HER iktidarın belirli konularda oluşturup uygulamaya çalıştığı bir temel tutumu olur, ona "partinin politikası" denir Bu anlam, İktidar mücadelesi olarak bilinen "politika" sözcüğünün anlamından farklıdır; daha doğrusu, aynı sözcüğün farklı anlamlarından biridir bu; örneğin falanca partinin 'milli eğitim politikası" dendi mi, anlaşılması gereken, partinin o alanda ne yapmak istediği ve sürdürmeye çalıştığı genel tutumdur .
Şimdiki bakan "4+4+4" formülünü ortaya atınca herkesin “ne yapmak istiyor” diye pür dikkat kesilip düşünmeye ve tartışmaya başlaması gerekmez miydi? Uzun uzadıya anlatmak gerekmez, toplumun geleceği söz konusu. Ama yine de pek aldıran yok,
Oysa bu ülkede bir yığın üniversite var. Hem de büyükçe bir bölümünde tam bu konuya ilişkin "eğitim fakültesi" olan, iki yüzü aşkın üniversite. Onlar nerede?
Elbet toplumun her kesimi, analarla babalar ve gençler de bu konuyla ilgilenip tartışmalı ama. asıl ses çıkarması gereken, üniversitelerdir. Tamam, eğitim fakültelerinin bir tür "öğretmen okulu" olmak gibi işlevleri de vardır ama. asıl amaç ülkenin eğitim sorunları ve gereksinimleri konusunda kafa yormak, araştırma yapmak, düşünce ve "politika" taslaktan üretip tartışmak olmalı herhalde.
Yeryüzünün en kritik köşesindeki yetmiş beş milyonluk koskoca bir ülkenin eğitim politikası, anaokullarından başlayıp en yüksek basamaklara varıncaya kadar, kişisel tercihi bilinen tek bir politikacıya mı bırakılmalı?
Bir dönem Üniversitelerarası Kurul diye bir organ vardı ve bu gibi sorunlar gündeme gelince oradan ortak bir görüş duyulur, insanlar bilim dünyasının tepelerinde neler düşünüldüğünü öğrenirdi. Şimdiki suskunluk neyin nesidir? Kimse, cüppeler giyilip sokaklara dökülünsün istemiyor ki onlardan. İstenen, sadece bir ses. Ses.
Ama, yalnız orada değil, her yerde "korku imparatorluğu" diye kavram oluşturulmuş, başta kavramı imal edenler olmak üzere herkes onun gölgesinde istirahata çekilmiş. Amma tuhaf memleket.
Yorum Gönder