Düşten Kâbusa - Oktay Akbal

On yıldır hep aynı şeyleri yazıyoruz! Yalnız ben değil, hemen bütün köşe yazarları da...
Kimimiz eleştiri, uyarı, anımsatma, doğru yolu kendimizce gösterme!.. Kimimiz de körü körüne ya da çıkar hesabıyla iktidara destek olma, övme, yüceltme...
... Gazete okurları niye okuyor hep aynı yazıları? Okuyor mu? Orası da şüpheli... Bakıyor şöyle başlıklara göz atıyor, belki biraz da köşelerdeki yergilerin, övgülerin başına sonuna!...
Ben dört gazete alıyorum. Ayrıca bilgisayarda, hemen hepsine bir göz atıyorum...
İlle de okumak istediğim yazarlar var. Acaba daha kötü nasıl yazılır, daha yakışır övgüler nasıl yapılır diye düşünerek! On yıldır bu böyle! Her sabah okuyuşlarında ülkemizin yerinde saydığını, hiçbir düzeltmeden geçmediğini, bu gidişle geçemeyeceğini, hatta daha da kötülere gideceğini görerek....

***

Bu Cumhuriyet nasıl kuruldu, nasıl seksen dokuz yaşına geldi diye kendimce bir tarihsel bilanço çıkarmak istedim. Önce ilk on yıl!.. Benim gerçekten yaşadığım zaman parçası! Yaşadığım diyorum, bilerek, duyarak, anlayarak, severek... Hadi bir on yıl daha!. Derken, savaş yılları... İsmet Paşa’nın büyük çabasıyla savaş dışı kalışımız. Sonra da birdenbire demokrasiye geçişimiz, geçme hevesimiz...
Tek parti iyiydi kötüydü tartışmak uzun sürer, bir sonuca varılmaz. Tek parti CHP, 1950’lere kadar belirli bir kişilikteydi. Son günlerde bozulmaya başladıysa da önemli hamleleri yapmaktan vazgeçmemişti daha...
Örnek mi? Toprak Yasası’nı çıkartmak, köylüleri toprak sahibi kılmak, ağalara beylere çıkar kapılarını kapatmak!.. Oysa ağalar, beyler CHP’de de çoktu! İşlerine gelmiyordu “Toprak işleyenin su kullananın” ilkesine boyun eğmek....

***

Birleştiler, toplaştılar, ağalar, beyler, beyefendiler bir partide buluştular. Çok partili yaşama geçtik... Olacak olanlar oldu bu geçmeyle! “Halk iktidara geldi” söylentileriyle halkın gerçek çıkarları, gerçek aydınlanması bir yana itildi. Köy Enstitüleri’nin kapatılmasıyla yığınları cahillikten uyandırma girişimi önlendi, Halkevleri’nin yok edilmesiyle halkın bilinçlendirilmesi sona erdirildi. Karanlık bir döneme geçildi, demokrasi, özgürlük diye diye....

***

Evet, on yıldır da hep aynı şeyleri yineliyoruz. 46’ları, hatta 50’leri bile arıyoruz. Yeni bir 27 Mayıs devrimini bekleyenlerimiz de var, “Ah neydi o 27 Mayıs, demokrasiyi yok etti” diye çıkışanlar da...
Gide gide tek adam egemenliğine ulaştık. Ustalık mustalık diye diye demokrasi denen rüyanın bir kâbusa dönüşüne tanık olmaktayız!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget