Sevgili okurlar; geçen haftanın sürprizlerinden biri AKP’li milletvekillerinin Milli Eğitim sistemini tamamen değiştiren yasa teklifi vermeleri oldu. Zorunlu eğitimi güya 8 yıldan 12 yıla çıkarmak gibi çok önemli(!) bir gerekçesi olan teklifin “dindar gençlik yetiştirme” ve “kızları evlerine kapatma” operasyonu olduğu görülüyor.
8 yıldan 12 yıla
Meclis Komisyonu’nda görüşülmeye başlanan ve sayısal üstünlüğü sayesinde AKP’nin mutlaka çıkaracağı yeni yasaya göre hesapta zorunlu eğitim 8 yıldan 12 yıla çıkarılıyor. Ancak fark şu ki, 8 yıllık zorunlu eğitim kesintisizdi. Getirilen yeni düzenleme aslında sadece ilk 4 yılı zorunlu kılıyor, devamı ise biraz keyfe keder .
Yeni dönem 4+4+4
AKP yeni sistemde eğitim sürecini kısaca 4+4+4 olarak tanımladığı 4’er yıllık dilimlere bölüyor. İlk dört yıl ilkokul ve zorunlu. Sonraki 4 yıl ister ortaokula gidecek öğrenci isterse bir meslek eğitimine yönelecek. Yanı sıra, açık öğretimi andıran evde eğitim geliyor. Son 4 yıl ise lise gibi düşünülüyor. O da ikinci 4 yıl kapsamında.
Mesleğe yönlendirme
Teklif sahipleri eğitim sisteminin öğrenciyi mesleğe yöneltmediğini, üstün zekâlı veya özürlü çocukların yeterli eğitimi alamadıklarını ileri sürerek yeni sistemin mükemmel olduğunu ileri sürüyor. Oysa bu sistem aynı zamanda özellikle kız çocuklarını okullardan tamamen uzaklaştırmaya ve hatta çoğunu eve kapatmaya yönelik.
Dindarlık ve özgürlük
AKP’nin getireceği yeni sisteme anlatıldığı gibi olumlu yönden bakamıyorum. Çünkü yeni sistemle iki önemli hedef belirleniyor. Birincisi, Başbakan’ın “dindar gençlik yetiştireceğiz” sözlerinin uygulama alanı belirleniyor, ikincisi ise giderek özgürleşen ama şimdilik başları türbanlı kızlardan duyulan rahatsızlık ve endişe.
Kızlar özgürleşiyor
Önce kızların özgürlüğünden başlayayım. Sosyolog Nilüfer Göle 1990’lı yıllarda türban gerçeğini irdelerken, türbanın aslında genç kızların “evden çıkma özgürlüğü” olduğunu ileri sürmüştü. Bu tez zamanında eleştirilmişti ancak şimdi görülüyor ki, türban takan genç kızların büyük çoğunluğu özgürce evden çıkmak için örtünüyor.
Her yerde türbanlılar
Bugün başınızı nereye çevirseniz mutlaka türbanlı bir genç kıza rastlıyorsunuz. Sokaklarda, parklarda, eğlence yerlerinde, alışveriş merkezlerinde, kimi içkili mekânlarda, konserlerde, maçlarda, kafelerde çok sayıda türbanlı genç kız var. Bu durum “işte normalleşiyoruz, doğrusu buydu” mantığı ile topluma da kabul ettirildi bir anlamda.
Özgürlük artıyor
Ancak geçen süreçte, türbanlı kızların aslında hiç de sanıldığı gibi mazbut, kendi halinde, inancı gereği yaşayan kızlar olmadığı da anlaşılmaya başlandı. Konserlerde çılgınca dans edip şarkı söyleyen, parklarda sevgilileri ile el ele oturup hatta öpüşen, nargile kafelerinde yan yatıp nargile içen kız sayısında artış oldu.
Hoşgörü azalıyor
Önceleri kızların her yerde boy göstermesini övenler, giderek bu manzaraları eleştirmeye, özellikle palazlanan bazı dindar ailelerin tıpkı eleştirdikleri burjuva özentileri gibi olduğunu yazıp çizmeye başladılar. Türbanlı kızların ahlakı da sorgulanıyordu artık. Türban dayatması ile güya sağlanan özgürlükler artık batmaya başladı.
Bu kadarı yeter
AKP’nin getirdiği yeni düzenleme ile siyasi olarak kullanılan türbanlı kızlar özgürlüğünün sonuna gelindiğini gösteriyor. Çünkü bu zihniyetin kadınlara olan ihtiyacı artık bitti. Kızlar kullanıldı, Türkiye önemli ölçüde dönüştürüldü, artık kızlar üzerinden siyaset yapmanın fazla gereği kalmadı. O halde kızlar artık evine dönecek.
Zaten bir yalandı
İktidar zihniyeti, önce üniversiteleri bahane ederek kızların eğitim özgürlüğünün ellerinden alındığını ileri sürüyordu. Amaç masumdu, kızlar da istedikleri yerde okumalıydı, inançları bir engel yaratmamalıydı. Ama meselenin aslında bu olmadığı iktidar mensuplarının kendi kızlarına yönelik uygulamalarından anlaşılıyor.
Diplomalı ev kadınları
İktidar mensuplarının çoğunun eşleri de kızları türbanlı. Hepsi üniversitede okumak istiyor ve okuyor da, ama Türkiye’de ama yurt dışında. Eğitimlerini görüyorlar, ancak sıra çalışmaya gelince neredeyse hiçbirini göremiyoruz. Hepsi türbanla gittikleri üniversitelerden diplomalarını alıyor sonra evlerine çekiliyor nedense.
Neden çalışmazlar?
Bunu merak etmiyor musunuz? Örneğin Başbakan’ın kızları çok güzel okullarda okudular ama evlenip evlerinin kadını oldular. Aldıkları eğitimin gereğini yerine getirmiyorlar. Çoğu bakanın yetişkin kızlarının durumu bu. Sadece onlar değil, türban dayatması ile üniversite kapılarına yığılan pek çok kızımızın kaderi bu.
Şirketler de almıyor
Türbanla üniversite okuyup mezun olanların büyük çoğunluğu evde otururken çalışmak isteyen de zaten yer bulamıyor. “Laik” olduklarını söyleyenler diyelim ki türbanlıları işe almıyor, peki AKP’li şirketlerde neden türbanlı çalışan yok? Olanlar ya küçük işlerde çalışıyorlar ya da müşterilerle direkt ilişki kurulmayan bölümlerde.
Oturun evinizde
İktidar zihniyeti aslında bu. Türbanlı ya da türbansız kadınların sosyal hayatta, iş dünyasında, siyasette olmasına tahammül edemiyorlar. Bu zihniyet için kadının yeri evi. Kadın ancak kadınsal ilişkilerin ağır bastığı sosyal yardım hizmetlerinde bulunabilir. Bunun dışında olması bu zihniyetin erkekleri için rahatsız edici.
Konuşamıyorlar bile
Televizyonlarda erkeklerle kıyasıya çatışan türbanlı kadınları görüyorsunuz. Çok merak ediyorum, örneğin ekranda benimle konuştukları üslup ve dille, kendi camiaları içinde konuşabiliyorlar mı? Erkekler kendi aralarında bu kadınlara söz hakkı tanıyor, onları dinleyip onlara değer veriyor mu? Kimse kendisini kandırmasın, bu olmuyor.
Dindar gençlik yetiştirme
AKP’nin getirdiği yeni eğitim sisteminin şimdilik görünmeyen bir diğer yanı da Başbakan’ın dile getirdiği “dindar gençlik yetiştireceğiz” söyleminin hayata geçirilmesidir. 4 yıllık zorunlu birlikte eğitimden sonra çocuklar meslek seçmeye de yönlendirilecek. İşte hazırlanan plan burada ortaya çıkacaktır. Bakın neler olacak?
İmam hatiplere geçiş
Hepimiz biliyoruz ki AKP’nin üzerinde durduğu “meslek eğitimi” tek kapıya çıkıyor. Bu zihniyetin meslek okulundan anladığı sadece imam hatiplerdir. Şu anda 8 yıllık zorunlu eğitim nedeniyle, ilk beş yılı bitiren çocuklar imam hatiplere gidemiyor. 3 yılları daha var. Oysa bu zihniyet çocukları daha erken ele almak istiyor.
Meslek kandırmacası
Bana “niyet okuyor” demeyin, çünkü okusam da okumasam da gidilecek yer budur. Meslek eğitimi adı altında bir süre sonra daha fazla imam hatip lisesi açılacaktır. Sonuçta bir gün göreceğiz ki imam hatiplerin sayısı normal lise sayısına ulaşmış. Gerekçe de çok masumane gelecektir. “Halkımız bunu tercih ediyor.”
Katsayı yok nasıl olsa
Söylenecek şudur: “Eskisi gibi katsayı engeli olmadığından, aileler çocuklarının hem iyi bir eğitim almasını hem de dinlerini iyi öğrenmesini tercih ediyor. İmam hatibe giden çocuklarla normal liselere gidenler aynı dersleri okuyor. Ama imam hatiplerde dini eğitim de görüyorlar.” İşte “dindar gençlik yetiştirme” formülü.
Dindardan rahatsızlık
Bunları söyleyince hemen “bir insanın hem okumasından hem de dindar olmasından neden rahatsız oluyorsunuz?” demagojisi yapılıyor. Oysa kimsenin dinden, dindar insanlardan şikayeti yok. Ama söz konusu dini siyasete alet etmek ve bunun için çocuk yaştan başlayan ordular yaratmak olunca aklı başında herkesin buna tepki göstermesi gerekiyor.
CHP Kurultayı
CHP tüzük kurultayını yaptı. Kılıçdaroğlu kesin bir zafer daha kazandı. Bundan sonra önü açıktır, muhalefeti etkisiz hale getirmiştir. Açıkçası artık hiç bahanesi kalmamıştır. Şimdi sıra halkın taleplerinin ve beklentilerinin karşılanmasına gelmiştir.
Hepinize iyi haftalar dilerim.
Yorum Gönder