CHP’nin İkiz Kurultay Krizi - Bedri Baykam

CHP’nin biraz gönülsüzce demokratlığa soyunan iki ucu, hafta sonu iki kurultay toplayarak partinin son 10 yılda yaşanan acayipliklerine bir yenisini ekledi. Bu ikiz kurultayların biri, en büyük salonda, on binlerce konuk ve medya mensubu ile yapıldı. Bu “İktidar”ın kurultayıydı. Bir de ertesi gün, özürlü ikiz muamelesi gören “Muhalefet”in kurultayı vardı. Çok daha mütevazı Ahmet Taner Kışlalı Salonu layık görülmüştü “jet” hızıyla sonuçlandırılan bu kurultaya…
Birinci gün büyük bir görkemle başladı. Dev ekrandan inadına “Gençliğe Hitabe” yayımlanırken, “çoğunluk toplanamadı” dedikoduları alıp başını yürümüştü bile. Neyse ki olayın çeşitli itiş kakışlardan sonra çözüldüğü görüldü de dev bir fiyasko riski atlatılabildi. Bu tüzük olayının neden çok önemli olduğunu herkes kolay anlayamaz. Tüzük, sosyal demokrat bir partinin seçim sonuçlarını toptan değiştirebilen Pandora’nın kutusu gibidir. Mesela, Parti Meclisi seçimi, herkesin yer aldığı “Çarşaf” liste ile mi, yoksa Başkan’ın demokrasiyi yerle bir eden “Blok” listesi ile mi yapılacak? Yanıt: Güya “Çarşaf”la yapılacak ama Blok liste, Demokles’in kılıcı gibi her an kullanılabilecek şekilde orada inatla tutuluyor. Ya da ne yazık ki milletvekili adaylıkları saptanırken genellikle “genel merkez yoklaması” yapılır ve Başkan ile yakın çalışma arkadaşları, her ilin adaylarını belirlerler. Sonra ne mi olur? Aday sıraları açıklandıktan sonra, örgütün bir kısmı istifa eder, bir kısmı küser, “Vay, daha dün partiye giren adam benden önde” diye köşesine çekilir. Bir kısmı “Öldürsen seçimde çalışmam” der. Halbuki tüm üyelerle önseçim yapılsa, kimsenin gıkı çıkamayacak, Parti daha başarılı olacak, herkes işine bakacak; hezimet bile varsa, suçu kendinde arayacak. Partinin içini kemiren koca sıçan yok edilmiş olacak. Peki bu hayati konu gerçekleştirilebildi mi CHP Kurultayı’nda? Hayır. Yüzde 15 (ve ek maddelerle daha fazla) genel merkez kontenjanı korundu!
Ama itiraf edeyim, değişen bazı maddelerden büyük haz aldım. En başta kadınlara ve gençlere olumlu ayrıcalık kotası. CHP siyasetini yakından izleyenler, bu fikri ilk olarak benim 2003 yılında Genel Başkan adayı olduğum süreçte basına ve tüm Türkiye’ye en detaylı şekilde anlattığımı ve ana söylemimi bu devrim üzerine kurduğumu hatırlayacaklar. 2010 Ocak ayında da gerek Sayın Kılıçdaroğlu, gerek Sayın Baykal’a Demokratik Devrim Hareketi’nin hazırladığı ve sayısız parti içi demokrasi atılımı içeren yeni demokratik tüzük çalışmasını aktardık. Sonuçta “Kadınlar ve Gençler” devrimi nihayet iki gün önce yaşama geçebildi. Diğer birçok başka “devrim” ise beklemede. Mesela “Akıllı kart” devrimi… Umarım bu da aynı şaşkınlıkla 10 yıl beklemez!
1. Kurultay’da antidemokratik parti-içi-iktidara takılan birçok maddenin hatırlatılması dışında, Haluk Koç, Sabri Ergül, Örsan Öymen ve ben, ayrıca partinin eksen kayması konusunu konuşmalarımıza yansıttık. Koç artık numaracı Cumhuriyetçilere göre parti siyasetinin saptanmasına son verilmesini talep ederken, Öymen de neden laiklik savunusu ve halkın ekonomik sorunlarının aynı anda ele alınamadığını sordu. Ergül, Kılıçdaroğlu yönetiminin verdiği sözleri unuttuğunu hatırlattı. Kendi konuşmamda ise CHP’nin bu kritik süreçte tek umut olduğunun farkına varıp, iktidara giden yolu bulmasının şart olduğunu vurguladım. Partinin ideolojisi hakkında da şunları ekledim: “Partinin DNA’larıyla oynamayın. Ezber bozmak adı altında CHP siyasi yörüngesinden ve temel felsefesinden uzaklaşamaz. Ezber bozmak, AKP gibi olmak değil, farklı yaşam tarzlarını öne sürmek ve ısrarla faşizme, yobazlığa, emperyalizme bayrak açmaktan geçer… Parti 2-3 milyon kişilik mitingleri şimdi yapmazsa ne zaman yapacak?”
2. Kurultay’da, imzacı muhalifler adına konuşan İsa Gök, kendisine ayrılan yarım saatte çok başarılı şekilde, yapılan tüzük değişikliklerinin birçoğunun neden demokrasiye hizmet etmekten uzak olduğunu net şekilde açıkladı. Medyanın “büyük demokratikleşme” olarak sunduğu Tüzük Kurultayı’nın, esasında 362 muhalif vekil sayesinde toplanabildiğini hatırlatan Gök, partide nasıl tek adam yönetimine gidildiğini, şu andaki verilerle yönetimin 188’e yakın vekili merkez yoklamasıyla belirleyebileceğini ve bunun zaten CHP’nin kapasitesi olduğunu hatırlattı. Sonra ne mi oldu? Alıştığımız şekilde(!) her şey hızla oldubittiye getirilerek paketlendi ve Kılıçdaroğlu “eğreti” reformlarla dolu yeni bir sürece yelken açtı…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget