Kılıçdaroğlu kazandı Baykal kaybetti! - Mustafa Mutlu

CHP’nin dünkü kurultayı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun gücünü ve partideki egemenliğini biraz daha artırdı.

Bunda en çok payda; hiç kuşkusuz, üç kez özel olarak davet edilmesine karşın kurultaya gelmeyen önceki Genel Başkan ve bugünün Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ındı...
***
Ne yalan söyleyeyim; ben muhalif milletvekili İsa Gök’ün fazla bireysel görünen ve biraz da şov kokan itirazlarına, Önder Sav ekibinin kurultaya gelmeyerek Anıtkabir’e gitmesine, sonra da bir otelde basının karşısına çıkmasına çok da fazla takılmadım.

Bu “muhalif hareket”in CHP’yi böleceğine ise; özellikle dünkü kurultayı izledikten sonra kesinlikle ihtimal bile vermiyorum.

Çünkü Önder Sav’ın da dün bizzat açıkladığı gibi, bu ekibin, bir kapıdan kovulsalar bile öbür kapıdan tekrar CHP’ye gireceklerini biliyorum...

Benim en çok dikkatimi çeken şey, CHP’nin yıllarca Genel Başkanı olan Deniz Baykal’ın vefasızlığı ve sorumsuzluğu oldu.

Zaten kurultayın başından sonuna kadar salonda en çok konuşulan konu da, Baykal’ın gelip gelmeyeceğiydi.

Bu konu; yapılan tüzük değişikliğiyle getirilen yeni düzenlemelerin bile önüne geçti.
***
Baykal bana göre, sırf Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının yanında görünmemek için salona gelmeyerek, CHP kurultayına saygısızlık etti...

Başına kaset felaketi geldiğinde bile son dakikaya kadar ağzının içine bakan, hatta evinin önünde çadır kurup direnen delegeleri üzdü.

Ondan beklenen, kesinlikle bu kurultaya katılması ve eğer gerek duyuyorsa kürsüye çıkıp parti yönetiminin hatalarını tek tek sıralamasıydı.

Çünkü onun gibi deneyimli bir eski Genel Başkan’a bu yakışırdı.
***
Hava almak için dışarı çıktığımda kendimi bir delege grubunun içinde buldum... İçlerinden birinin, Deniz Baykal’ın gıyabında ve ona hitaben söylediği sözleri aktarmayı görev biliyorum:

“Kardeşim madem kurultaya bile gelmeyecek kadar nefret ediyorsun bu yönetimden, madem bu kadar kin dolusun; o zaman daha sekiz ay önce neden milletvekili olmayı kabul ettin? Aynı insanlar vekillik teklif edince havada atlayacaksın, iş kurultaya gelmeye ve partiye katkıda bulunmaya gelince sıvışacaksın... Olmadı Sayın Genel Başkanım, olmadı! Biz sizi büyük hedeflerin adamı olarak tanımıştık ama siz küçük oyunların adamı çıktınız...”
***
Kısacası, dünün “görünmez kahramanı” Deniz Baykal’dı...

Kurultaya katılmayarak, kendisine gönül veren ve hâlâ “Acaba döner mi” umuduyla bekleyen delegelerin gözünden bile düştü...
*****
Günün Sorusu

Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayda yaptığı konuşmada, “Gelin özel yetkili mahkemeleri kaldıralım. Gelin infaza dönüşen tutukluluk sürelerini kısaltalım. Gelin faili meçhul cinayetlerde zaman aşımını kaldıralım. Gelin 12 Eylül yasalarındaki tüm antidemokratik düzenlemeleri ve YÖK Yasası’nı değiştirelim. Gelin seçim barajlarını kaldıralım. Gelin Toplantı ve Gösteri Yasası’ndaki antidemokratik hükümleri düzeltelim. Gelin militanlaşan yargıya son verelim ve vicdanı olan bir yargı yaratalım. Gelin özel yaşamı koruyalım” diyerek iktidar ve muhalefet partilerine çağrıda bulundu... Sorum size:

Size göre Başbakan Erdoğan bu çağrıya nasıl bir yanıt verir?
*****
Kurultay’dan notlar

- CHP kurultaylarını izlemek biz gazeteciler için tatsızdır. Çünkü küçücük salonlara binlerce kişi doluşur. Sonuçta içeride nefes bile alamazsınız... Dün bu kötü gelenek yıkıldı ve fazla izdiham yaşanmadan, rahat bir kurultay gerçekleşti. Demek ki... İsteyince, CHP de yapabiliyormuş!

- CHP bu kurultay için salon kirası dahil 470 bin lira harcadı. Organizasyon için profesyonel hizmet alınmadı, partinin gençlik örgütü bu işi üstlendi.

- Gazetecilere ev sahipliği konusunda son derece titiz davranıldı. Çay, kahve, su servisi, özel görevliler tarafından aksatılmadan gerçekleştirildi.

- Partinin ağır topları sayılan önceki genel başkanlar ile yabancı konuklar, salonun özel localarında yine oldukça özel bir hizmet alarak kurultayı izledi.

- Silivri Cezaevi’nde bulunan İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın mesajı okunduğunda, konuk tribünlerindeki bazı kadın katılımcıların gözyaşlarını tutamadıkları görüldü.

- Kurultayın gerçekleştiği spor salonu 12 bin kişilikti ve tüm koltuklar doluydu... Sahada da bin kişi olduğunu varsaysak; en fazla 13 bin kişinin dünkü kurultaya katıldığını söyleyebiliriz. İki bin kişi de içeriye giremeyenler olsa; eder 15 bin... Ancak Divan Başkanı Adnan Keskin, salonda 30 bin kişi olduğunu ilan ederek biraz fazla uçtu.

- Programa göre Kemal Kılıçdaroğlu salona dokuzda gelecekti... Ama yaklaşık bir buçuk saat gecikti. Bu gecikmenin, kurultayın gerçekleşmesi için gereken delege sayısına ulaşmada yaşanan sıkıntıdan kaynaklandığı iddia edildi.

- Kurultayın genelindeki düzen, her zaman olduğu gibi Genel Başkan’ın salona girişinde yine bozuldu... Kılıçdaroğlu ve eşi oldukça sıkıntılı anlar yaşadı...

- Delegeler ve konuklar Anadolu Ateşi’nin yarım saatlik gösterisini beğeniyle izledi. Ekibin ilk dansı için, Alevilerin marşı haline gelen “Haydar Haydar” türküsü çalındığında, salonun özellikle konuk tribünlerinden büyük bir alkış sesi yükseldi.

- Konuk tribünlerinde gençlik ve kadın örgütleri ağırlıklıydı. Bu iki grup, ellerindeki döviz ve pankartları bir dakika olsun indirmedi.

- İsa Gök’ün sahne önündeki ‘itiraz şovu’na en büyük yuhalama ve ıslık protestosu da yine bu tribünlerden geldi.

- Partinin medyatik milletvekilleri, canlı yayın yapan televizyonların ilgisini çekebilmek ve uzatılan her mikrofona konuşabilmek için delege tribününde değil de medyaya ayrılan bölümde kurultayı izledi.

- Kemal Kılıçdaroğlu bir saatlik konuşmasını yaptığı sırada sahaya inen Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, gazetelere ayrılan bölümlerde oturanları tek tek selamladı. Zaman Gazetesi’ne ayrılan bölümde uzun süre kalması ve sohbet etmesi ise kendisini merakla izleyen siyasi rakiplerinin dikkatlerinden kaçmadı.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget