Sunacağım tablo tarihin tekerrürü mü yoksa ilahi adalet mi, siz karar verin!
Bülent Ecevit’i Başbakanlıktan götüren iki konu vardı.
Birincisi bozulan sağlığı, diğeri ABD’nin Irak’ı işgal planına “hayır” demesi ve Washington’un kalemini kırmasıydı!
Ve bugün:
Halk nazarında hala yüzde 50’ler civarında bir potansiyeli olan Başbakan Erdoğan’ı siyasi ikbali anlamında iki şey tehdit ediyor.
Birincisi zuhur eden hastalığı, ikincisi ABD’nin Suriye’yi işgal emrine uyup uymayacağı!
Dün ile bugün arasındaki bu müthiş benzerliğe bakar mısınız!
Diyeceksiniz ki Tayyip Bey, Ecevit örneğini gördükten sonra deliğe süpürülmemek için ABD’yi karşısına almaz ve onun dediğini yapar yani Suriye’ye savaş açar!
Yoook o iş o kadar kolay değil, tersine öyle bir tutumun ABD’yi karşısına almaktan bile çok daha büyük riskleri var!
Mesela neler mi?
* Suriye’nin mukabelesi yani savunma adına Türkiye’yi fırlatacağı füzelerin öldüreceği binler ya da on binler!
* Suriye’den gelecek Mehmetçik tabutları ile toplumun, “Bu bizim savaşımız değil, bu çocuklar kimin için ölüyor” sorularının yüz binler tarafından sokakta sorulması!
* Suriye bağlamında duruşu net olan ve Türkiye’ye ikazlarda bulunan Rusya’nın alacağı tavır ve buna paralel olarak Rus doğal gazının kesilmesi ile üretimimizin stop etmesi ve de her yıl Türkiye’ye gelen milyonlarca Rus turistin rezervasyonlarını topyekün iptal etmesi.
* Keza İran’ın doğal gaz vanasını kısıp Ankara’ya açık tavır alması!
* Bütün bu gelişmeler ışığında ekonominin rayından çıkması ve daralan üretimle yüz binlerin bir anda işsiz kalması ve doların 3 bin liralara dayanması!
* Rusya ile İran’ın tam bu süreçte Türkiye içinde tedhiş yapması için kimi terör örgütleri ile anlaşması ve Türkiye’nin kana boğulması!
* PKK’nın bu kaos ortamını fırsat bilip isyan etmesi ve bağımsız talep etmesi!
Hayır bu ve buna benzer ihtimaller sürpriz şeyler değil tersine Türkiye’nin Suriye’ye müdahale ettiği saat gündemdedir!
Durum bu ise açıkça görülüyor ki Suriye bağlamında ABD ve Haçlı’larla işbirliği yapmanın sadece dini ve tarihi sorumluluğu olmayacak aynı zamanda reel yani güncel yansımaları da olacak!
Tablo Tayyip Erdoğan açısından şekilde görüldüğü gibi “yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal” misalidir!
Peki çıkış yolu mu?
Tarih Irak işgali olayında ABD’ye hayır diyen Ecevit’i Müslüman katliamının işbirlikçisi diye yazmayacak ama Tayyip Erdoğan eğer ABD ile beraber Suriye’de Müslüman avına çıkarsa hiç kuşkunuz olmasın ona Haçlı işbirlikçisi yeni Firavun yaftasını yapıştıracaktır!
Aman Tayyip Bey dikkat!
Dün hain ve alçaktılar, bugün yoldaş!
Zerre vicdanı, zerre insafı, zerre ahlakı ve zerre imanı olan herkes hakkı teslim edecektir!
Kendine güya İslamcı diyen o malum güruh için dün düşman kimdi!
Haçlılardı, Siyonistlerdi, Masonlardı, Bilderbergcilerdi ve de ABD idi, AB idi değil mi?
Peki bugün bu saydıklarımı düşman diye hedefe oturtuyorlar mı?
Tam tersine onlarla şimdi el ele, gönül gönüle amaç birliği içindeler!
Malatya’da İsrail’i korumak için kalkan kuruldu tepki koyan var mı?
Artık Siyonistler, Masonlar, Haçlılar diye başlayan söylemlerin yerine başka şeyler aldı!
Ne gibi mi?
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne salya akıtmak ya da Ergenekon tanımlamaları gibi!
Bakın TSK içindeki münferit yanlışlara biz de itiraz eder ve karşı çıkarız ama Türkün Ordusunu kurumsal olarak hedefe oturtmak aslında Türkün kendisini hedefe oturtmak değil mi?
Hem bu Ergenekon diye iddia edilen mücerret heyulanın ardında bakın Haçlı yok, Siyonistler yok, Masonlar yok, Bilderbegciler yok, ABD ile AB de yok, tersine bu saydıklarımın tamamı Ergenekon’un can düşmanı değil mi?
Peki bu tablonun zerre muhakeme kabiliyeti olanlar için hiç bir anlamı yok mudur?
Fethullah Gülen kaç oy alır? Önce CNN-Türk’te Cüneyt Özdemir.
Akabinde Hürriyet’te Ertuğrul Özkök!
Peşi sıra onlarca yazar F Tipi Cemaatin 8-9 milyon mensubunun olduğunu yazdı veya dillendirdi!
Bunlar ya sayı saymayı bilmiyor ya da dayak yemediler!
Tamamı olmasa da büyük bölümü belli ki Cemaate cici görünmek adına dezenformasyon taarruzundalar!
Ulan değil 8-9 milyon, bu F Tipinin 500 bin mensubun olduğu kanıtlansın vallahi kalemimi kırar bu mesleği bırakırım!
Bakın 70’li yıllardan beri aktif olarak sağ camialarda yoğrulan biri olarak çok çok eminim ki bu F Tipinin yekunu yüz binlerle değil sadece ve sadece on binlerle ifade edilebilir!
Sakın ama Zaman Gazetesi şu kadar yüz bin satıyor demeyin!
O satışın yüzde 99’u balyalarla apartman önlerine bedava bırakılan ya da elden bedava dağıtılanlardır!
Zaman Gazetesinin gerçek satışı ise sadece sadece 21 bindir yani bayii satışı odur!
Peki sesleri o kadar niye mi çok çıkıyor?
Medyada çok etkin olmaları ve de Cemaat mensuplarının devletin kilit noktalarını ele geçirmesiyle korku salmalarından!
Fethullah Gülen’in değil 8 milyon, 3 milyon müridi olsa parti kurar be!
Hadi kursun bir parti de 200 bin oy alabiliyor mu görelim!
Bu CHP ve MHP ile niye olmaz
Bakın bendeniz muhalefete muhalefet etmeyi pek içime sindiremem!
Seçim sürecinde ülkeyi uçuruma götürüyor endişesi ile gazeteci kimliğime rağmen AKP’ye karşı çıkıp muhalefete açıktan oy istedim.
Ancak insaf ile söyleyin bu CHP ile MHP yapısı var oldukça AKP’nin yine seçim kazanacağı ortada değil mi?
İşte anketlerin tamamında AKP yüzde 50’nin üstünde!
Durum bu ise bu CHP ile MHP’nin yenilenmesi gerekmiyor mu?
3 yıl sonra yapılacak olan bir seçimin sonucu bugünden belli ise yani mevcut iktidar dördüncü kez açık ara şampiyonluğa koşuyorsa bunun bir anlamı ve mesajı yok mudur?
Partiler dernek değil, ülke yönetimine talip siyasi kurumlardır dolayısı ile CHP ile MHP’yi dernekleştirip AKP’nin önünü ilelebet açmanın yorumu ancak görevlendirilme ile izah edilebilir!
Lafı dolandırmayacağım CHP ile MHP tabanı artık dış kaynaklı bu görevlendirmeye isyan etmeli ve kendi tercihini başa getirmeli, aksi taktirde “Su akar Turko bakar” misali Emperyalizm operasyonlarına devam ederken seyirci olmaya devam ederiz!
Sabahattin Önkibar/Yeni Mesaj
Yorum Gönder