Sen hangi kinin takipçisi ve davacısısın Tayyib Bey? - Sabahattin Önkibar

Başbakan Erdoğan AKP’li gençlere kininin davacısı olan bir gençliği arzuladığını ifade ediyor.
Hayır, edilen bu söz dil sürçmesi falan değil, tersine taammüden söylenmiş zira Tayyip Bey video konferans mesajını karşısında yazılar akan camdan iletmiş.
Öyle ise soralım, davacısı olunacak olan o kin nedir?
Kin denilen şey öç almak olduğuna göre Başbakan’ın işaret ettiği düşman ya da hasım kimdir?
Evet, şanlı dinimizin ayet ve hadislerinde yasakladığı kin tutmayı mütedeyyin olarak bilinen bir Başbakan gençliğine nasıl tavsiye eder?
Yoksa Tayyip Bey’in “kin duyunuz” dediği İslam düşmanları mıdır?
İyi ama ayinesi işse kişinin Başbakanımızın öyle bir derdi yok ki.
Erdoğan Irak’ta bir buçuk milyon Müslüman Haçlı zihniyeti tarafından katledilirken zerre umursamadı, tersine müminlerin katline İncirlik’i kullandırarak fiili destek sundu.
Dahası, on binlerce mümin hanımefendinin ırzına geçen Amerikan askerlerine duacı bile oldu.
Keza dün Irak’ı kana boğanların bugünkü Suriye tezgâhına da karşı bir tutum almıyor.
En önemlisi üstlendiği Büyük Ortadoğu Eş başkanlığını şeref payesi gibi gördüğünü söylüyor.
Yahu bu BOP denilen şey Haçlı Seferlerinin siyasi planlaması değil mi?
Durum bu ise ortaya çıkan sonuç Başbakan’ın kinlenin dediği zümre asla ve kat’a Türk ve İslam düşmanları yani Haçlılar değil .
Peki, onlar değilse kim?
İşte bu sorunun cevabı Tayyip Erdoğan portresini ve onun bilinçaltını ele veriyor. Şimdi birileri çıksa ve Erdoğan’ın kastı Atatürk ile Cumhuriyettir dese çok mu haksız olur?
Ortaya çıkan tablo şudur:
Tesadüfen Başbakan olunuyor da, tesadüfen devlet adamı olunamıyor.
İnsaf ile söyleyin bulunduğumuz iklimde koskoca bir Başbakan’ın gençliğe tavsiyesi kinlenin mi olmalıydı?
Sen birilerine kinlen dersen onun karşıtı da etki-tepki realitesinden hareketle kinlenmez mi?
Tayyip Bey kinle kim abat olmuş söyler misin?
Kin kültürü cepheleşmeyi getirdiğinden sana belki oy getirir de Türkiye’yi devletiyle milletiyle böler Sayın Başbakan!
Bir kez olsun kendini değil, ülkeyi düşün Sayın Erdoğan.
İşte Merkel’in Almanyası, işte Erdoğan’ın Türkiyesi
Türkiye’de demokrasi var mı?
Başbakan ile güruhuna sorsanız alası var!
Hukuk var mı?
En üstünü var!
Peki, gerçek bu mu siz karar verin?
Alman Cumhurbaşkanı Chirstian Wulff istifa etti.
Niçin mi?
Tanıdığı bir işadamından düşük faizle kredi aldığından.
Evet, istifa nedeni bu haberin duyulması ve basının tepkisi sonucu olmuştur.
Gelelim Türkiye’ye.
Başbakan Erdoğan’ın arkadaşlarını ilgilendiren Deniz Feneri davasında savcılar iyi iz sürünce anında görevlerinden alındı ve dahası haklarında 11 yıl cezalı davalar açıldı.
Bakan Beşir Atalay’ın koruma polisi Deniz Fenercilere, yarın siz de arama yapacaklar diye haber gönderdiği kanıtlanıyor, umursayan yok. Aynı şekilde savcı, Başbakan’ın sevdiği bürokrat Hakan Fidan’ı ifadeye çağırınca anında görevden el çektirildi ve Fidan kanun ile korumaya alındı. Başbakan’ın çok yakın dostu işadamı Remzi Gür TMSF’den Halis Toprak’ın, benim o evimin değeri 110 milyon dolardır dediği Aslanlı Köşkü’ne 16 milyon dolara sahip oldu medyada haber bile olmadı.
Keza yine Başbakan’ın damadının Umum Müdür olduğu Çalık Grubu Sabah ile ATV’ye kamu bankalarından ipoteksiz olarak alınan kredi ile sahip oldu tık yok. Örnekleri uzatmadan soralım Türkiye mi hukuk devleti Almanya mı?
Türkiye değil hukuk, kanun devleti bile değil…
El Kaide ve Taliban Suriye’de ABD ile kol kola
El Kaide kim?
Güya Newyork’taki İkiz Kuleleri vuran İslamcı(!) örgüt.
Peki ya Taliban?
Onlarda Afganistan’da güya hala ABD ile vuruşuyor.
İyi de bu El Kaide ile Taliban Suriye olayında ABD ile nasıl kol kola girer?
İkisi de Beşar Esad gitmeli diye açıktan tavır aldı.
Dahası, Taliban’a Katar’ın merkezi Doha’da üs bile verildi.
Sadece bu fotoğraf bile İkiz Kulelerin CIA tarafından vurulduğunu teyit ediyor.
Evet, CIA El Kaideyi kullanarak Afganistan ile Irak’ı işgal etmeye gerekçe olsun diye bu saldırıyı yaptı.
Malum zaten hem El Kaide hem de Taliban’ı kurduran da Suudiler üzerinden ABD’dir.
Şimdi her şey aslına rücu ediyor.
Göreceksiniz çok yakın zamanda ABD, Afganistan’ı Taliban’a bırakacak zira CIA Taliban’ı İran’da Azerileri, Çin’de de Uygur Türklerini isyan ettirmek için kullanmak istiyor.
İşte CHP’deki hesaplar
Bu CHP’ye akıl sır ermiyor.
Hafta sonu ve hemen sonrasında üstelik aynı konu başlıkları ile iki ayrı kurultay var.
Muhalifler yeterli imzayı toplayınca Kemal Kılıçdaroğlu gündeme hâkim olmak için aynı çağrıyı kendi yaptı ve ön aldı.
Malum yapılacak olan kongre tüzük kurultayı yani gündemde genel başkan seçimi yok.
Durum bu ise bu telaş ve restleşmeler niçin mi?
Açık açık ortaya koyalım:
Hadise tasfiye edilen Önder Sav ile tasfiye sürecinde olan ona bağlı delegasyonun karşı harekâtıdır.
Amaç da üzüm yemek yani tüzük değil, bağcıyı dövmek yani yakın vadede Kılıçdaroğlu’ndan kurtulmaktır.
Peki, bu mümkün olur mu?
Zor, çok zor.
Ancak kaybeden ekibin CHP’den ayrılıp DSP ile bir araya gelip yeni bir oluşuma gideceği yaygın söylentidir.
Deniz Baykal’ın duruşu ise şudur:
Genel başkanlık iddiasından vazgeçmeyen Baykal şimdi tarafsız ve mahalli genel seçimleri bekliyor. Kılıçdaroğlu o seçimde oy kaybederse önünün açılacağını düşünüyor.

Sabahattin Önkibar/Yeni Mesaj

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget