
Yine dün gazetelerdeki yorum ve haberlere göz atmışsanız, görmüş olacaksınız.
Dünlere kadar CHP'nin sol parti olduğunu vurgulamaktan özenle kaçınan kadro; gazetelere CHP'nin sol bir parti olduğunu şırınga ediyor.
Tabii lafla peynir gemisi yürümeyeceği gibi, sol parti olduğunu söylemek, gerçekten sol bir parti olduğu veya olacağı anlamına da gelmiyor.
Böylece; yeni CHP'nin soldan sağa mı, sağdan sola mı rota çizdiğini saptamaya çabalayacak yeni bir tartışmaya kapı aralanıyor.
***
Hazırlanacağı söylenen yeni CHP'nin yeni programının temel ilkeleri henüz belli değil iken, CHP'nin "yeni sol" mu, yoksa Ecevit'ten aşırma "demokratik sol" parti diye mi anılacağı söylemleri piyasaya salındı.
Oysa Kılıçdaroğlu ve dört kez değiştirdiği yönetim kadrosu:
"... Sağa açılarak oy oranını arttırma gibi, başarısızlığı kezlerce kanıtlanmış bir fanteziye bel bağlayarak oy yitirmeyi sürdürdü.
'CHP'nin çatışmacı imajını ortadan kaldırma' gibi kerameti kendinden menkul bir gerekçeyle AKP politikalarının peşinde sürüklendi.
Verdiği önergelerden bir tanesi bile sonuca bağlanamadığı halde Meclis çalışmalarıyla sınırlı bir muhalefet yürüterek kitleleri uyuttu.
Sermayeye var gücüyle omuz verdi.
Kendi milletvekillerini hapisten kurtarmaya bile gayret göstermedi:
Anayasa değişikliği çalışmalarına katılarak, AKP'nin ülkeyi dinselleştirme çabalarını meşrulaştırdı. Laiklik konusunda duyarlılık göstereceği yerde laiklik tehlikede değil diyerek kendini ve toplumu uyuttu." (Melik Aşık-Açık Pencere köşesi-25.2.2012) Bu saptamalar, sol olduğunu öne süren partinin iki yıldır sağa kucak açan politikalarının özeti...
***
Yeni tüzükte "CHP'nin programındaki anlamlarıyla Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik ilkelerine bağlı" olduğunun altı çizilecekmiş.
Bugüne dek yeni CHP'den; altı ok'ta yerini bulan temel ilkeleri halkın anlayıp sindirmesine...
...örneğin milliyetçiliği, laikliği, halkçılığı, devletçiliği ve de devrimciliği evrensel koşullarda yorumlayıp, toplumun benimsemesini sağlamaya uğraş verdiğine de tanık olmadık.
Parti içinde barış, karşılıklı anlayış, söz ve düşünce özgürlüğünü savunan Kılıçdaroğlu; son demecinde şayet kurultaya katılmazlarsa muhalefete soyunanları partiyi yıpratmakla suçladı. Bunun "bedelini ödeyeceklerini" söyledi.
Bu sözlerin aba altından sopa göstermek anlamına gelip gelmediğini tartışırken; başka bir gazetede Gürsel Tekin 'm demecine rastladık:
"Bugüne kadar (tabii partideki muhaliflerine) hoşgörülü davrandıklarım" söylüyor ve sopayı abanın altından şu sözlerle çıkarıyor:
"Kurultay sonrası her şey değişecek!"
Bugün Güncel'i; Hasan Pulur'un 20 yıl önce, 9 Eylül 1992de bir Kurultay vesilesiyle yazdıklarını aktardığı Milliyetteki "Kurultay" başlıklı dünkü yazısından bir alıntı ite noktalayalım:
“...CHP delegeleri bugün verecekleri oylarla CHP'nin ya Kuvayı M ili iye'den ve milli mücadeleden gelen mazisini gösterecekler ya da CHP'yi mazisini unutan adamların partisi haline getirecekler.”
Yorum Gönder